28.02.2010

Balyoz'da 2. dalga

''Balyoz Planı'' iddiası soruşturması kapsamında tutuklanmaları talebiyle mahkemeye sevk edilen 10 kişiden 2'si tutuklandı.

Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'nde tutuklanmaları istemiyle nöbetçi 10. Ağır Ceza Mahkemesine sevk edilen Konya İl Jandarma Komutanı Kurmay Albay Hüseyin Özçoban ile Yarbay Yusuf Kelleli tutuklanırken, emekli başçavuş Ertan Karagözlü ve 7 muvazzaf asker ise serbest kaldı. (AA)

GSM tarifesinde zam

Bir GSM firmasının özel hazırladığı bir tarifesinde aylık ücreti, 45 liradan 59 liraya çıkararak, sözleşme hükümlerini tek taraflı olarak tüketici aleyhine değiştirildiği bildirildi.

Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Nazım Kaya, bir GSM firmasının özel hazırladığı bir tarifesinde aylık ücreti, 45 liradan 59 liraya çıkararak, sözleşme hükümlerini tek taraflı olarak tüketici aleyhine değiştirdiğini bildirdi.

GSM firmasının kamuoyuna açıkladığı "Bizbize Kamu Her Yöne 1500" tarifesinde ücret değişikliğine gidildiğini belirtti.

Tüketicilerin, bu değişiklikten sonradan bilgisi olduğunu dile getiren Kaya, şunları kaydetti: "GSM firması, bir tarifesinde ücreti 45 liradan 59 liraya çıkararak, sözleşme hükümlerini tek taraflı olarak tüketici aleyhine değiştirmiştir.

Taahhütte bulunduğu ücret karşılığında toplanan aboneler, bu durumdan olumsuz etkilenmiştir. Temmuz ayında uygulamaya koyduğu ve paket olarak açıkladığı tarifenin fiyatını ocak ayında değiştirmekle, tarife oyunlarına devam etmiştir.

Tüketiciyi cazip fiyatla abone yapan firma, hemen akabinde ücret artışı yapmaktadır. Tüketiciler, kampanya ücretini adreslerine gönderilen faturadan öğreniyorlar." Kaya, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun, daha önce, firmanın "Bizbize Kamu Her Yöne 1200" tarifesinde yaptığı ücret değişikliğini "ahde vefa ve sözleşmeye bağlılık ilkelerine aykırı bularak" eski ücrete dönülmesine karar verdiğine dikkati çekerek, böylece firmanın yaptığı ücret artışını geri almak zorunda kaldığını anımsattı.

Tüketiciler Birliğinin, son tarife değişikliğini de yargıya taşıdığını belirten Kaya, fiyat artışına maruz kalan tüketicilere, kaymakamlıklar bünyesinde bulunan tüketici sorunları hakem heyetlerine müracaat ederek, yasal haklarını aramalarını önerdi.

3 kişiyi rehin alan asker tutuklandı

Kütahya'nın Dumlupınar ilçesinde, birliğinden firar ederek silah zoruyla 3 kişiyi rehin alan asker, hastanedeki tedavisinin ardından çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.

Kısa dönem olarak askerliğini yaptığı Dumlupınar Jandarma Komutanlığı'ndan firar ederek minibüsteki 3 kişiyi rehin alan, daha sonra piyade tüfeğiyle kendisini yaralayan 23 yaşındaki Mustafa Taşyürek, çıkarıldığı mahkemece 'rehin alma ve 'kişiyi hürriyetinden mahrum bırakma' suçlarından tutuklandı. Taşyürek, Askeri Cezaevi'ne nakledilmek üzere Merkez Komutanlığı ekiplerine teslim edildi.

Mustafa Taşyürek, birliğinden 2 piyade tüfeğiyle firar etmiş, Uşak'tan İstanbul'a giden Orhan Çavuşoğlu'nun kullandığı 64 HE 468 plakalı minibüsü silah zoruyla durdurmuştu. Çavuşoğlu ile minibüste bulunan Fahrettin Erdoğan ve Himmet Akgün'ü rehin alan Taşyürek, kendini yaralamasının ardından etkisiz hale getirilmişti.

9 muvazzaf askere tutuklama talebi

Balyoz darbe planı soruşturması kapsamında İstanbul Adliyesi'ne sevk edilen 14 muvazzaf ve bir emekli başçavuşun savcılık sorgusu tamamlandı. 5 muvazzaf asker serbest bırakılırken 9 muvazzaf için tutuklama talebi çıktı.

''Balyoz Planı'' iddiası soruşturması kapsamında adliyeye getirilen 15 kişiden 5'i savcılık sorgularının ardından serbest bırakılırken, 10'u tutuklanmaları talebiyle mahkemeye gönderildi.

Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'ne getirilen 15 kişinin soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcıları Mehmet Berk, Ali Haydar ve Bilal Bayraktar tarafından ifadesi alındı. Söz konusu kişilerden 5 muvazzaf asker, savcılık sorgusunun ardından serbest bırakıldı. Emekli başçavuş Ertan Karagözlü ve 9 muvazzaf asker ise tutuklanmaları talebiyle nöbetçi 10. Ağır Ceza Mahkemesi'ne sevk edildi.

Bu arada, Merkez Komutanlığı'ndan adliyeye gelen sivil memur ise bir süre burada kaldıktan sonra aynı araçla adliyeden ayrıldı.

Öte yandan serbest kalan 5 kişi, jandarmaya ait sivil plakalı bir minibüsle adliyeden ayrıldı.

Anne ve kızına infaz

Kocaeli'nin Gebze ilçesinde anne E.O. (38) ve kızı Y.O. (8) başlarına sıkılan tek kurşunla infaz edilmiş halde bulundu.

Eskihisar köyü çamlık alanda sabah saatlerinde cesetleri gören vatandaşlar olayı Gebze İlçe Jandarma'ya haber verdi.

Olay yerine gelen jandarma ekipleri başlarına sıkılan tek kurşunla infaz edilen anne ve küçük kızın cesetleriyle karşılaştı. Yapılan araştırma sonunda cesetlerin Darıca ilçesine bağlı Fevzi Çakmak Mahallesi'nde oturan E.O. ve kızı Y.O.'ya ait olduğu tespit edildi.

Kocaeli Alay Komutanı ve Gebze Jandarma Komutanı Eskihisar'daki çamlığa gelerek cesetler ve olay yerini inceledi. Jandarma olayla ilgili basın mensuplarına bilgi vermezken, başlatılan soruşturma sürüyor.

Hükümet kan davasını bırakmalı

Dünyanın en saygın gazetelerinden ABD’de yayınlanan Los Angeles Times, dün yayınladığı bir baş yazıda, darbe planı nedeniyle tutuklanan generalleri konu aldı. Vatan'ın haberine göre; “Türkiye’de ordu yargılanıyor” başlıklı başyazıda şu ifadelere yer verildi: “Türk Ordusu uzun yıllardır Türkiye’deki laikliğin koruyucusu olarak görev yaptı, bu bazen darbe yapmak anlamına gelse de. Askeri ve sivil liderler arasındaki gerginlik neredeyse ordunun bir subayı olan Atatürk’ün 1923’te çağdaş demokrasi, milli birlik ve din ile devletin ayrılması ilkeleri üzerinde kurduğu Cumhuriyetin kendisi kadar eskiye dayanıyor.

ERDOĞAN DOĞU VE BATI ARASINDA ARACI OLABİLİR
Ordu, son 50 yılda dört darbe yaptı ve laik yasaları militan bir şekilde uyguladı. 1997’de ilk kez İslamcıların yönetiminde bulunduğu hükümeti ekarte etti. Ancak İslami hareket güçlü bir şekilde varlığını sürdürdü ve AKP 2002 seçimlerini kazandı. Bir kesim, Erdoğan’ın Arap ve Müslüman komşularına Türkiye’nin AB’ye girişine katkı yapacak ekonomik destek ve yeni piyasalar için yöneldiğini savundu. Kimileri de Erdoğan’ın Doğu ve Batı arasında sadece iki tarafla da iyi ilişkiler kurması durumunda aracı olabileceğini kaydetti.

ASKER DARBELER DÖNEMİNİN GERİDE KALDIĞINI KABULLENMELİ
Türkiye’nin, AB’ye girmek kadar, bölgesel bir güç rolü oynama isteği kesin ve bu yaşanan anı kritik kılıyor. ABD ve AB Türk hükümetine halkı olarak darbe iddialarıyla ilgili araştırmaları açık bir şekilde ve hukuka uygun olarak yönetmesi çağrısında bulunuyor. Askerlerin darbeler döneminin geride kaldığını kabul etmesi gerektiği gibi hükümet de kan davasını ve siyasi fırsatçılığı reddetmeli ve hukukun üstünlüğünü kabul etmeli.

Bu, Türk hükümetinin asker sanıkların sivil yargıda adil bir şekilde yargılanmalarının sağlanmasında rol model olması için bir fırsat.

revizyon ile organize matbaacılık brnckvvtmllttrhaberi yarışmasında son 26 saat!

revizyon ile organize matbaacılık brnckvvtmllttrhaberi yarışmasında son 26 saate girildi ve sıralamadaki yerimizi 4.cü olarak koruyoruz. Eğerki yarın akşama kadar bir aksilik olmazsa büyük ihtimalle son bir hamle ile yarışmayı 3.cü olarak bitireceğimize inanıyoruz. Biz revizyon ile organize matbaacılık brnckvvtmllttrhaberi yarışmasında hep 1.ciliği hedefledik ama malum hastalıklar, sorunlar bizleri geriye kadar itikledi. Son 20 günlük performansa bakarsak eğer biz diğer sitelerden daha başarılıyız diyebiliriz. Çünkü biz revizyon ile organize matbaacılık brnckvvtmllttrhaberi kelimesini ana kitleo larak belirlemiş ve google'ın bizi iyi tanımasını blogger aracılığı ile sunmaktayız.

Son olarak revizyon ile organize matbaacılık brnckvvtmllttrhaberi kelimesinde yarışan diğer arkadaşlarımızı başarılar dileriz.

28 Şubat ve e-muhtıra'da neredeydiniz

Osmaniye AKP Genişletilmiş İl Divan Toplantısı'nda konuşan Genel Başkan Yardımcısı Bülent Gedikli muhalefetin son günlerde hukuktan şikayetçi olduklarını belirterek, “Yargıçlarımızı işgal kuvvetlerine benzetiyorlar. Ne kadar enteresan ya. Hukuk sizin şimdi mi aklınıza geldi?” dedi.

KOALİSYON HÜKÜMELERİ KAYIPLARA UĞRATTI
Arpacı Sosyal Tesisleri'nde gerçekleştirilen toplantıya, partinin il, ilçe teşkilatı ile kadın ve gençlik kolları üyeleri katıldı. Toplantıda konuşan AKP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Gedikli, AKP iktidarı döneminde Türkiye'de siyasi iktidarın sağlandığını belirterek, ülkenin koalisyon hükümetleri döneminde çok büyük kayıplara uğratıldığını söyledi.

28 ŞUBAT'TA E- MUHTIRA'DA NEREDEYDİNİZ
Gedikli, muhalefetin son günlerde hukuktan şikayetçi olduklarını kaydederek “Yargıçlarımızı işgal kuvvetlerine benzetiyorlar. Ne kadar enteresan ya. Hukuk sizin şimdi mi aklınıza geldi. Daha önce hukuk katledildiğinde neredeydiniz. 28 Şubat sürecinde hukuk katledilmedi mi? O zaman neredeydiniz. E-Muhtıralar verildi, o zaman hukuk katledilmemiş miydi? O zaman neredeydiniz. Bugün niye şikayet ediyorsunuz? Çetelere müdahale edildiği için şikayet ediyorlar.

Ne kadar enteresan. Soruyorum, o zaman siz neden yanasınız ya. Milletten yana mısınız çetelerden yana mısınız? Kimden yanasınız bir açıklayın bilelim öğrenelim. Bu nasıl bir anlayış bu nasıl bir yaklaşım. Biz bu söylediklerime rağmen işimize bakacağız. Bizim önümüzde yapmamız gereken çok işimiz var. Türkiye'mizin çok önemli temel meseleleri var. Kronik kangren haline gelmiş sorunlar. Onları çözmek için çok kararlı adımlar atmalıyız” diye konuştu.

OY İÇİN BOL KESEDEN VAAT VERMİYORUZ
Son yedi yıldan bu yana AKP olarak icraatlarla milletin gönlünü kazanmayı başardıklarını kaydeden Bülent Erikli, şöyle konuştu: “Bakın hiçbir seçimde ne başbakanımız ne de bizler oy alabilmek için bir takım bol keseden vaatler, işte şunu da yaparız bunu da ederiz, bunu da hallederiz bu tarz yaklaşım içerisinde asla olmadık ve olmayacağız da. Çünkü bizde taahhüt var taahhüt. O ne demek biliyor musunuz? Biz deriz ki; AKP olarak şunları yapacağız. Altında imza Recep Tayyip Erdoğan Başbakan, Genel Başkan. Bu imza varsa o mutlaka yapılır. Çünkü biz yapacaklarımızı vaat ederiz. Bugüne kadarda öyle yaptık, öyle yapmaya da devam edeceğiz. Uzun yıllar ekonomide maalesef büyük sıkıntılar yaşandı. Yahu bir enflasyonu bile halledemediler.

Havai her an tsunami bekliyor

Güney Amerika'nın turizm gözdesi Şili'de 8.8 büyüklüğünde deprem meydana gelmiş ve ilk belirlemelere göre147 kişi hayatını kaybetbişti. Ülkede afet durumu ilan edilirken, tüm Pasifik Havzası'nda tsunami alarmı verilmişti. Türkiye saatiyle 23.00'dan itibaren tsunaminin bölgede etkili olacağı bildirilmişti..

27.02.2010

Sayısal Loto çekildi: İşte numaralar

Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğünce düzenlenen Sayısal Loto'nun bu haftaki çekilişi yapıldı.

Çekilişte numaralar 1, 8, 10, 19, 36 ve 37 olarak belirlendi

Google'dan Şilili depremzedelere yardım

Arama motoru Google, Şili'de meydana gelen 8,8 büyüklüğündeki depremden sonra yakınlarından haber almak isteyenlere yardım etmek için geliştirdiği programı internet kullanıcılarının hizmetine sundu.

Depremde yakınlarını kaybedenlere yardım için geliştirilen "Person Finder: Chile Earthquake" (Kişi bulucu: Şili'deki deprem) isimli program İngilizce ve İspanyolca hizmet veriyor. Program sayesinde kayıp kişinin adı yazıldığında, bu kişi hakkında, varsa, bilgi alınabiliyor veya siteye girip kayıp kişilerle ilgili bilgiler eklenebiliyor.

Google, aynı programı 12 Ocak'ta Haiti'de meydana gelen depremin ardından da hizmete sunmuştu.

Misliyle mukavemet edeceğiz

'Türkiye Buluşmaları' konulu konferansa katılarak demokratik açılım süreciyle ilgili konuşan Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, hükümet olarak her ortamda terörle hiçbir şekilde pazarlık yapılamayacağını söylediklerini vurguladı.

YAŞIN YANINDA KURUDA YANMASIN
Terörle mücadeleye devam edeceklerinin altını çizen Yıldırım, "Silah doğrultana misliyle mukavemet edeceğiz. Ama yaşın yanında kurunun yanmasına da izin vermeyeceğiz. Toptan imha gibi bir çılgınca düşünceye de asla ve asla prim vermeyeceğiz." dedi.

İzmir Ekonomii Üniversitesi'nin konuğu olan Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, 'Lojistik, Ulaşım, Teknoloji ve Demokratik Açılım' konulu konferansa konuşmacı olarak katıldı. Açılım, birlik, beraberlik meselesinin yeni olmadığını, 72 milyonun bunu istediğini belirten Yıldırım, kafalarda ''Acaba teröre prim mi veriliyor, dış güçler Türkiye'yi bölmek mi istiyor, hükümet buna çanak mı tutuyor, Doğu'da bağımsız bir devletin altyapısı mı hazırlanıyor?'' diye sorular bulunabildiğini, konunun istismar edilmesi nedeniyle bu soruları soranların haksız olmadığını söyledi.

HİÇ BİR ŞEKİLDE TARTIŞMA OLAMAZ
Türkiye'nin laik, demokratik, sosyal hukuk devleti olduğunu ve bu ilkelerden asla vazgeçilmeyeceğinin altını çizen Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, "Türkiye'nin resmi dili Türkçe'dir. Bizi bağlayan ay yıldızlı bayrağımızdır. Bizim sözleşmemiz İstiklal Marşımızdır. Bunlarda hiçbir şekilde tartışma olamaz. İster dış güçler, iç güler ister bunların destekçileri, kim olursa olsun bizim bu umdelerimizden asla ve asla bir parça, kırıntı koparamaz. Bunun böyle bilinmesi lazım. Bu konuyuda kimse istismar etmeye gayret etmesin. Bunu söyleyen hiçkimse yok bu ülkede. Bunu söyleyenler dağdadır. Askerimizi, polisimize, korucumuza silah doğrultanlar bunu söylüyorsa biz de onlara misliyle muvakele ederiz. Başka türlü de bir muamale yapmayız, bu böyle biline. Bunu yaparken masum insanlarımızı bu işin içinden ayrı tutmamız lazım. Toptancı bir bakış açısıda, bölgesel bakış açısı da yapamayız. Bu bizim hasletlerimize uymaz. Anadolu toprakları birçok mezhep, meşrep, medeniyetleri asırlarca bağrından çıkarmış, yaşatmış vatandır. Müsamahanın hoşgörünün, Mevlana'nın 'Gel kim olursan ol yine gel' çağrısının hakim olduğu bir medeniyetten geliyoruz. Bize bağnazlık yakışmaz. Sorunlarımızı çözeceğiz. Silah doğrultuna misliyle mukabele edeceğiz ama yaşın yanında kurunun yanmasına da izin vermeyeceğiz. Toptan imha gibi bir çılgınca bir düşünceye de asla ve asla prim vermeyeceğiz." şeklinde konuştu.

TERÖRİST BAŞI
Bakan Yıldırım, bütün herkese onurlu, birinci sınıf vatandaşı olarak işlerini, ihtiyaçlarını görmek için hizmet vermeye devam edeceklerini kaydetti. Hükümet olarak terörle hiçbir şekilde pazarlık yapılamacağını söylediklerini, bağımsız, onurlu devletlerin kendisine silah doğrultan, onu yıkmaya çalışan güçlerle asla ve asla pazarlık yapmayacağına dikkat çeken Yıldırım sözlerini şöyle tamamladı; "Biz kabile devleti değiliz. Türkiye Cumhuriyeti'nin bin yıllık devlet geleneği var. Şimdi bizi bununla suçlayanlar, terörist başını serbest bırakacaklar diye suçlayanlara, 'proje ithal etti' diyenlere biraz insaf, merhamet diyorum. Ölçü izan lazım. İki karşılaştırma yapalım. Terörist başının bu ülkeye yakalanıp getirilme sürecini biliyorsunuz. Yargılama sürecini biliyorsunuz, verilen kararı da. O kararın nasıl iki sene bekletilip Ceza Kanunu'nu değiştirilerek infazının nasıl ertelendiğini, engellendiğini de biliyorsunuz. Bunu yapanlar bizi ihanetle suçluyorlar. 40 bin insanımızın kanına giren teröristi affetmek mi ihanet, yoksa birliği beraberliği kardeşliği tesis etmek mi ihanet? Bu sorunun cevabını herkesin vermesi lazım."

Kadınlar boyunlarından öpülmeye bayılıyor

Kadınların %96'sı partnerlerinin boyunlarını öpmesinden çok zevk alıyor.

ERKEKLER BÖYLE DÜŞÜNMÜYOR
The Art of Kissing (Öpüşme Sanatı) adlı kitabın yazarı William Cane, bütün dünyada 100,000 insandan fazla insanı değişik öpüşme teknikleri ve tercihleri hakkında sorguladı. Çoğu kadın öpüşme sırasında partnerlerinin boyunlarını öpmesini istediklerini belirtirken, erkeklerin sadece %10'u boynu öpmeyi düşünüyor.

"Çoğu erkek kadınların boynundan öpülmesinden hoşlandığına inanmıyor çünkü onlar için bu hiçbir şey hissettirmiyor." diye açıklıyor Crane. Daha çok önsevişme isteniyorsa kulakların da hedef alınmasını tavsiye ediyor Crane.

Eğer kız arkadaşınıza ısmarladığınız yemeğin karşılığını eksiksiz istiyorsanız French Kiss ise en doğru seçim.

Kafasını köpek parçaladı

Rhys Webb ve iki kardeşi parkta oyun oynarken rotweiler cinsi bir köpeğin saldırısına uğradı. Rhys'in kafasına dişlerini geçiren köpek, zavallı çocuğu feci şekilde yaraladı.

"KÖPEĞİ YUMRUKLADIM"
Saldırı sırasında çocuklarının yanında bulunan 28 yaşındaki baba Andrew Webb: "Köpek oğlumu ağzına almıştı ve onun kafa derisini söküyordu. Neredeyse kafa derisi yüzülmüştü. Onu bırakana kadar köpeği yumrukladım" dedi.

Saldıraya uğrayarak ağır yaralanan çocuk 4.5 saatlik bir operasyona girdi ve 87 dikiş atıldı. Çocuğa müdahale eden doktorlar, Rhys'in yaşadığı için çok şanslı olduğunu söyledi

KÖPEK UYUTULACAK
Köpeğin sahibi 45 yaşındaki Graham adlı adam olaydan sonra gözaltına alınmasına rağmen çıkarıldığı mahkme tarafından şartlı olarak tahliye edildi.

Mahkeme ayrıca, saldırıyı gerçekleştiren köpeğin ise uyutulması kararı verdi.

Şili'de ölü sayısı artıyor...

Şili'de meydana gelen 8,8 büyüklüğündeki depremde ölenlerin sayısı 147'ye çıktı.

Ulusal Acil Yardım Dairesi'nden yapılan açıklamada, depremde en az 147 kişinin öldüğü belirtildi.

Depremden 400 bin kadar kişinin etkilendiğinin sanıldığı ifade edilirken, en fazla hasarın başkent Santiago'nun yaklaşık 400 km güneyindeki Concepcion kenti çevresinde olduğu açıklandı.

Daha önce, depremde ölenlerin sayısı 122 olarak açıklanmıştı.

ABD Başkanı Barack Obama, 8,8 büyüklüğünde deprem geçiren Şili'ye yardıma hazır olduklarını açıkladı. ABD Başkanı, Büyük Okyanus'un Hawaii adaları ve en batıdaki Guam adasının da, olası "tsunami" için hazırlıklı olmasını istedi. Hawaii'deki tarihi Pearl Harbour Limanı'nda 6 Amerikan savaş gemisi, bağlı oldukları rıhtımdan daha korunaklı yere çekildi. Bu arada, 2,5 metreye yakın küçük deprem dalgaları Fransız Polinezyası adalarına geldi

Yüzyılın başından beri meydana gelen şiddetli depremler, büyüklüklerine göre şöyle: 1960: ŞİLİ - Şili’de 9,5 büyüklüğündeki depremde 5 bin 700 kişi hayatını kaybetti. Depremin ardından oluşan tsunami, Pasifik kıyısındaki ülkeleri de tehdit etti ve Hawaii’de 61, Japonya’da 130 kişinin ölümüne yol açtı. 1964: ALASKA - Prens William Boğazı yakınlarındaki 9,2 büyüklüğündeki deprem ve ardından gelen tsunami yüzden fazla kişinin ölümüne yol açtı. 2004: ASYA - Endonezya’ya bağlı Sumatra adası açıklarında 9,1 büyüklüğündeki deprem ve ardından gelen tsunami 10 kadar komşu ülkeyi etkiledi, 270 bin kadar insan öldü ya da kayboldu. 1952: SSCB- Kamçatka Yarımadasında 9 büyüklüğünde meydana gelen deprem ve sonrasındaki tsunami Şili ve Peru’yu da etkiledi. Deprem 2 bin 300 kişinin ölümüne yol açtı. 1906: EKVADOR - Kolombiya ve Ekvador kıyıları açıklarında 8,8 büyüklüğündeki depremin ardından oluşan tsunami bin kadar kişinin ölümüne yol açtı. 1965: ALASKA - 8,7 büyüklüğündeki depremin neden olduğu tsunami Aleoutiennes Adalarını etkiledi. 2005: ENDONEZYA - Sumatra açıklarındaki Nias adası yakınlarında 8,6 büyüklüğündeki depremde 900 kişi öldü, 6 bin kişi yaralandı. 1957: ALASKA - Andreanof Adalarını vuran 8,6 büyüklüğündeki deprem önemli bir tsunami faciasına yol açtı.

Helalleşip ayrıldık

Ünlü şarkıcı Seda Sayan geçtiğimiz Çarşamba günü Umre'ye gitmişti. Ve ayrıldığı eşi Onur Şan'ın da Sayan'ın havaalanında olduğu saatlerde yanında olduğu öğrenildi. Ve ünlü şarkıcının kutsal topraklara seyahatinden önce ayrıldığı eşi Onur Şan ile havalanında helalleştikleri öğrenildi. Onur Şan "Biz havaalanında helalleştik, bir problem yok." açıklamasını yaptı.

Kredi kartı borcu intihar ettirdi

Olay Çukurova İlçesi Toros Mahallesi Barış Manço Bulvarı 78 bin 159 sokaktaki Bahar Apartmanında meydana geldi. İddialara göre, İhsan Çılgın (63), ikinci evliliğini yaptıktan sonra kızının evinde yaşamaya başladı. Kızı Zeynep Çılgın'ın kredi borcu yüzünden icra kanalıyla ev satışa çıkarıldı. Yaşanan sıkıntılar nedeniyle ikinci eşi Çilem Çılgın ile sorunlar yaşayan İhsan Çılgın bunalıma girdi. Eşinin bir gün önce evi terk etmesi nedeniyle bunalıma giren İhsan Çılgın, apartmanın çatısına çıkarak 9 kattan atladı. Olay yerinde hayatını kaybeden Çılgın'ın cesedi otopsi yapılmak üzere Adana Adli Tıp Kurumu Morguna kaldırıldı.

İhsan Çılgın'ın "Yaşanan bu olayların sebebi kızımdır. Ölümümden kızım sorumludur" yazılı not bıraktığı öğrenildi. Çılgın'a ait ev eşyalarının apartmanın önünde olduğu, evi boşalttığı öğrenildi.

Olayla ilgili soruşturma sürüyor.

Şili Başbakanı'ndan tsunami uyarısı

Şili Başbakanı'ndan tsunami uyarısı

Bu kalçalar sarhoş ediyor

ABD'de PLoS dergisinde yayınlanan araştırmada, uzmanlar yaş ortalaması 25 olan 14 erkeğe çıplak kadın fotoğrafı gösterdiler.

Kıvrımlı ve çıkık kalçalara bakan erkeklerin beyinlerinde, alkol ve uyuşturucu kullandıklarında oluşan etkinin aynısı görüldü.

26.02.2010

İş kazalarında Avrupa lideriyiz

Maden İş Sendikası Yatağan Şube Başkanı Süleyman Girgin, özel sektörün daha fazla para kazanma hırsı nedeniyle maden ocaklarının toplu mezara dönüştüğünü ileri sürdü.

NASIL DENETİM YAPILMIŞ
Maden İş Sendikası Yatağan Şube Başkanı Girgin, Balıkesir Dursunbey'deki maden ocağında meydana gelen faciaya değinerek "İlerledik, refaha kavuştuk, insan haklarını geliştirdik" diyenlerin en temel insan hakkı olan "yaşama hakkını" bile sağlayamamış olmaları bir arpa boyu gidilemediğinin göstergesidir. Çalışma Bakanımız "Bu Ocakta daha 20 gün önce denetim yapıldı' demektedir. 20 gün önce denetim yapılan ocakta böylesine bir facianın meydana gelmesi haklı olarak akla iki olasılığı getirmektedir. Ya denetimler sözde yapılmaktadır ya da denetim sonucu saptanan eksiklikler yok sayılmaktadır, etkili yaptırım uygulanmamaktadır."

SENDİKASIZ ÇALIŞMA YASAKLANDI
İş sağlığı ve güvenliği açısından işyerlerini denetlemekle görevli müfettiş sayısının 700'ü bulmadığını anlatan Girgin, sözlerine şöyle devam etti: "Müfettiş denetimi olmalı ancak, yeraltı maden ocakları her an gözetim ve denetim altında olmalıdır. Bunun için işyeri, iş sağlığı ve güvenliği kurulları etkin çalıştırılmalı. İşyerinde mutlaka sendikal örgütlülüğün olması gerekmektedir. Maden iş kolunda sendikasız çalışma
yasaklanmalı. Ayrıca, İLO'nun 176 sayılı madenlerde iş sağlığı ve güvenliği sözleşmesi onaylanmalıdır.

ÇÖZÜMÜN İLK ADIMI SENDİKAL ÖRGÜT
Fenni nezaretçilerin işverene bağımlı olması uygulamasına son verilmelidir. Aşırı kâr hırsı, emeğe değer verilmemesi, sendikal örgütlülüğün olmaması, mevzuatın yetersizliği, denetim ve yaptırım eksikliği, özel sektör yer altı kömür ocaklarını toplu mezarlar haline dönüştürmektedir. Çözümün ilk adımı sendikal örgütlülüktür diyor ve kadere değil, iş cinayetine kurban giden madencilere Allah'tan rahmet, yakınlarına baş sağlığı diliyorum."

Somut bir suçlama yok

''Balyoz Planı'' iddialarına ilişkin soruşturma kapsamında tutuklanan eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan ile emekli Korgeneral Engin Alan, cezaevine gönderildi.

Emekli Orgeneral Doğan ile emekli Korgeneral Alan, haklarındaki tutuklama kararının ardından Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince sivil plakalı bir midibüsle Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesinden Metris Cezaevine götürüldü.

Doğan ile Alan'ın araca bindirilmesi sırasında, adliye kapısı önünde bekleyen yakınlarının alkışladığı görüldü.

Emekli Orgeneral Doğan'ın avukatı Celal Ülgen, gazetecilere yaptığı açıklamada, ''yoğun bir hukuk uğraşısından sonra Çetin Doğan ve Engin Alan'ın tutuklanmasına karar verildiğini'' söyledi.

YARGI BAĞIMSIZLIĞI YOK

Türkiye'de ciddi hukuki sorunlar olduğunu ve hukukun ciddi bir biçimde tehlike altında bulunduğunu iddia eden Ülgen, şöyle konuştu:

''Ülkemizin başta gelen sorunu, yargının bağımsızlığıdır. Bu konuda ciddi sorunlar var. Yargılamanın içeriğini etkilememek için bu aşamada herhangi bir şey söylemiyoruz, ama kamuoyunun bilmesi gereken bir şey var; ortada iki tane plandan bahsediliyor. Birisi sahte, kurmaca ve belli bir merkez, belli bir oligarşik güç tarafından hazırlanmış plan. Diğeri resmi, Genelkurmayın bilgilerinde olan plan. Bu iki plan arasında birtakım benzerliklerden yararlanılarak birtakım sorularla karşılaştık, ancak içten, samimi, ayrıntılı açıklamalarımıza karşın bir sonuç alamadık.''

Tutuklanan müvekkili emekli Orgeneral Doğan ile emekli Korgeneral Alan'ın 1. Ordu bünyesinde görevli olduklarına dikkati çeken Ülgen, 1. Ordu'nun görev alanının Trakya'dan Adapazarı'na kadar olduğunu, isnat edilen ''hükümeti cebir ve şiddet yoluyla devirmek'' suçunun, Tekirdağ'dan İstanbul'a kadar olan bölgeden Ankara'yı devirmek anlamına geldiğini belirtti. Ülgen, ''Böyle bir şey olabilir mi?'' diye sordu.

Ülgen, ''Demokratik çabamızla mücadelemizle tüm halkın demokrasiye olan sevdasıyla Türkiye mutlaka aydınlık günlere ulaşacaktır. Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın'' dedi.

SOMUT BİR SUÇLAMA YOK
''Doğan'ın sorguda ne dediği'' yönündeki soruyu da Ülgen, ''Ne savcılıkta, ne de sorgu sırasında kendisine karşı somut bir suçlama, yalnız Çetin Doğan'a değil, Engin Alan arkadaşımıza, komutanımıza karşı da somut bir suçlama yok. 'Siz şunu dediniz, siz şunu yaptınız' yok. Sadece ve sadece 'falan şunu, filan bunu demişti' gibi laflar var'' diye yanıtladı.

Bir gazetecinin, ''Genelkurmayda onaylanan bir belgeden söz ettiniz. Hangi belge bu?'' sorusuna karşılık da Ülgen, ''Onaylanan değil, Genelkurmay kayıtlarında olan resmi jenerik plandan bahsediyoruz. Seminer... 'Balyoz' diye bir plan yok. 'Balyoz' diye plan kurmaca, sahte. 11 sayfalık belge, işte 'Balyoz' dedikleri kurmaca belge. Onun altında şöyle bir imza var; 'Balyoz Sıkı Yönetim Komutanı' ve bizim müvekkilin ismi var. İmza değil, isim'' diye konuştu.

''ISLAK İMZA VE SES KAYDI ÖRNEĞİ ALINMADI''
Emekli Orgeneral Doğan'ın tutuklanma gerekçesi olarak ''kuvvetli suç şüphesinin'' gösterildiğini aktaran Avukat Celal Ülgen, sorgulamada ıslak imza ve ses kaydı örneği de alınmadığını belirtti.

Avukat Ülgen, ''askeri savcıdan sorgulama savcılığına gönderilen bilirkişi raporuna'' ilişkin soru üzerine de ''Askeri savcıdaki bilirkişi raporunun sadece sahte olan 'Balyoz' planıyla ilgili olduğunu söyleyeyim. Bugün de televizyonlarda aynı konuda açıklama yaptılar'' dedi.

Türkiye'de ciddi hukuk sorunu olduğu görüşünü yineleyen Ülgen, ''Savunmaya ne kadar az şey gösterirsek, o kadar yararlıdır düşüncesi var. Bize hiçbir belge, hiçbir şey gösterilmedi'' diye konuştu.

Ülgen, tutuklama kararıyla ilgili itirazda bulunacaklarını ve hukuku sonuna kadar zorlayacaklarını ifade ederek, sorguya İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Turan Çolakkadı'nın girmediğini de söyledi.

Sorguda 100'den fazla sorudan yaklaşık 60'ının sorulduğunu bildiren Ülgen, Çetin Doğan'ın tutuklandığını öğrendiğinde, ''Mücadele şimdi başladı'' dediğini ifade etti.

Somut bir suçlama yok

Japonya'da deprem

13 TEKEL işçisine gözaltı

Bir süredir Ankara'da bulunan Tekel işçilerinden bazıları bugün Doktor Mediha Eldem sokağa geldi. Burada koruma görevi yapan Ankara Emniyet Müdürlüğü Çevik Kuvvet'e bağlı ekipler, grubu uyararak dağılmasını istediler.

Ancak parti binasına girmek isteyen gruba polis müdahale ederek, 13 kişiyi gözaltına aldı.

Biber gazı şakası hastanelik etti

Edinilen bilgiye göre, Üçtutlar Mahallesi'ndeki Fatih Sultan Mehmet İlköğretim Okulunun 7'nci sınıfında okuyan 2 erkek öğrenci, okula biber gazı getirdi.

İlk dersin teneffüsünde, arkadaşlarına şaka yapmak isteyen erkek öğrenciler, biber gazını okulun koridorunda sıktı. Gazdan etkilenen kız öğrenciler T.S. (14), B.D. (14), C.Y. (13), R.K. (13), S.T. (13), E.E. (14) ve E.A. (13) fenalaştı. Gözlerinde yanma hisseden öğrencilerin çığlık atmaları üzerine okulda kısa süreli panik yaşandı.

Öğrencilerin doğal gazdan zehirlendiğini sanan öğretmen ve okul idarecileri, koridorun bulunduğu katı boşaltmak istedi. Ancak öğrencilerin biber gazından etkilendiğini öğrenen öğretmenler, 7 kız öğrenciyi Çorum Devlet Hastanesine götürdü.

Acil Serviste tedavileri yapılan öğrencilerden birisinin düşme sonucu kafasından yaralandığı öğrenildi. Durumları iyi olduğu bildirilen öğrenciler, tedavilerinin ardından taburcu edildi.

Bu arada, olayı duyan veliler hastaneye ve okula gelerek bilgi aldı.

Okul idarecileri, gazetecilere yaptığı açıklamada, öğrencilerin durumlarının iyi olduğunu ve kısa süren tedavilerinin ardından yeniden okula döndüklerini ifade etti.

Şanlıurfa'da cephanelik gibi ev

Silahların sahibi olduğu ileri sürülen İsa, Mehmet ve Şeyh Sinan Çiçekli adlı üç kardeş gözaltına alındı.

Jandarmayı arayan bir kişi, Siverek’in Bahçe Köyü’nde çiftçilik yapan ve aynı evde oturan İsa, Mehmet ve Şeyh Sinan Çiçekli adlı kişilerde çeşitli silahlar bulunduğunu ihbar etti. Jandarma ekipleri yaptığı incelemede ihbarın doğru olduğunu belirleyince, Çiçekli kardeşlerin Bahçe Köyü’ndeki evine operasyon düzenledi. Yapılan aramada, evin duvarlarına yapılan gizli bölmelere saklanan 1 Kalaşnikof tüfek, 2 Kalaşnikof şarjörü, 15 Kalaşnikof fişeği, 1 ruhsatsız tabanca, 2 tabanca şarjörü, 16 tabanca mermisi, 2 av tüfeği ile bir komando bıçağı ele geçirildi.

Silah ve mühimmatlara el koyan jandarma, İsa, Mehmet ve Şeyh Sinan Çiçekli'yi gözaltına aldı. Siverek İlçe Jandarma Komutanlığı’nda sorgulanmalarına başlanan Çiçekli kardeşlerin, işlemlerinin tamamlanmasının ardından ‘6136 Sayılı Kanuna Muhalefet’ suçundan Adliye’ye sevk edileceği bildirildi.

25.02.2010

Nintendo DSİ Geliyor

Oyun tutkunları için geliştirilen nintendo ds oyunlarının dördüncü versiyonu olan nintendo dsi tüm dünya ile birlikte ülkemizde de satışa sunulmaya başladı. Nintendo dsi xl diğer versiyonlara göre en büyük özelliği iki farklı büyük ekrandan oluşuyor olmasıdır.


Nintendo DSİ
Özellikle dünya üzerinde yüz milyondan fazla kullanıcısının olmasından dolayı bu ürüne oyun tutkunları tarafından büyük ilgi gösterileceği bekleniyor.

Nintendo dsi xl ürünün ekranın büyük olmasından dolayı strateji, macera ve araba yarışı oyunlarını gayet zevkli bir biçim de oynayabileceksiniz. Ayrıca siz oyunun zevkini yaşarken arkadaşlarınız yada aileniz sizin oynadığınız oyunu diğer ekrandan takip ederek zevkinize ortak olabilecektir.

Renkleriyle sizi büyüleyeck olan nintendo dsi oyunlarını konsollar yardımıyla oldukça rahat bir şekil de oynayabilmeniz mümkündür. Nintendo ds oyunları ülkemizde yaklaşık olarak 10-30 $ arası bir fiyata alıcı buluyor.

Ürünün tüm dünya genelinde satılacak olması kullanıcı sayısını her geçen gün arttırıcağını açıkça belli ediyor. Hem oyun oynayabildiğiniz hem de internete girebileceğiniz bu ürünü stoklar da tükenmeden önce alabilirsiniz.

Hollanda'da PKK'ya darbe

Hollanda Adalet Bakanlığının bir sözcüsü, terör örgütü PKK'nın sorumlularından Hasan Adır'ın tutuklandığına ilişkin basın yayın organlarında çıkan haberleri doğruladı.

İDADE TALEBİ DEĞERLENDİRİLECEK
Sözcü, Adır'ın 19 Ocak'ta Almanya'dan yanında iki kişiyle Hollanda'ya giriş yaparken, ülkenin güneydoğusundaki bir sınır kontrolü sırasında tutuklandığını bildirdi.

Türkiye'nin iade talebiyle tutuklanan Adır'ın iadesiyle ilgili duruşmanın 18 Mart'ta Roermond kentinde yapılacağını belirten Bakanlık sözcüsü, nihai kararı Hollanda Adalet Bakanlığının vereceğini kaydetti.

Terör örgütü sorumlularından Adır'ın Hollanda'da tutuklandığı ilk olarak, Hollanda basın yayın organları tarafından duyurulmuştu.

Ali kalkancı hakim karşısına çıktı

Beşiktaş 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen 2. duruşmaya Ali Kalkancı'nın da aralarında bulunduğu 9'u tutuklu 16 sanık katıldı. Duruşmada, Kalkancı'ya ait fabrikaya uyuşturucu operasyonu gerçekleştiren polislerin ifadelerine başvuruldu. Duruşmada söz alan Ali Kalkancı, tanık polislere hitaben, "Beni, ismimi kullanarak medyaya manşet ettiler. Ben bu olayda mağdurum" dedi.

CEZAEVİNE GÖNDERİLDİ
Ali Kalkancı ve bazı sanıkların avukatları tahliye talebinde bulundu. Yazılı olarak sunulan tahliye taleplerini reddeden mahkeme heyeti, duruşmayı 17 Haziran 2010 tarihine erteledi. Kalkancı ve diğer tutuklu sanıklar, duruşma sonrası ring aracına bindirilerek Silivri Cezaevi'ne götürüldü.

Google Rekabet.

Süreç, 3 şirketin “Google rekabeti ihlal ediyor” şikayeti üzerine başladı ve şikayet sonrasında komisyon, Google firmasından konu ile ilgili bilgi isteyerek, henüz resmi bir araştırmanın söz konusu olmadığını belirtti.


Google

Google ise yaptığı açıklamada, şikayetçi kuruluşların Microsoft’un Alman ortağı Ciao.de, İngiliz fiyat karşılaştırma sitesi Foundem.com ve Fransız avukat arama motoru olan Ejustice.fr olduğu belirtildi.

Şikayet içeriği, Google arama motorunun, aramalar esnasında diğer arama motorlarını alt sıralara iterek rekabeti engellediği ve ayrıca sanal reklam piyasasına da zarar verdiği yönünde.

Eğer AB Komisyonu, cevap beklediği sorular için Google tarafından tatmin edilmezse, resmi araştırma başlatacak ve soruşturma sonucuna göre Google, para cezası da dahil olmak üzere çeşitli şekillerde cezalandırılacak.

revizyon ile organize matbaacılık brnckvvtmllttrhaberi

revizyon ile organize matbaacılık brnckvvtmllttrhaberi yarışmasında bugün itibari ile 3 güne girilmiştir. Yarışma pazar günü son bulacaktır ve büyük ihtimalle şuanki sonuçlar pazar gününe kadar aynı olucak gibi gözüküyor. Çünkü siteler baya bir sağlamlaşmış ve indirmek bir hayli zor gözüküyor. Bize göre şuanda 2.ci sırada bulunan sitenin durumu kritik gibi çevirisi düzelmezse düşme ihtimali var ama inşallah düşmez. Çünkü oda baya bir uğraştı. revizyon ile organize matbaacılık brnckvvtmllttrhaberi yarışmasında şuanki sıralamada bulunan siteler ;

1)brnckvvtmllttrhaberirevizyon.blogspot.com
2)revizyonorganizebrnckvvtmllttrhaberi.co.cc
3)revizyonmatbaacibrnckvvtmllttrhaberi.blogspot.com
4)revizyonileorganizematbaacilikbrnckvvtmllttrhaberi.bloggum.com
5)www.brnckvvtmllttrhaberi.com
6)http://www.revizyonileorganizematbaacilik-brnckvvtmllttrhaberi.co.tv/
7)http://revizyonilematbaabrnckvvtmllttrhaberi.blogspot.com/
8)revizyon-ile-organize-matbaacilik-brnckvvtmllttrhaberi09.bloggum.com
9)revizyonileorganizematbaacilikbrnckvvtmllttrhaberi.barisdemir.net
10)revizyonileorganizematbaabrnckvvtmllttrhaberi.wordpress.com

80'lik kaçak gelin evlendi

KONYA’nın Seydişehir İlçesi’nde çocuklarının evlenmesine izin vermemesi üzerine, yaklaşık 2.5 ay önce 80 yaşındaki Kazım Yıldız'a kaçan 80 yaşındaki Gülsüm Arslan muradına erdi. Çift dün nikah kıydırarak birlikteliklerini resmileştirdi.

EMEKLİ MAAŞI KUYRUĞUNDA TANIŞTILAR
Kavak Köyü'nde oturan Gülsüm Arslan, ölen eşine ait maaşı almak için ekim ayında bankaya gitti. Bankada sıra beklerken Akçalar Beldesi'nde yaşayan ve emekli maaşını almak için kendisi gibi sıra bekleyen Kazım Yıldız ile tanıştı. İddiaya göre Yıldız, bir süre sonra Arslan ile evlenmek istedi. Fakat Gülsüm Arslan'ın 3 çocuğu bu evliliğe onay vermedi.

HASTANEYE GİDİORUM DEDİ, KOCAYA KAÇTI
Bunun üzerine Arslan, 10 Aralık'ta ‘Hastaneye gidiyorum’ diyerek evden ayrıldı. Gülsüm Arslan'ın eve geri dönmemesi üzerine yakınları durumu jandarmaya bildirdi. Arama başlatan jandarma Gülsüm Arslan’ı, Kazım Yıldız’ın evinde buldu. Arslan, Yıldız’a gönüllü olarak kaçtığını ve evlenmek istediklerini söyledi.

Gülsüm Arslan ve Kazım Yıldız, dün Akçalar Belediyesi Evlendirme Dairesi’nde nikah kıydırarak evlendi. Çift, mutlu olduklarını ve ömür boyu birbirlerini yalnız bırakmayacaklarını söyledi.

23.02.2010

Hüsnü Deniz için dua ediyor

Serdar İlhan tarafından düzenlenen ve Yöre Dans Grubu organizatörlüğünde gerçekleşen konsere, Türklerin yanı sıra, Amerikalı, Ermeni, Arap, Azeri, Sırp, Boşnak ve Perulular da katıldı. Hem coşkulu hem de duygulu anların yaşandığı konseri yaklaşık 700 kişi izledi.

İzleyicilerin isteği üzerine Hüsnü Şenlendirici, “Duydumki Unutmuşsun” şarkısını da söyledi. Konser öncesi San Francisco’yu gezen Hüsnü Şenlendirici, şehri çok sevdiğini belirterek, konser sırasında da buraya tekrar gelmek istediğini söyledi. Şenlendirici, fanatik bir Fenerbahçe taraftarının plakasını özel olarak “FB6 GS0” yaptırdığı otomobilinin yanında fotoğraf da çektirdi.

Konser bitimi sonrasında Hüsnü Şenlendirici ile fotoğraf çektirmek isteyen hayranları kalabalık oluşturdu. Konseri izlemeye gelen Ermeni Nvard Gulasaid ve kız kardeşi, “Sizin için 4 saatlik yoldan geldik, sizi çok seviyoruz, her zaman takip ediyoruz” dediler. İranlı müzisyen Muhammed Nejad (54), İngilizce olarak, “Hüsnü’yü seviyorum, ve fantastik ve dünyanın en iyi müzisyenlerinden” şeklinde konuştu.

İHA’ya konuşan Hüsnü Şenlendirici, “99-2000 yılları arasında İlhan Erşen’le birlikte ilk Amerika turuna grup halinde çıkmıştık. Yaklaşık bir buçuk ay sürmüştü. O zamanlar Hüsnü Şenlendirici ön planda değil de, grup arkadaşlarımızla yaptığımız bir organizasyondu. Sonra 2001’de Serdar İlhan’la tanıştık, aynı zamanda iki konser düzenledik, o zamandan beri hemen hemen her sene geliyorum. Özellikle “Turkey Now” festivalinden sonra bu gelişimizde çok net ve başarılı bir şeyler yaptığımızı düşünüyorum. Buradaki işlerimi Serdar organize ediyor ve Türkiye adına da güzel bir şey yaptığımızı düşünüyorum. Çünkü Türk müzisyeni ve orkestrası olarak sahneye çıkıyoruz” dedi.

Deniz Seki’nin Ayşe Arman’la özel röportajında Hüsnü Şenlendirici’ye karşı olan sitem dolu sözlerine karşılık olarak ise Şenlendirici, “Klarnetim üzerine o kadar yoğunlaştım ki ben, aylardır aynı şeyi söylüyorum, bu son dönemlerdeki yaptığım şeyler onun göstergesi zaten, yani klarnetimle bir şeyler yapmak ve ona yoğunlaşmaya çalışıyorum. Şu ara klarnetimle meşgulüm ve böyle şeyler olur yani ben yorum yapmak istemiyorum böyle konuşmalara, ne söylesem yanlış olur yani, şimdi klarnetimle o kadar haşır neşirim ki, müziğimle ve işimle, önce bunu toparlamam lazım, kaybettiğim zamanı biran evvel kazanmam gerekiyor” dedi.

Şenlendirici, Deniz Seki için istenilen 8 yıl hapis iddialarına ise şöyle cevap verdi: “Duydum ama öyle bir şey olacağını zannetmiyorum, birçok şey olabilir, ceza istemi ile yargılanıyor diye duyarız ama, zannetmiyorum çünkü öyle bir şey hakkettiğini düşünmüyorum, hayırlısı neyse o olsun inşallah, olmayacak inşallah, ben de kendimce dua ediyorum”

MEB SBS'yi incelemeye aldı

Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, iki yıldır uygulanan Seviye Belirleme Sınavları ile ilgili velilerden bazı şikayetler aldıklarını belirterek, bu nedenle SBS konusunda bağımsız akademisyenlere araştırma yaptırıldığını bildirdi.

Bu araştırmanın sonucunu beklediklerini belirten Çubukçu, aksayan yönler tespit edilirse bunların üzerinde duracaklarını söyledi.

Çubukçu, Anadolu Ajansı'na, SBS ile ilgili yürütülen çalışmaya ilişkin açıklama yaptı.

SBS'nin 2 yıl önce Ortaöğretim Kurumları Sınavı'nın (OKS) yerine getirildiğini anımsatan Çubukçu, bir sınav sistemi değişikliğine gidildiğinde veya ölçme-değerlendirme ile alanlarla müfredatla ilgili değişiklikler yapıldığında, bu değişikliklerin sonuçlarını kısa vadede görmenin mümkün olmadığına işaret etti. Çubukçu, ''Bazen bir sonucu test edebilmek için doğru mu yanlış mı diye, çok uzun yıllar geçmesi gerekiyor. Oysa ki eğitim sistemi artık daha hızlı ve rekabete açık, değişimin de artık daha hızlı gerçekleştirilmesi gereken dönemlerdeyiz'' diye konuştu.

''BEKLENTİ OLUŞTU''
SBS sistemi getirildiğinde birtakım beklentiler oluştuğunu belirten Çubukçu, çocukların dershaneye yönelmelerinin önleneceğinin söylendiğini kaydetti.

Yeni sisteme geçilmeden önce yaşanan tartışmalara değinen Çubukçu, OKS'ye yönelik itirazları ve eleştirileri anımsattı. Öğrencinin tek bir sınavla değerlendirildiği, sınavın tam ergenlik dönemine denk geldiği, ölçme-değerlendirmenin sağlıksız olduğu, sadece sınav sonuçlarının değil okul başarılarının da etkili olması gerektiği yönünde birtakım tartışmalar yapıldığını anlatan Çubukçu, şöyle devam etti:

''Bakanlık da bu manada çok kapsamlı bir çalışma yürüterek, tüm tarafları biraraya getirdi. Büyük bir yenilik olarak sunuldu ve beklenti oluştu. Bu itirazlar ve bu beklentilerle birlikte oluşturulan yeni sistem yürümeye başladı ve henüz iki yıllık bir süreçte bu kez itirazlar başladı.

İki yıllık uygulama sonucunda velilerden şu tür şikayetler alıyoruz; 'çocuğum neredeyse sürekli ders çalışıyor, sosyal aktivitelerini ve hobilerini tamamen kaybetti. Daha doğrusu bir hobiye ayıracak zamanı yok. Zamanının büyük bölümünü dershanelerde veya ders alarak geçiriyor. Bu sınav sistemi öyle bir hale getirdi ki bizi, çocuğum çok daha erken yaşlarda ve daha yoğun bir çalışmayla karşı karşıya kaldı ve bu sorumluluk çok ağır.'

Biz bakanlık olarak bütün bu itirazları dinlemek durumundayız. Kulağımızı açmak durumundayız. Yaptığımız her şeyi 'hiç tartışılmaz, en doğrusu bu' diye ilerleyemeyiz. Aslında Türkiye'de her uygulama çalışmasını veya bu tür çalışmaları, her yeni sistemi, beklenen amaca hizmet edip etmediğini, bütün bu ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığını ve uygulamadaki aksaklıkları görmek için mutlaka araştırmalara konu etmek lazım.''

Çubukçu, bu nedenle SBS'nin incelenmesi için çalışma başlatıldığını bildirdi. Çubukçu, ''Biz de SBS sisteminin her yönüyle incelenmesi için, öğrenci üzerindeki etkisi, okul başarısı ve öğrenme yöntemleri üzerindeki etkisiyle ilgili kapsamlı bir araştırma yapalım, dedik. Sonuçlarına göre aksayan yönler varsa bunların üzerinde duralım'' diye konuştu.

SBS'nin kaldırılacağı yönündeki söylentilerle ilgili de Çubukçu, ''İki yıl önce belirlenmiş, bu kadar geniş mutabakatla. 'Tekrar OKS'ye dönelim...' Demek ki onun da sayısız sakıncaları ve sıkıntıları vardı. Böyle bir şey yok'' dedi.

''RAPOR BEKLEYECEĞİZ''
SBS ile ilgili araştırmanın bakanlık dışından uzmanlara yaptırılacağını ifade eden Çubukçu, bunun için ihaleye çıkıldığını anlattı.

Çubukçu, ''Konu başlıklarına göre bir grup akademisyen ihaleyi aldı. Bağımsız bir akademisyen grubu araştırma yapıyor. Yani Bakanlık içinde yaptırmıyoruz. Onların raporlarını bekleyeceğiz'' diye konuştu.

22.02.2010

Yargı depremine Köşk'ten müdahale

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül yarın Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker ve Danıştay Başkanı Mustafa Birden ile ayrı ayrı görüşecek.

YARGI KRİZİNİN GÖRÜŞÜLMESİ BEKLENİYOR
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker ve Danıştay Başkanı Mustafa Birden'i yarın Çankaya Köşkü'nde kabul edecek. Cumhurbaşkanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre, Cumhurbaşkanı Gül, yarın saat 11.00'de Yargıtay Başkanı Gerçeker ile saat 16.15'te de Danıştay Başkanı Birden ile Çankaya Köşkü'nde bir araya gelecek. Görüşmelerde son günlerde yaşanan "yargı krizine' ilişkin görüş alış verişinde bulunulması bekleniyor.

Balyozcu Komutan sağlık kontrolünden geçti

SAREM Başkanı emekli Tuğ. Süha Tanyeli ile TSK Güçlendirme Vakfı Genel Müdürü emekli Korg. Engin Alan da gözaltına alındı.

''Balyoz Planı'' iddialarına ilişkin operasyonlarda gözaltına alınan eski Birinci Ordu Komutanı Emekli Orgeneral Çetin Doğan, sağlık kontrolünden geçirilmesinin ardından İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne getirildi.

Alınan bilgiye göre, emniyete ait sivil plakalı bir araçla 4. Levent'teki lojmanından alınan Doğan, daha sonra Yenibosna'daki Adli Tıp Kurumu'nda sağlık kontrolünden geçirildi.

Emekli Orgeneral Doğan, kontrolün ardından İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün Vatan Caddesi'ndeki yerleşkesine getirildi.

SAREM BAŞKANI E. TUG. SÜHA TANYELİ DE GÖZALTINDA
''Balyoz Güvenlik Harekatı Planı'' iddialarına ilişkin evinde arama yapılan eski Genelkurmay Başkanlığı Stratejik Araştırmalar ve Etüt Merkezi (SAREM) Başkanı emekli Tuğgeneral Süha Tanyeli de gözaltına alındı.

Göztepe Cemil Topuzlu Caddesi üzerindeki evinde arama yapılan emekli Tuğgeneral Süha Tanyeli, gözaltına alınarak emniyete götürülmek üzere yola çıkarıldı.

Tanyeli'nin evinden alınanlar, çuvallar ve çantalarla araçlara yüklenirken, Tanyeli'nin arabasında da arama yapıldığı görüldü.

TSK GÜÇLENDİRME VAKFI GENEL MUDÜRÜ ENGİN ALAN GÖZALTINDA
''Balyoz Planı'' iddialarına ilişkin soruşturma kapmasında Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı Genel Müdürü, emekli Korgeneral Engin Alan, Bursa'da polis tarafından gözaltına alındı.

AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, emekli Korgeneral Engin Alan, İstanbul'da yürütülen soruşturma çerçevesinde Bursa Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince gözaltına alındı.

Alan'ın, Bursa Emniyet Müdürlüğünde yapılacak işlemlerinin ardından ekiplerce İstanbul'a gönderileceği bildirildi.

Murat'ta askerlikten kaçtı

Son dönemlerde bir çok ünlü isim askerliğini yapmadığı için konu oldu magazin basınına. Kimi okulunu bahane etti askere gitmemek için kimi ise başka ülkenin vatandaşı olmakta buldu çareyi. Ayakligazete.com'un haberine göre, son olarak Murat Boz'un da askere gitmemek için Alman Vatandaşı olduğu ortaya çıktı.

'İşlere gidiyor ama vergi ödemiyor'
Ünlü popçu Murat Boz'un Alman Vatandaşı olmasının nedenini ilk kez ayakligazete.com açıklıyor. Meğer ünlü şarkıcı askere gitmemek için Alman Vatandaşı olmuş. Türkiye'de işlerine devam eden ünlü popçu Murat Boz, bütün ekstralara ve işlere gidiyor fakat vergi ödemiyormuş. Söylentilere göre, şu anda mesleği adına iyi bir yerde olduğunu, herkes tarafında sevildiğini düşünen ünlü popçu, böyle bir zamanda askere gitmenin kariyerine zarar vereceği düşüncesiyle böyle bir yol seçmiş kendine.

Doğumdan sonra Julie Ordon

Geçtiğimiz ağustos ayında ilk çocuğunu dünyaya getiren Ordon'un, doğumdan 6 ay sonra böylesine düzgün vücut hatlarıyla kameralar karşısına geçebilmesi herkesi şaşırttı.

1.73 boyundaki Ordon ve yapımcı eşi David Mimran, çocuklarına Mathilda ismini koymuştu.

21.02.2010

revizyon ile organize matbaacılık brnckvvtmllttrhaberi

revizyon ile organize matbaacılık brnckvvtmllttrhaberi yarışmasında son 8 güne girildi ve sıralama devamlı değişiyor. Bu değişmeler sonucunda belli siteler belli ödüller kazanacaktır. Şuan benim gördüğüm kadarıyla ilk 2 sıradaki siteler hariç diğer 8 sitenin sıralaması devamlı değişmekte ve buda arkadaşlarımızın ne kadar çok çalıştıgını göstermektedir. revizyon ile organize matbaacılık brnckvvtmllttrhaberi yarışmasında herkese başarılar dilerim.

Giresun'da trafik kazası: 1 ölü

İlçenin Tamzara Mahallesi'nde, İbrahim Yılmaz (69) yönetimindeki 28 AK 260 plakalı otomobil Tamzara Deresi'ne yuvarlandı.

Sürücü İbrahim Yılmaz kaza yerinde öldü, yaralanan eşi Havva Yılmaz (62) Şebinkarahisar Devlet Hastanesinde tedavi altına alındı.

Havva Yılmaz'ın sağlık durumunun iyi olduğu bildirildi.

20.02.2010

Namaz kılarken öldü

Milas'ta bir kişi camide sabah namazı kılarken kalp krizi geçirmesinin ardından yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.

MÜDAHALAE EDİLDİ ANCAK
AK Parti Milas Eski İlçe Başkanı Hürol Ünlü'nün kayınbabası Hüseyin Sağlık (73) sabah namazını kılmak için evinden ayrılarak Belen Camisine gitti. Sabah namazını kıldığı esnada fenalaşan Sağlık'a cemaat tarafından müdahale edildi, ancak yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.

Kalp krizi geçirerek öldüğü belirtilen Sağlık'ın cenazesi Pazar Cami'nde İkindi Namazına müteakip kılınan cenaze namazının ardından Milas Şehir Mezarlığı'nda toprağa verildi.

Hacı Hüseyin Sağlık'ın ölümü yakınlarını ve sevenlerini derinden üzdü.

Ne bilmek değil ne yapmak önemli değilmidir?

Sizlere anlatmak istediğim ne bilmek değil de ne yapmak önemli değildir ve önemli olupta yapmak istedikleri şeyleri yapmaya çalışmak insanları olumlu kılmakla beraber en iyi şekilde istek, arzu, sosyal etkinlikleri onun ne bilmediğini en açık yönleri ile gösterir. Üniversite okuyan biriyle okumayan biri arasında büyük bir fark vardır. Okuyan adam 5 ay yaparken okumayanlar 15 ay yapmak zorunda ve ileride kendilerine şu soruyu sorarlar; ben neden okumadım! işte ne yapmak değil ne yapmadığını bilmek önemlidir.

19.02.2010

Çapa anjiyo olacak

Şebnem-Celal Çapa çifti, geçtiğimiz hafta Hong Kong'a uçmuş, ancak seyahatleri sorunlu başlamış ve Celal Bey 17 saat süren yolculukta rahatsızlanmıştı. Öğrendiğime göre seyahate çıkmadan bir gün önce kalp doktoruna giden Celal Bey, anjiyo olmak istediğini söylemiş, doktoru ise ona birkaç farklı ilaç vermiş. Uzun uçak yolculuğu ve aldığı ilaçlar, Çapa'da ishal ve kusmaya yol açmış. İstanbul'a önceki gün dönen Çapa'nın ilk işi yeniden doktoruna görünmek olmuş. Doktoru, Celal Bey'in önümüzdeki ay anjiyo olmasını uygun görmüş...

AKP'den kapatma davası açıklaması

AK Parti Grup Başkanvekili Elitaş, Meclis'te gazetecilerin yargıda yaşanan kriz ve yargı reformuyla ilgili sorularını cevapladı. Yargıda reformun acilen yapılması gerektiğini dile getiren Elitaş, "Çünkü Türkiye'de en çok güvenilmesi gereken kurum adalet kurumudur. Adalet önce adil olmalıdır. Arkadaşlarımız çalışır, ona göre bakarız. Milletvekili arkadaşlarımıza kamuoyundan gelen baskı, Anayasa değişikliği yönünde. Partinin yetkili kurullarında bunlar tartışılır" diye konuştu.

DEĞERLENDİRMEYİ YETKİLİ KURUL YAPACAK
TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu'nun, HSYK'nın üye sayısının 1961 Anayasası'nda olduğu gibi 18'e çıkarılması yönündeki önerisinin hatırlatılması üzerine Elitaş, Burhan Kuzu'nun hukuku iyi bilen bir insan olduğunu ve önerilerinin ciddiye alınacağını söyledi. Elitaş, "Ama bu konuda değerlendirmeyi partinin yetkili kurulları yapacak" dedi.

RESMİ BELGE VURGUSU
Yetkileri elinden alınan Erzurum Cumhuriyet Savcısı Osman Şanal'ın, Ergenekon ile ilgili dosyayı İstanbul'a göndermesi ile ilgili tartışmaların hatırlatılması üzerine Elitaş, hukuki bir sürecin nasıl işlediği konusunda yorumda bulunamayacağını belirtti. "HSYK'nın yaptığı davranışı normal karşılayan zihniyet, savcının görev başındayken dosyayı İstanbul'a göndermesine nasıl bir eleştirel yaklaşımda bulunabilir onu anlamıyorum" diyen Elitaş, gazete haberlerinde görevden alındıktan sonra dosyayı gönderdiğinin ileri sürüldüğünü ancak tebligat kendisine ulaşmadığı sürece resmi bir netice olmayacağını belirtti.

Elitaş, "Gazete haberleriyle yargı, bütün kurum ve kuruluşlar icraatlarına devam edecekse ne yargıya, ne TBMM'ye ihtiyaç olurdu. Böyle bir tasarruf kullanmış, niye kullanmış kendisine sormak gerekir. Süresi içinde mi yaptı ona bakmak gerekir. HSYK'nın yetkisini aşarak böyle bir kararı aldığı süreçte savcının yetkisi ve görevi içindeki bir davranışını sorgulamak, asıl tartışılması gereken noktadır" şeklinde konuştu.

'Kapatma endişeniz var mı?' sorusuna ise Elitaş şu karşılığı verdi:

"AK Parti kurulduğu günden bu yana Türkiye'deki demokratik, laik, hukuk sistemi içinde faaliyetlerine devam etmektedir. Ama AK Partiyle millet huzurunda mücadele edemeyenler, yaptığı icraatlardan ve bastığı nasırlardan dolayı böyle söylentiler ortaya atıyorlar. Bunun AK Parti'nin siyasi arenadaki rakipleri tarafından ortaya atılan fısıltı gazetesinden kaynaklandığını düşünüyorum. Biz bugüne kadar yaptığımız hiçbir işlem ve eylemde Anayasa'nın ilk 3 maddesindeki kuralların dışında bir eylem içinde bulunmadık. Bulunmamız da mümkün değil. 7 yıllık icraatımız bunu gösteriyor. O bir tevatür. Öyle bir şey olmasına ihtimal vermiyorum, düşünmüyorum.

Ne olursa olsun yargının başındaki insanlar sağduyu sahibi olmalılar. Türkiye'de huzur ve istikrarın bozulması 72.5 milyon insanı huzursuz eder. 3-5 kişinin AK Parti'yi sevmesi, 72.5 milyon insanın huzursuz edilmesine değer mi, değmez mi kamuoyunun bunu iyi düşünmesi gerekir."

Öte yandan AK Parti Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ ise Savcı Şanal'ın dosyayı İstanbul'a göndermesiyle ilgili bir soru üzerine, "Bu konularda benim değerlendirme yapmam doğru değil. Bu adli bir tahkikat. Bunlarla ilgili süreçleri ve değerlendirmeleri adli görevi yapanlar yapacaklardır" diye konuştu.

Ömrü Uzatan Meyveler

Okinawa'da insanlar, bol bol meyve yiyor. Mümkünse kabuklarıyla birlikte tüketilen meyveler, vücut sağlığının en önemli yapı taşları olan vitamin, mineral, lif içeriyor. Fransız gazeteciler Anne Dufour ve Laurence Wittner, 'Okinawa Rejimi' adlı kitapta Okinawalı asırlıkların her gün 2-4 porsiyon meyve yediğini söylüyor: “Bir porsiyon meyve, bir elma ya da iki kirazdır. Birinden ya da diğerinden birer kilo demek değildir. Peki bir porsiyon meyve ne kadardır? Orada bir meyve (elma, armut, portakal) veya iki küçük meyve (çilek, erik) ya da 100 gram kızıl meyve, 100 gram üzüm, bir dilim ananas veya bir dilim karpuz da bir porsiyondur.PORTAKALOkinawa'da en fazla tüketilen meyveler arasındadır. Portakalı C vitamini ile dolu olmasından bilirsiniz ama hepsi bu değil. Bütün turunçgiller gibi yeterli oranda kalsiyum taşır ve aynı zamanda anti-kolesterol lifler taşır. Ve unutmayın, meyve en iyi tatlıdır. ANANASEgzotik meyvelerin başında gelir. Düşük kalori yoğunluğuyla ilgi çeker. Sindirim proteinlerini üreten, özellikle balık ve ette bulunan 'bromelain' adında bir enzim içerir. Bu enzim kan pıhtılaşmasını dengeler ve kalbi korur. Bundan başka midede kanserojen maddelerin birleşmesine engel olan enzimleri içerir ve mideyi korur.AVOKADOKalori yoğunluğu çok yüksektir fakat günlük mönüde yer alacak iyi bir adaydır. Çünkü, yağları çok yararlıdır (zeytinyağı kadar iyidir) ve diğer yandan kalp için iyi bir kozdur. Örneğin, lifleri, E vitamini anti-kolesteroldür ve çok iyi bir antioksidandır.ELMAKolesterolü ve tansiyonu düşürür. Düzenli olarak belli oranda tüketmek anti-aging etkinlik sağlar, kandaki şeker oranını düzenler ve diyabetin hızlandırdığı erken yaşlanmayı engeller. Bağışıklık sistemini güçlendirir, her gün yemek çok iyidir. Eklem ve romatizma ağrılarını keser. Kabızlığı engeller ve ishali keser. ERİKOkinawa'da, genellikle salamurası yapılır ve macun kıvamında kullanılır. Sade bir şekilde pirinç ya da çaya eşlik eder. C vitamini konusunda alçakgönüllüdür ama kan damarlarını güçlendiren, etkililiğini artıran ilgi çekici unsurlarca zengindir. İdrar sökücüdür, bağırsakları yumuşatıcı etkisi vardır. Mineralden zengindir ve iyi bir anti-aging kaynağıdır!KARPUZSerinletici etkisi dışında, su içeriğiyle rekor kırar, ama diğer nitelikleriyle de bilimsel olarak ilgi çeker. Yüksek oranda keratin içerir, (portakal renginde bir kavun seçin), lif olarak zengindir ve anti-aging'dir. Diğer meyve ve sebzeler gibi sayısız kanser ve kardiyolojik hastalıklardan korunmada etkilidir.GOYAAcı karpuz, goo-fo olarak da adlandırılır. Bizdeki sakız kabağına benzer. Kalori yoğunluğu düşük, vitamin ve lifler açısından zengin olduğu için çok sık tüketilir. Yemeklerin şeker verimlerini yavaşlatır ve kandaki şeker oranını düşürür. Acılığı sindirim sistemini yatış-tırmaya yardımcı olur, özellikle de karaciğeri. Sağlık ve güzellik için mükemmeldir. JAPON ARMUDUBir nevi elmadır ama ağızda armut etkisi yapar. Japon armudu, bizim armudumuza çok yakındır, yararları ve taşıdığı besin değerleri açısından da. Bileşimi çok dengelidir, nitelik ve makul bir mineral yelpazesine sahiptir, kalori olarak kusursuzdur. KİRAZKiraz zamanı, Okinawa'da en güzel mevsimdir. Kiraz, pigment olarak güçlü koruyucuları sayesinde kılcal kan damarlarını korur. Vücudun diğer bölümlerine dağılan (ayaklar, eller, gözler) flavonoid'ler olarak adlandırılan bu pigmentler, kan dolaşımını destekler ve organların düzenlenmesini sağlar. Bu, yaşlılıkla savaşmada önemlidir. LİMONBütün turunçgiller gibi limon da sağlığa olan çok büyük katkılarıyla tanınır. Vitaminler ve flavonoid'lerle kan damarlarını güçlendirir. Kan dolaşımı yoluyla organlarımıza, hücrelerimize tıpkı benzin gibi güç verir ve vücudun yaşamsal vitamin materyallerini sağlar. Üstelik kanserden korunmada da önemli bir yeri vardır. Bütün yemeklerimize biraz limon suyu katarak onun faydalarından yararlanabiliriz, çünkü limon kandaki şeker oranını ve aynı zamanda kan basıncını düşürür.BAHARATLAR KardomomBağırsaklar ve solunum için çok yararlıdır. Tohumları doğrudan yeterli miktarda çiğnenir. Aynı zamanda tatlılarla da kullanılır.ZencefilÜstün özellikleriyle dikkati çeker. Tadı damağa uygun değildir, ama güçlü özellikleri oybirliğiyle kabul görür. Zencefil sindirime yardımcı olur ve mide bulantısıyla savaşır, hamile kadınları sakinleştirir. Kanı sıvılaştırır, enfarktüs ve beyin rahatsızlıklarına yol açan pıhtılaşmadan korur. Basitçe kan dolaşımını kolaylaştırır. Kirazla birlikte romatizmayla savaşır. O halde taze bir zencefil kökü almayı düşünün. (Genelde kurumuş ya da dondurulmuş olarak satılır.) Sebze ve balıkla güzel bir koku verir. HardalSadece bifteğin üzerinde sarımtırak rengiyle düşünmeyin. Dijon hardalı olarak bulmak zorunda değilsiniz. Hardal, her yerde küçük bilyeler halinde sunulan bir baharattır. (Hep kavanozlarda saklanırdı bilirsiniz). İdrar söktürücü, bağırsakları yumuşatıcı ve uyarıcı etkisi vardır.Karabiber Herkes tarafından bilinir, tek başına tüketilen baharatların dörtte birini karşılar. Düşük dozda pankreas ve mide dostudur. Nezle ve ateşle savaşır, ama özellikle idrar yolları rahatsızlığınız varsa az tüketmelisiniz.ZerdeçalAnti-aging baharatlarının yıldızıdır. Sağlığa iyi gelen baharat grubunun aslandır. Kendine özgü özellikleri ile aspirinden daha çok anti-enflamatuardır. Geleneksel olarak inkar edilemez; anti-viraldir. Diğer bir deyişle grip ve nezlede virüslerin yayılmasını engeller. Genel olarak bağışıklığı güçlendirir. Enfarktüse bağlı kan dolaşımını engeller. Diğer bir deyişle kolesterol oranını düşürür. Bazı kanserlerin (özellikle bağırsak ve prostat) gelişmesini engeller. Karındaki şişliğin giderilmesine yardımcı olur. Menopoza bağlı semptonların azalmasına yardımcı olur. Güzel bir CV değil mi?

Uçak 7 katlı binaya çarptı

11 Eylül'ü hatırlatan olayın terör eylemi olmadığı anlaşıldı.

Teksas eyaletinin başkenti Austin'in itfaiye dairesi sözcüsü Helena Wright, uçağın Austin'de 7 katlı binaya çarptığını, ölen olmadığını ifade etti.

Wright, kazada bir kişinin kayıp olduğunu, 2 kişinin hastaneye kaldırıldığını ve bu kişilerin sağlık durumunun bilinmediğini kaydetti.

Amerikan İç Güvenlik Bakanlığı'ndan yapılan açıklama da olayda terörist bağlantı görülmediği belirtildi.

18.02.2010

Şahin'den çok sert açıklama

TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, 'Hakim ve savcılar, görev yaparken azledilemez' dedi.

AYRINTILAR GELİYOR...

Başsavcının avukatından olay açıklamalar-İZLE

Türkiye gündemini sarsan yargı krizi ile ilgili olarak İstanbul Barosu eski Başkanı Avukat Turgut Kazan çarpıcı iddialarda bulundu.

İMZASIZ MEKTUPLARDA YER ALAN İDDİALARI AÇIKLADI
Tutuklanan Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner’in avukatlığını yapan Kazan, imzasız mektuplarla ilgili olarak gizli kalmış gerçekleri canlı yayında açıkladı.

Basının haberleri sunuş biçimini eleştiren Kazan, özellikle imzasız mektuplarda yer alan iki iddia üzerinde durdu.

Kazan o iddiaları şöyle dillerdi: ‘’Erzincan’da üniversiteli genç kızlarla gizli yerlerde ilişkiye girdi, Tarbzon’a gidip Rus hayat kadınlarıyla ilişkiye girdi’’

İŞTE KAZAN'IN OLAY YARATACAK O SÖZLERİ..

Deniz Seki'nin 8 yıl hapsi istendi

İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen 19 sanıklı davanın bugünkü duruşmasında esas hakkındaki görüşünü açıklayan Cumhuriyet Savcısı, Deniz Seki'nin ''uyuşturucu ticaretine yardım etmek'' suçundan 8 yıla kadar hapis cezasına çarptırılmasını talep etti.

Savcı, ayrıca Seki'nin ''uyuşturucu madde kullanmak'' suçundan tedavi edilmesine ve denetimli serbestlik uygulanmasına karar verilmesini istedi.

17.02.2010

ABD Ayalon açıklaması istiyor

Türkiye ve İsrail arasında diplomatik krize neden olan ve İsrail'in özür dilemesiyle aşılan gerginliğin baş aktörü İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı Ayalon bu kez de Amerikalı kongre üyesiyle karşı karşıya geldi.

İSRAİL HÜKÜMETİNDEN AÇIKLAMA İSTEDİ
İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı Danny Ayalon, bu kez de Amerikalı kongre üyesiyle karşı karşıya geldi. İsrail'deki temaslarına Ayalon'un engel çıkardığı belirtilen Amerikalı Milletvekili William Delahunt, Ayalon'un tavrıyla ilgili olarak İsrail hükümetinden açıklama isteyeceğini bildirdi.

Massachussetts Eyaletinden Demokrat Milletvekili William Delahunt, bir kongre heyetiyle birlikte, kendisini İsrail ve barış yanlısı olarak tanıtan J Street adlı bir liberal Yahudi kuruluşunun sponsorluğuyla bölgeyi ziyaret ediyor.

Demokrat Temsilciler Meclisi üyelerinden oluşan heyete başkanlık eden Delahunt, ''Bugünkü gazetelerden birinde 'Dışişleri Bakanlığı Kongre Heyetini Boykot Etti' başlığını şaşkınlık ve hayal kırıklığıyla okuduk'' dedi.

Delahunt sözlerini şöyle sürdürdü:

''Dışişişleri Bakan Yardımcısının, bizim İsrail'e desteğimize kuşkuyla bakarak ve hatta gerçekle ilgisi olmayan bir şekilde 'İsrail karşıtı' olarak tanımladığı gruplarla bölgeyi ziyaret etmeyi aklımıza getirebileceğimiz vehmiyle hareket ederek Başbakanlık ve Dışişleri Bakanlığında üst düzey yetkililerle görüşmemize mani olmaya çalışmış görünmesini hayretle karşıladık.''

J Street ile ilgili olarak Ayalon dün, ''Benim canımı sıkan, bunların kendilerini aslında oldukları gibi göstermemeleri. Kendilerini İsrail yanlısı olarak tanımlayamazlar'' demişti. Delahunt ise İsrail hükümetinden Ayalon'un boykotuyla ilgili açıklama istedi ve ''İsrail hükümetinden bu delegasyona ve ileride gelecek kongre heyetlerine karşı tavrını açıklamasını istiyoruz'' diye konuştu.

Temsilciler Meclisi Dışişleri Alt Komisyonu üyesi olan Delahunt, ayrıca geçen ay Türkiye ile çıkan son diplomatik kriz sırasında da İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı Danny Ayalon'un tavırlarına aşina olduklarını söyledi. İsrail Dışişleri Bakanlığı da bugün bir açıklama yayımlayarak, İsrail'i ziyaret eden Amerikan Kongre üyelerini daima memnuniyetle karşıladığını bildirdi.

Açıklamada, ABD'li yetkililerle toplantılar için aracılara ihtiyaç bulunmadığı da kaydedildi.

Parfüm nasıl seçilir

Pudra.com parfüm konusunu inceliyor… Başkalarında beğendiğiniz parfüm sizin teninizde güzel kokmayabilir. Ten renginiz, yaşınız alışkanlıklarınız, ne iş yaptığınız, giyim tarzınıza kadar pek çok şey doğru parfümü bulmada etkili.

Koku Uzmanı Bihter Türkan Ergül, bize en yakışacak parfümü seçerken dikkat etmemiz gerekenleri pudra.com’a anlatıyor.

Parfüm nasıl seçilir?
Parfümü seçeceğiniz saat aralığı önemlidir. Gündüz 9-11 arasında parfüm seçerseniz, güne daha yeni yeni hazırlanmaya başladığınız için doğru sonuç alamazsınız. Bir de yemek yedikten sonra parfüm seçerseniz net sonuca ulaşamayacağınız için yemek yemeden seçmelisiniz.

Parfümü bileğinizin iç tarafına sıkmayı tercih edin. Çünkü elinizin üstüne, kolunuza gün içinde değişik moleküllerde kokular yapışır. Dolayısıyla parfümü buraya sürerseniz net koku alamazsınız.

Sadece iki kokuyu seçip denedikten sonra yarım saat kadar kendinize zaman vermelisiniz. Aksi takdirde her tarafa sürülen kokularda doğru bir sonuca ulaşamazsınız.

Yeme alışkanlığı, ten rengi, yaş döngüsü, bulunduğunuz coğrafyanın sıcak ya da soğuk olması, alkol, sigara alışkanlığınız, baharat ve et tüketiminiz doğru parfümü bulmada önemlidir. Çünkü örneğin, et yiyen ile sebze yiyenlerin terleme oranları ve hormonal dengeleri farklı olduğunda kokuyu tenlerinde farklı ifade ederler. Başkasında beğendiğiniz kokuyu gidip aldığınızda size uygun olmayabilir.

Kadınlar kendilerine uygun parfümü nasıl seçebilir?
Yaşınıza, yeme alışkanlıklarınıza, giyim tarzınıza göre parfüm seçmeniz gerekiyor.

Örneğin, topuklu ayakkabı kullanıyorsanız, gün içinde kaslar daha çok yorulduğundan, daha farklı bir ten kokusu salgılar. Dolayısıyla topuklu ayakkabı giyiyor ve klasik giyimi tercih ediyorsanız, daha çok sandal, paçuli, oryantal, baharat içerikli kokular tercih etmelisiniz.

Gün içinde spor ya da düz ayakkabı giyiyorsanız daha fresh, okyanus tarzı kokular hoş durur. Parfümü kolunuzun iç bölgesinde kullanmalısınız. Kolun üst bölgesine geldiğinde, koku çok kalıcı olmaz.

Parfümü akşam kullanacaksanız yoğun kokuları tercih etmelisiniz. Çünkü gün içinde yoğrulan koku molekülleri, akşam kokuyu net almaz, fakat yoğun kokuları daha hoş alır.

Mütevazı bir yapınız varsa, baharatlı kokulardan çok, vanilya ve çiçek kokularını tercih etmelisiniz. Meslek gereği yönetici veya otoriter yapınız varsa, oryantal ve sert kokuları tercih etmelisiniz. Karakteristik özelliklerinizi karşı tarafa koku ile verebilirsiniz.

Erkekler kendilerine uygun parfümü nasıl seçebilir?
Öncelikle sektöre göre seçim yapmak gerekir. Örneğin, bir plazada yöneticiyseniz ya da bir banka müdürüyseniz, vanilyalı ya da turunçgilli bir parfüm kullanırsanız yaptırım gücünüzü düşürürsünüz. Oysa yaptırım gücünü kullandırtacak turunç kabuğu, ağaç kavunu gibi maddeler içeren parfümler daha uygun olur.

Fresh kokuları genelde mağaza içinde ya da dışarıda hareket halinde olan kişiler kullanmalı.

Tatlı koku kullanan kişiler, sigara içiyorlarsa, gün içinde 2-3 saat sonra tenlerinde parfüm kötü kokmaya, ekşimeye başlar.

Erkeklerin kokuyu kollarının üst bölgesine sıkmaları gerekir. Böylece parfüm daha uzun süre kalır.

Gün içinde kullanıyorsanız daha hafif koku, akşam ise daha odunsu, topraksı kokuları tercih etmelisiniz.

Sezen Aksu bitti

Harun Kolçak, söz yazarı Aysel Gürel’in 2’nci ölüm yıldönümü için düzenlenen gecede bir süredir küskün olduğu Sezen Aksu’yla karşılaşmamak için büyük çaba sarf etti. Harun Kolçak “Ben Sezen Aksu kabilesine ait değilim! Hatta Sezen diye birini tanımıyorum. Benim için bitti. Öldü bile diyebilirim. Hanımefendi, annem vefat ettiğinde ‘başın sağolsun’ bile demedi. Çok çok ayıp etti.

Harun Kolçak “Sezen Aksu 2002’de 12 bin TL’lik kredi kartı borcunuzu ödemişti. Size 1991’den bu yana 15’e yakın beste yapıp verdi” sözlerinin hatırlatılması üzerine de şunları söyledi: Evet borcumu ödedi. Ama ödemek zorundaydı. Çünkü ben de ona çok şey kazandırdım.

KAVGANIN NEDENİ
Harun Kolçak ilk albümü ‘Beni Affet’te (1991) yer alan ‘Yıllar’ adlı şarkısını yeni albümüne koymak için Sezen Aksu’dan izin istedi. Sezen Aksu izin vermeyince Kolçak zehir zemberek konuşmaya başladı.

Gülşen İsviçre'de kaçamak yaptı

Gülşen ile aranjör Ozan Çolakoğlu cephesinden aşk kokuları geliyor!

Şu sıralar Tarkan'ın yeni albümü üzerinde çalışan Çolakoğlu, üç gün önce Gülşen'le birlikte İsviçre'den dönerken THY uçağında görüldü.

16.02.2010

KCK'dan 16 kişi tutuklandı

Mardin'de, KCK operasyonu kapsamında gözaltına alınan ve mahkemeye sevk edilen 18 zanlıdan 16'sı tutuklandı, 2 zanlı ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.

Alınan bilgiye göre, Mardin Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince, terör örgütü PKK'nın şehir yapılanması KCK'ya yönelik 13 Şubat tarihinde düzenlenen eş zamanlı operasyon kapsamında gözaltına alındıktan sonra adli mercilere sevk edilen 18 zanlı, Mardin Cumhuriyet Savcılığındaki sorgularının ardından tutuklanma talebiyle nöbetçi mahkemeye sevk edildi.

Zanlılardan 16'sı mahkemece tutuklanırken, 2 zanlı ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.

Erdoğan'ın yeğeni Gırgır'ın kapağında

Haftalık mizah dergisi Gırgır, yeni sayısının kapağını Erdoğan'ın esrarla yakalanan yeğenine ayırdı. Gırgır, Erdoğan'ın yiyenini kötü yola sürükleyen nedenleri irdeledi.

15.02.2010

İşadamlarına 5 yıllık vize kolaylığı

İstanbul Ticaret Odası (İTO) ile İtalya'nın İstanbul Başkonsolosluğu arasında imzalanan “Vize Kolaylaştırma Anlaşması” ile işadamları, İTO'dan alacakları “tanıma mektubu”yla 5 yıla kadar Schengen vizesi alabilecek.

Anlaşmanın imzalanması için düzenlenen toplantıda imzaların atılmasından önce İTO Yönetim Kurulu Başkanı Murat Yalçıntaş'a Türkiye ile İtalya arasındaki ilişkilerin gelişimine yaptığı katkılardan dolayı İtalya Cumhurbaşkanı tarafından layık görülen “İtalyan Devlet Nişanı” takdim edildi. Nişanı Yalçıntaş'a İtalya'nın Ankara Büyükelçisi Carlo Marsili verdi.

Yalçıntaş, burada yaptığı konuşmada, kendisini “İtalyan Devlet Nişanı”na layık gördüklerinden dolayı İtalya Cumhurbaşkanlığı'na, Carlo Marsili'ye ve İtalya'nın İstanbul Başkonsolosu Massimo Rustico'ya teşekkür etti.

Türk ve İtalyan halklarının, dost iki halk olduğunu vurgulayan Yalçıntaş, “Bu dostluğun gelişiminde katkıda bulunabildiysem, bu benim için bir onurdur” dedi. İTO'nun birinci görevinin, üyelerinin sorunlarına çözüm üretmek olduğunu dile getiren Yalçıntaş, uluslararası ticaretin kolaylaştırılmasının da görevleri arasında bulunduğunu ifade etti.

Murat Yalçıntaş, uluslararası ticaretin önündeki en büyük engellerden birinin, vize problemi olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti: “Schengen vizesi prosedürleri, işadamlarımızı çoğu zaman zorlayan ve hatta zaman zaman da morallerini bozan prosedürler olmuştur. Bu bağlamda Massimo Rustico'ya çok teşekkür ediyorum. Kendisi görevine başladığından bu yana işadamlarımızın rahatça vize alabilmeleri için yoğun çalışmalarda bulunmuştur. İtalyan'ın İstanbul Konsolosluğu, Türk işadamlarına her zaman en hızlı, en kolay vize veren Konsolosluk olmuştur. Yaptığımız anlaşmayla da bu prosedürleri en aza indireceğiz. İşadamlarımızın daha kolay ve daha uzun süreli vize alabilmelerini sağlayacağız.

İşadamlarımız, İtalyan Konsolosluğu'na bizden alacakları “tanıma mektubu”yla müracaat ettiklerinde 5 yıla kadar ve çok daha kolay vize alabilecekler. Bu mektubu verirken tabii ki çok titiz davranacağız. Bize başvuran firmalarda belirli kriterlere bakacağız. Bu kriterleri sağlayan firmalara vereceğiz.”

“BU KOLAYLIKTAN FİRMANIN ÜST DÜZEY ÇALIŞANLARI DA YARARLANABİLECEK”
Soruları da yanıtlayan Yalçıntaş, bir soru üzerine işadamlarının İtalya'dan aldıkları vizeyle diğer tüm “Schengen Ülkeleri”ne girebileceklerini söyledi. Bir gazetecinin, İTO'nun, hangi kriterlere bakacağını sorması üzerine de Yalçıntaş, şöyle konuştu:
“Başvuran firmanın, devamlı bir firma olup olmadığına bakacağız öncelikle. Dün firma kurup ta bugün bize gelirse birisi, bu firmaya elbette bu mektubu vermeyeceğiz. İkinci olarak ta firmanın devlete ve bize karşı yükümlülüklerini yerine getirip getirmediğine dikkat edeceğiz. Firmanın bizdeki kayıtları düzgünse, devlete karşı vergilerini aksatmadan ödeyen bir firmaysa küçük veya büyük bir işletme olması bizim için önemli değil, mektubu verebiliriz. Bu kolaylıktan ayrıca sadece firmanın sahipleri değil, üst düzey çalışanları da yararlanabilecek.”

“100 BİN VİZE VERMEYE HAZIRIM”
Massimo Rustico da konuşmasında İTO ile yıllardır sürdürdükleri iş birliği ve güç birliğine vurgu yaptı.
Schengen vizesi için başvuruda bulunan işadamlarına, bu başvuruyu bir kabus haline getirmemek için çalıştıklarını belirten Rustico süreci mümkün olduğunca hızlandırmak istediklerini söyledi.

2005 yılında yılda 8 bin civarında vize verdiklerini, ancak prosedürlerinde yaptıkları değişiklikle bu sayıyı çok yukarılara taşıdıklarını dile getiren Rustico, “Geçen yıl 50 bin vize verdik ama bunu yeterli görmüyoruz. Ben 100 bin vize vermeye hazırım” dedi.

Rustico, iki hafta sonra görev süresinin biteceğini belirterek, “Umarım bundan sonra daha güzel işlere imza atarız. İyi bir dönem geçirdik ama ben yine de yüzde 100 memnun olduğumu söyleyemem. İki ülke arasındaki iş hacmini artırmak için çalışmalarımıza devam etmeliyiz” diye konuştu.
Soruları da yanıtlayan Rustico, bir soru üzerine şu anda üç iş günü içerisinde vize verdiklerini, ancak bu süreyi, acil zamanlarda çok daha kısaltabildiklerini anlattı.
“Bir saat içerisinde bile vize verdiğimiz zamanlar oldu” diyen Rustico, iş ilişkileri iyi olan firmaların işlerini daha da kolaylaştırmak için yoğun bir şekilde çalıştıklarını ifade etti.

Rustico, Schengen vizelerinin 5 yıla kadar verilebildiğini belirterek, “Uzun süreli ve iyi iş ilişkileri içerisinde olduğumuz firmalara 5 yıla kadar vize verebiliriz. İTO ile yaptığımız anlaşmayla bize İTO'dan aldığı mektupla başvuran firmalar için önceliğimiz olacaktır. Bu firmaların arasından tabii ki herkese 5 yıl vize vermemiz söz konusu değil ama iyi ilişkiler içerisinde olduğumuz firmalara bu imkanı sağlayabiliriz” ifadelerini kullandı.

Diğer bir soru üzerine de Rustico, Türkiye'de, Türk halkı için tüm birimleriyle çok yoğun çalıştıklarını vurgulayarak, geçen yıl İstanbul'da 50 bin, İzmir'de 14 bin ve Ankara'da 6 bin olmak üzere toplam 70 bin vize verdiklerini söyledi.

İtalya'nın Ankara Büyükelçisi Carlo Marsili de Yalçıntaş'ın, Türkiye'nin ekonomi politikalarının belirlenmesinde ve İtalya ile Türkiye arasındaki ilişkilerin geliştirilmesinde önemli rol oynadığını belirtti.

İtalyan firmalarının Türkiye pazarına girebilmesinde ve burada başarılı olabilmelerinde Yalçıntaş'ın ve İTO'nun büyük katkıları olduğunu vurgulayan Marsili, “Bu nedenlerle kendisine 'İtalyan Devlet Nişanı'nı vermekten onur duyuyorum” dedi.

14.02.2010

Emekliler bu haberi bekliyordu

Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanı Mehmet Emin Zararsız, emeklilere fark ödeme müjdesi verdi.Zararsız, SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin zamlı maaşlarını hesaplarına bu ay yatıracaklarını söyledi.

Zamlı maaşların yatması konusunda herhangi bir sıkıntı olmadığını kaydeden Zararsız şunları söyledi: “İşçi ve Bağ-Kur emeklilerinin maaş zamları şubat ödeme dönemlerinde şubat ayı zamlı olarak hesaplandı. Kanunun gecikmesinden kaynaklanan ocak ayındaki paralar da hesaplarına yatırılacak. Şubat ödeme dönemlerinde emekliler bu paraları alabilecek.”

BAŞBAKAN AÇIKLAMIŞTI
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı yıllık 74 lira ile 175 lira arasında değişen zamlar ocak dönemine yetişememişti. Bankalara giden 7,5 milyona yakın emekli geçen yılki maaşlarını hesaplarında görünce şaşkınlık yaşamıştı. Daha önce açıklanan artışlara göre örneğin eskiden 306 lira emekli maaşı alan bir kişi ocak itibariyle 369 lira, temmuz itibariyle 380 lira alacak. Yine eskiden 750 lira alan bir emekli ocak itibariyle 812 lira, temmuz itibariyle 837 lira maaş alacak.

12.02.2010

Van'da polis otosuna saldırı önlendi

Van'da, polis araçlarına molotofkokteylli saldırı hazırlığında oldukları belirtilen 3 kişinin yakalandığı, bu kişilerin üzerlerinde 8 adet molotofkokteyli ile bir kutu havai fişek ve benzin ele geçirildiği bildirildi.

ÜST ARAMASI SONUCUNDA YAKALANDILAR
3 gün önce akşam saatlerinde kent merkezinde devriye görevini sürdüren asayiş ekibi, durumlarından şüphelendikleri H.Z. ve K.C'yi durdurdu. Kimlik kontrolünün ardından üst araması yapan polis, zanlıların palto ceplerinde 4 adet molotofkokteyli ile bir kutu havai fişek ve 2 adet pet şişe içerisinde benzin ele geçirdi.

Gözaltına alınan zanlıların sorgularındaki ifadelerinden yola çıkan güvenlik güçleri, polis araçlarına saldırı hazırlığında olduğu belirlenen R.Ç'yi de Cevdetpaşa Mahallesi'nde yakaladı. Elinde benzin bidonu ile yakalanan R.Ç'nin üst aramasında da 4 adet molotofkokteyli bulundu. Gözaltına alınan zanlılar, Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesindeki sorgularının ardından sağlık kontrolünden geçirilerek, adliyeye sevk edildi.

Savcılıktaki ifadelerinin ardından nöbetçi mahkemeye sevk edilen H.Z, K.C. ve R.Ç'nin tutuklandığı bildirildi.

AA

11.02.2010

İzmir'de şüpheli ölüm

İzmir'in Karabağlar semtinde tabancayla yaralanan bir kişi kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti.

İNTİHAR MI CİNAYET Mİ
Karabağlar 3717 Sokak'taki evinde tabancayla yaralanan evli ve 1 çocuk babası Erdoğan Koyun (23), kaldırıldığı Yeşilyurt Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesinde kurtarılamadı.

Kurşunun çene altından girdiği, olayın intihar ya da cinayet olup olmadığının araştırıldığı belirtildi.(AA)

Devrimci Karargah iddianamesi tamamlandı

Devrimci Karargah iddianamesi tamamlandı

Katili 19 yaşındaki oğlu çıktı

Bolu'nun Sümer Mahallesi Serdar Sokak'ta evlerinin bahçesindeki kömürlüğün yanında bulunan alana gömülü olarak bulunan Dursun Çetinkaya'nın (46) cinayetiyle ilgili, dün eşi Haşim (51) ve oğlu Mehmet Çetinkaya (19) gözaltına alındı.

Emniyette ifadeleri alınan zanlılar, buradaki işlemlerinin tamamlanmasının ardından Bolu Adliyesine sevk edildi. Baba Haşim ve oğlu Mehmet Çetinkaya savcılıktaki sorgularının ardından, sevk edildikleri mahkemece tutuklandı.

Haşim Çetinkaya'nın ''cinayeti azmettirmek'', oğlu Mehmet Çetinkaya'nın ise ''annesini öldürmek'' suçundan tutuklandığı öğrenildi.

Dursun Çetinkaya'nın cinayetten önce eşi ve oğlu ile para anlaşmazlığı sonucu tartıştığı daha sonra kavda ettiği öğrenildi. Kadının bu kavganın sonucunda oğlu tarafından av tüfeğiyle sırtından tek el ateş ederek öldürüldüğü, cesedinin ise daha sonra baba Haşim ile oğlu Mehmet Çetinkaya tarafından toprağa gömüldüğü öğrenildi. Zanlıların, cinayetin ardından polise kayıp başvurusunda bulunduğu da bildirildi.

''OLAY'
10 Şubat 2010 tarihinde bir ihbarı değerlendiren Bolu Emniyet Müdürlüğü ekipleri, Sümer Mahallesi Serdar Sokak'ta Haşim Çetinkaya'ya ait evin bahçesinde yaptıkları araştırmada Dursun Çetinkaya'nın (46) cesedini buldu. Cesedin bulunmasının ardından polis ekipleri, kadının kocası Haşim ile oğlu Mehmet Çetinkaya'yı gözaltına almıştı

10.02.2010

Komşuyu biz batırmışız

Komşu krizin nedenini buldu (!) Yunan milletvekili, Yunanistan'ın batmasında Türkiye'nin rolü olduğunu söyledi.

Türkiye İlerleme Raporu’nun Avrupa Parlamentosu’nda milletvekilleri tarafından tartışılması sırasında, ilginç sözler de sarfedildi.

ASKERİ HARCAMALAR BATIRDI
Belçikalı vekil Philip Claes, “Türkiye AB reformlarını bir türlü yapmıyor. Geriye gidiş var. Töre ve namus cinayetleri, zorla evlilikler. Kıbrıs’ın işgali devam ediyor. Müzakerelerin sona erdirilmesini düşünmüyor musunuz” diye konuştu. Çek Edvard Kozusnik ise Türkiye ile oyun oynanmamasını, açık ve dürüst olunması gerektiğini söyledi.

Ancak en ilginç söz Yunan Hıristiyan Demokrat vekil Georgios Koumoutsakosden geldi. Yunan vekil, “Yunanistan ekonomik kriz içinde olmasının bir sebebi de askeri harcamalardır. Yunan hükümeti Türkiye’den gelen tehdit yüzünden oldu. Gelen tehdit üzerine Yunanistan Türkiye’ye karşı silah almak zorunda kaldı” iddiasında bulundu.

Arınç Mumcu'dan özür diledi

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın Meclis'te yaşanan kavga öncesi Meclis Başkanvekili Gürdal Mumcu'nun odasına gidişiyle ilgili bugün akşam sürpriz bir gelişme yaşandı. Hürriyet gazetesinden Enis Berberoğlu’na konuşan Arınç dün, TBMM Başkanvekili Mumcu’nun odasına giderek yaptığı konuşmadan dolayı üzdüyse özür dileyebileceğini söylemişti. İşte bu gelişmenin ardından Arınç bugün Mumcu'nun odasına gitmese de canlı yayında özür diledi.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç Meclis Başkanlığı sırasında partisinin çalışmalarına katıldığı iddialarına yanıt verdi. Kanal D Ana Haber Bülteni'ne bağlanan Arınç, Mehmet Ali Birand'a yaptığı açıklamada Meclis Başkanlığı görevini yürütürken AK Parti Grubunu'na sadece seçim kararı alındıktan sonra katıldığını söyleyerek eleştirileri kabul etmedi. Arınç, Birand'ın biraz teşvikiyle Meclis Başkanvekili Gürdal Mumcu'dan özür diledi.

İşte canlı yayındaki o sözler;

"Ben haberi izledim. Bayan vekil arkadaşlarım bunun fotoğrafını gösterdiler. Bu kimsenin meçhulu değil. Seçimden hemen önce yapılan bir mitinge katılmıştım. Ben 5 yıl boyunca partimin grup toplantısına katılmadım. Sosyal asmaçlı toplantılarına bile katılmadım. Sadece bayramlaşmada ziyaret ettim onda da çok dikkatli oldum, CHPyi de ziyare ettim. Şimdi bu hanfendilerin gösterdiği fotoğraf zaman zaman yayınlanan bir fotoğraftır.

"KATILDIM AMA MİLLETVEKİLİ ADAYI OLARAK"
'Tarih 1 Temmuz' diyorlar. Yani seçimden 22 gün veya 20 gün önce. Türkiye seçim kararı almış aday listeleri açıklanmış. Ben de milletvekili adayıyım. Meclis başkanıyım ama milletvekili adayıyım. Siyasi yasaklar başlamış artık mitingler ve gövde gösterileri her parti için geçerli hale gelmiş. Bu durumda meclis başkanı aynı zamanda aday olursa ne olur diye başta Hikmet Çetin olmak üzere kendilerine danıştım. Dediler ki 'bu konuda bir hüküm yok, ama şu var çok dikkat çekmeyecek şekilde partinizin propaganda çalışmalarına katılabilirsini.' Yani 5 sene boyunca değil seçimden 15 gün önce bu mitinge katılmak benim hakkım. Yanlış bir fotoğraf düşünmüşler..."

GÜLDAL MUMCU'DAN ÖZÜR
Bülent Arınç Meclis Başkanvekili Güldal Mumcu'dan da Kanal D ekranından özür diledi. Yaşananları 'talihsiz bir olay olarak niteleyen Arınç, "Bu benimle sayın Mumcu arasında bir konudur. Sayın Mumcu'nun üzüldüğünü biliyorum. Ben şunu yaptığım için üzgünüm kendisini yüksek sesle eleştirdim. Özür dilemek bir erdemdir. Sayın Mumcu'dan eleştirilerimin dışında kastını aşan bir nokta olduğunu düşünüyor özür diliyorum" dedi.

Meclis'te çıkan 'Peygamber kavgası'ndan önce TBMM'yi yöneten Başkanvekili Güldal Mumcu'nun odasına giren Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, yaşanan bu gelişmenin ardından gazetecilerin karşısına çıkmıştı.

Genel Kurulun dünkü birleşimini yöneten TBMM Başkanvekili Güldal Mumcu'nun kendisine yönelik, ''Bana birleşimi nasıl yönetmem konusunda talimat verdi'' sözlerine yanıt veren Arınç, ''Bugüne kadarki birikimim, bende meydana getirdiği stres, 'gecenin 10'una gidiyoruz, hala gensoruyu bitirememiş, daha iki grup konuşacak, bakan savunmasını yapacak. Çok basit bir meselenin saatler sürmesi, hatta gece yarısından sonraya sarkma ihtimalini düşündüm, biraz da gerginliği hissettim, bunun sonunda da bir kavga olabilir, Sayın Başkan bunu öngörmüyor, gideyim kendisini ikaz edeyim' dedim'' görüşünü dile getirdi.

İşte Arınç'ın sözleri;

''Ben de ona 'tarafsız olun, sizi bütün Meclis yakınen tanıyor, siz iyi yönetemiyorsun. Bu gidiş kötüye gidiştir, ben sizi sadece ikaz ediyorum; içtüzüğe uyacaksınız' dedim. 'İçtüzüğe uyuyorum' dedi. 'Uymuyorsunuz' dedim ve kapıdan çıktım, gittim. Sayın Özkan, oturduğu yerden kalkmamıştır, bir kelime bile söylememiştir, bir harekette bile bulunmamıştır. Çünkü ben hakaret edecek veya onu kötüleyecek bir davranış içinde bulunamazdım. Benim edebim, ahlakım, saygım buna izin vermezdi. Ben sadece eleştirdim 'iyi yönetmiyorsunuz, oturumu iyi yönetin, bunun sonunda Mecliste gürültü çıkar, bu işin sonu kötü olur' dedim. Benden sonra Elitaş gelmiş, biz birbirimizden habersiziz.

Sayın Başkan, 'yürütmenin yasamaya müdahalesi, bana talimat verdi' diyor. Hükümetin üyesiyim ama dünkü spontane davranışım, yasama organında milletvekilliği görevi yapan bir milletvekili olarak meydana geldi. Genel Kurulu izliyorum, olanlardan şikayetçiyim, bu şikayetimi Sayın Başkan'a iletiyorum. Hükümet üyesi olarak, 'yürütmenin bir organına nasıl böyle yaparsın' şeklinde, nasıl anladı bilmiyorum, herhalde birisi bu aklı verdi kendisine. Çünkü konuşmalarımız sırasında 'bir bakan olarak' nasıl bana böyle bir şeyi söylersiniz' demedi. Bakanlık sıfatıyla değil, 5 yıl Meclis Başkanlığı yapmış, bu İçtüzüğü satır satır bilen bir insan olarak, bir milletvekili spontane davranışıyla, kendisine 'İçtüzüğe uygun yürütün bu işi, yoksa bu işin sonu kötü olur, kötüye gider, münakaşa olur' dedim. Bunun yürütmenin yasamaya müdahalesiyle bağlantı kurmak, ancak siyaseten ideolojik bir noktayı bize gösteriyor.

İyi yaptım, kötü yaptım, doğru yaptım, yanlış yaptım. Bakanlık sıfatımla, bakanlık ağırlığımla gidip, 'şöyle yapmalısın, böyle yapmalısın' diye talimat vermek benim haddim değil. Bunu kesinlikle reddediyorum

9.02.2010

revizyon ile organize matbaacılık brnckvvtmllttrhaberi yarışmasında son 18 gün revizyon ile organize matbaacılık brnckvvtmllttrhaberi yarışmasında son 18 gün 23 saatttttttttttttt

revizyon ile organize matbaacılık brnckvvtmllttrhaberi yarışmasında son 18 gün revizyon ile organize matbaacılık brnckvvtmllttrhaberi yarışmasında son 18 gün 23 saatttttttttttttt

Zuhal Topal Geniş Aile'den ayrıldı

Muğla'nın Milas ilçesinde özel bir dershanenin düzenlediği organizasyonda "Geniş Aile" dizisinin başrol oyuncusu 'Cevat' karakterindeki Ufuk Özkan öğrencilerle bir araya geldi.

Ünlü tiyatrocu Asuman Dabak'ın da katıldığı etkinlikte, bir öğrenci dizinin son bölümünde Zuhal Topal'ın canlandırdığı 'Şukufe' karakterinin görünmediğini söyledi.

DİZİDEN AYRILACAK
Bunun üzerine oyuncu Ufuk Özkan, "Şuküfe karakteri diziden ayrılacak. Şimdilik bunu söyleyebilirim" dedi. Öğrenciler, "Şuküfe" karakterini canlandıran Zuhal Topal'ın yerine Asuman Dabak'ın rol almasını önerdi. Öğrencilerin yoğun ilgisiyle karşılaşan sanatçılar daha sonra dershaneden ayrıldı.

8.02.2010

Güldal Hanım isterse özür dilerim

Meclis'teki AK Parti-MHP kavgası sıcaklığını korurken Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, TBMM’de çıkan kavgada son noktayı koymak için konuştu ve “Güldal Hanım (Mumcu) isterse özür dilerim” dedi.

GÜLDAL HANIM İSTERSE ÖZÜR DİLERİM
Odasını basmam tabii ki söz konusu olmadı. Ama eğer Güldal Hanım incindiyse, neden böyle konuştu, niçin beni başkasıyla (diğer kadın Meclis Başkanvekili Meral Akşener’i kastediyor) karşılaştırdı diye üzüldüyse, benden özür bekliyorsa, dilerim. Bu işe nokta koyacaksa, kapanacaksa yaparım.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, TBMM’de çıkan kavgada son noktayı koymak için konuştu ve “Güldal Hanım (Mumcu) isterse özür dilerim” dedi. Arınç sözlerini şöyle sürdürdü: “Odasını basmam tabii ki söz konusu olmadı. Ama eğer Güldal Hanım incindiyse, neden böyle konuştu, niçin beni başkasıyla (diğer kadın Meclis Başkan Vekili Meral Akşener’i kastediyor) karşılaştırdı diye üzüldüyse, benden özür bekliyorsa, dilerim. Bu işe nokta koyacaksa, kapanacaksa yaparım. Ama CHP Genel Başkanı Deniz Baykal veya parti yöneticileri istiyor diye özür dilemem. Çünkü onlar orada değildi, neler yaşandı bilmeden konuşuyorlar.” Bülent Arınç’a yöneltilen sorular ve yanıtları şöyle:

ÇOK OLUMLU BULUYORUM

- Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un EMASYA ve GATA konusundaki açıklamalarını nasıl karşıladınız?
Sayın Genelkurmay Başkanı’nın tavrını, davranışlarını ve buna benzer konulardaki düşüncelerini ben çok olumlu buluyorum. Şu açıdan olumlu buluyorum; TSK Türkiye’de büyük bir güç ve geleneksel olarak eskiden bu yana bu gücünü de en iyi şekilde kullanan kurumlardan birisi. Ama sivil-asker ilişkilerinde Anayasanın öngördüğü biçimde herkesin olması gereken yerde görevini en iyi şekilde yapması bizim için asıl olan. Yani birbirlerine müdahale etmemeliler.

- EMASYA bir müdahale miydi?
EMASYA protokolü günün şartları içerisinde demokratik olmayan biçimde 1997’de müsteşarlar arasında imzalanmış bir konu. İhtiyaç olduğunda veya taraflardan biri ihtiyaç gördüğünde bunu kullanırken itirazlara ve eleştirilere yol açtı. Dolayısıyla İçişleri Bakanı’mızın, Silahlı Kuvvetler’in yetkilisi ile yaptığı çalışmalar sonucunda sizin de düşüncelerini aldığınız sayın başkanın uygun düşüncesi ile bu yürürlükten kalktı ve geçmişten bu yana uygulaması devam eden il özel idaresi kanun hükümleri yerinde kalmış oldu. Gerçi orada da bir-iki madde var.

KANUNDA BİR-İKİ MADDE DEĞİŞEBİLİR

- Kanunda değişmesi gereken maddeler mi var?
Toplumsal olaylarda da valinin elindeki güç ve imkanı ile olayları bastıramadığı takdirde talebi ile askerin gelip müdahale etmesi söz konusu. Bu geçerlidir ve doğrudur. Burada bir iki madde var ama temel anlayış bu olunca yani valinin yetkisiyle olaylara müdahalesi tek başına söz konusu olduğu takdirde protokolün kalkmış olmasını ben doğrusu yeterli görebiliyorum.

- Acil olarak değişmesi gerekmiyor mu?
Belki gündem içerisinde yani bugünkü olumlu yaklaşım içerisinde onların da değişmesi gündeme gelebilir. Bunu çok acil bulmuyorum.

İrticanın tarifi olmalı
- Deniz Baykal’ın Cüppeli Hoca’ya geçmiş olsun dediğini gündeme getirmeniz tartışma yarattı.
İrtica dediğiniz şey nedir, ne değildir bunun bir tarifi de olmalı. İşte mesela seçimden önce Sayın Baykal çarşaflı hanımlara rozet taktı, tarikat şeyhinin çocuklarını kaydettirdi. Üstelik Cüppeli Ahmet Hoca efendiye de geçmiş olsun telefonu yaptı. Demek ki CHP iktidarda olsa Baykal’da başbakan olsa MGK’ya gittiğinde artık irtica yoktur diyecektir. Cüppeli Ahmet Hoca meselesi gündeme oturdu. Kendisi ‘evet insani açıdan ben hiç tereddüt etmeden bunu yaptım’ diyor.

- Ama eleştirmiyorsunuz bu telefon görüşmesini...
Şimdi insani açıdan bunu yapmak kadar güzel bir şey yok. Ama Türkiye’de uzun yıllardan sonra irtica dendiğinde, gerici dendiğinde bazı insanların kılık kıyafetleri, bazı insanların imam hatip mezunu oluşları, bazı insanların saçı sakalı, başındaki takkesi söz konusu oldu. Ve diğer partilerden daha çok CHP bunları göstererek dindar insanları rencide etti. Yani Cüppeli Ahmet Hoca bugün şifa dilenecek, geçmiş olsun denilebilecek bir insan olmasının ötesinde geçmişte hepimiz biliyoruz ki gerici olarak, yobaz olarak gösterilen, eleştirilen bir insandı.

ONU ARAYIP TEBRİK ETMEDİ

- Baykal ‘Ben aramadım eski vekil telefonu verdi’ diyor ama...
Demek ki o seçim öncesinden başlayan trend devam ediyor ve bugün hiç tereddüt etmeden telefon edilebilecek bir noktaya geliniyor. Bu bir gelişmedir, bu bir aşamadır. Varsın benim onun üzerindeki hakkım dursun. Ama bu yaptığı da doğrudur. Aslında sayın Baykal’ın insani açıdan yaptığı hareketi başkalarına yapmadığını biliyoruz. Mesela ben Baykal’ın kendisine muhalif olarak bildiği pek çok insana geçmiş olsun telefonu açmadığına, hatta çocuğunu kaybetmiş insanlara bile başını çevirmediğine şahidiz. Nitekim Hikmet Çetin ‘Afganistan’da görevlendirildiğim zaman beni tebrik etmeyen tek kişi Baykal’dı’ diyor.

Erhan Tuncel mülakat sınavını kazanamadı

Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Cezaevinde bulunan Hrant Dink davasının tutuklu sanıklarından Erhan Tuncel, Adalet Bakanlığınca açılan infaz koruma memurluğu sınavını kazanamadı.

MÜLAKATTAN 55 PUAN ALDI
18 Ocaktaki başvuruda boyu ve kilosu ölçülen Tuncel'in gerekli şartları taşıdığının belirlenmesinin ardından 2 Şubatta girdiği mülakatta 55 puan aldığı öğrenildi.

Lise mezunu olan ve KPSS'den 83.125 puanla infaz koruma memurluğu için başvuran Erhan Tuncel, Sınav Komisyonunun yaptığı değerlendirme sonucunda başarısız sayıldı.

İran uranyum zenginleştirmesine başlıyor

İran'ın uranyum zenginleştirme planını Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'na bildirdiği belirtildi. Haberin duyulmasından sonra ABD yaptığı açıklamada 'İran'ın kararı provokasyon' dedi.

UAEK sözcüsü Gill Tudor yaptığı açıklamada, İran'ın uranyum zenginleştirmeye başlama niyetini kuruma bildirdiğini söyledi.

ATOM BOMBASI KAYGILARI GÜÇLENİYOR
UAEK Başkanı Yukiya Amano'nun İran'ın kararından kaygı duyduğunu açıklayan Tudor, Başkanın, bu kararın, özellikle Tahran Araştırma Reaktörü için nükleer yakıt sağlanması konusunda devam eden uluslararası çabaları etkileyebileceğini düşündüğünü ifade etti. Tudor, Amano'nun UAEK'nın Tahran Araştırma Reaktörü konusunda aracı rol oynamaya hazır olduğunu yinelediğini de vurguladı.

Tahran'ın yüksek zenginleştirilmiş uranyum üretmeye başlama kararının, İran ile büyük güçler arasındaki atom yakıtı sağlanmasıyla ilgili teklifi tehlikeye atacağı belirtiliyor. İran'ın son adımının, Batı'da, Tahran'ın atom bombası geliştirmek için arayış içinde olduğu konusundaki kaygıları artıracağı bildiriliyor.

Öte yandan, ABD, İran'ın yüksek oranda zenginleştirilmiş uranyum üretmeye başlama kararını "provokasyon" olarak niteledi. Amerikan yönetiminden isminin açıklanmasını istemeyen bir yetkili, "İran hükümeti, bu süreci başlatarak, İranlıların insani ihtiyaçlarına yanıt vermeyeceğini ve bölgede istikrarsız bir durum yaratma riskine neden olacağını biliyor" dedi.

İran atom enerjisi kurumunun başkanı Ali Ekber Salihi, Arapça yayın yapan devlet televizyonu El Alem'e dün yaptığı açıklamada, salı günü yüzde 20 zenginleştirilmiş yakıt yapmaya başlayacakları bilgisini içeren mektubu pazartesi günü UAEK'ya teslim edeceklerini söylemişti. İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, ülkesinin atom enerjisi kurumuna, Tahran'daki nükleer araştırma reaktörü için zenginleştirilmiş uranyum üretilmesi çalışmalarına başlanması talimatı verdiğini söylemişti.

Ahmedinejad, atom enerjisi kurumu başkanı Salihi'den, santrifüj kullanılarak uranyumun yüzde 20 oranında zenginleştirilmesini istediğini belirtmişti.

Metrobüs zammı geri çekildi

İstanbul Büyükşehir Belediyesi mahkeme kararı doğrultusunda metrobüs zammını geri aldı. Metrobüs ücreti 2 TL’den eski fiyatı olan 1,5 TL’ye düştü. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin yüzde 33'lük metrobüs zammını iptal eden İstanbul 10. İdare Mahkemesinin kararının ardından İBB metrobüste 2TL olan zamlı bilet fiyatını geri çekti.

ZAM GERİ ÇEKİLDİ
Metrobüs taşıma ücretine zam yapan İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Ulaşım Koordinasyon Merkezi (UKOME), İstanbul 10. İdare Mahkemesi'nin yürütmeyi durdurma kararı ardından, zammın geri çekilmesine karar verdi. UKOME'nin kararı ile 2 liraya çıkan taşıma ücreti yeniden 1 buçuk lira olarak uygulanacak.

Saraçhane'deki İBB binasında gerçekleştirilen UKOME toplantısında, metrobüs zammının geri çekilmesine karar verildi. İstanbul 10. İdare Mahkemesi'nin durdurduğu metrobüs zammı kararına uyularak, zammın kaldırılmasına karar verildi. Kasım ayında uygulanmaya başlanan yüzde 33'lük zam, UKOME toplantı kararını İBB Başkanı Kadir Topbaş'ın imzalaması ardından kaldırılacak.

Ulaşım Koordinasyon Merkezi (UKOME), İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Adem Baştürk başkanlığında toplandı. Toplantıda, başta İstanbul 10. İdare Mahkemesi'nin durdurduğu metrobüs zammını ve yeni ücreti belirlemek olmak üzere birçok konu görüşüldü. Toplantıda görüşülen en önemli konuların başında, İstanbul 10. İdare Mahkemesi tarafından alınan metrobüs zammını durdurma kararı geliyor. UKOME toplantısında ele alınan mahkeme kararı görüşülerek, uyulmasına karar verildi. Bu sayede, İBB tarafından günde 750 bin kişinin kullandığı 42 kilometrelik metrobüs hattında uygulanan yüzde 33'lük zam kaldırıldı.

Bu karar ile 2 lira olan metrobüs taşıma ücreti 1 buçuk liraya indirildi. Zammın geri çekilmesinin ardından, otobüslerdeki ve turnikelerdeki akbil otomasyon ve ayarlama çalışmaları başladı.

İBB Başkanı Kadir Topbaş, mahkemenin verdiği karar sonrası yaptığı açıklamada, yapılanın zam olmadığını, bir fiyat düzenlemesi oluğunu savunmuştu.

Kaynarca Olgun'u eleştirdi

OKTAY Kaynarca, TRT’de Zafer Gündoğdu’nun sunduğu “Aşk ile” adlı türkü programına birlikte konuk olduğu Olgun Şimşek’in, “Bu memlekette kimse özgür değil.” sözlerini eleştirdi.

Kaynarca, “Olgun, her zamanki Olgun. Asi çocuk... Böyle konuşmasının çok fazla alkolle ilgisi yok. Ben orada arkadaşımız Zafer’e üzüldüm. Çünkü o bir devlet memuru. Onu çok zor durumda bırakmaya hakkı yoktu” dedi.

7.02.2010

ABD'de Patlama: Ölü Sayısı Artabilir

ABD'de bir elektrik santralinde bu gece meydana gelen patlamada ölenlerin sayısının 50'ye yakın olabileceği hastane kaynaklarınca bildirildi.

Bölgedeki bir hastanenin sözcüsü, AFP muhabirine, Middletown santralinde meydana gelen patlamada ölü sayısının 50'yi bulabileceğini söyledi. Sözcü, santrale çok sayıda ambülans ve sağlık ekibi gönderildiğini belirtti.

Patlamanın nedeni henüz bilinmiyor.

*** ABD'deki Patlamada 2 Ölü, Onlarca Yaralı Var ***

ABD'nin Connecticut eyaletinde bir elektrik santralinde meydana gelen şiddetli patlamada 2 kişinin öldüğü, onlarca kişinin de yaralı olduğu bildirildi.
Yayın kuruluşu Cnn, yetkililerin açıklamalarına dayanarak, Middletown bölgesindeki Kleen Enerji şirketinin tesisinde meydana gelen patlamada, 2 kişinin öldüğünü, onlarca kişinin de yaralı olduğunu duyurdu.

Cnn, ölü ve yaralı sayısının artabileceğini de kaydetti.

Polis de Connecticut'taki Hartford kentinin doğusunda bulunan Middletown'da patlamada çok sayıda ölü ve yaralı olduğunu doğruladı. (Anadolu Ajansı)

Ölen yavru köpeğin başında bekleyen annesi ve kardeşi görenleri duygulandırdı.

Ağrı'nın Fırat Mahallesi'nde şiddetli soğuklar yüzünden öldüğü sanılan ve cesedi donan ölen yavru köpeğin başucundan ayrılmayan, adeta nöbet tutan annesi ve kardeşi görenleri oldukça duygulandırdı.

SOĞUŞA ALDIRMADILAR
Mahalle halkının duygulu bir şekilde izlediği köpekleri çocuklar severek beslemeye çalışıyorlar. Gece saatlerinde ölen köpeğin leşi karlar içinde beklerken, küçük köpek ve annesi havanın soğuk olmasına aldırış etmeyerek uzun süre bölgeden ayrılmıyorlar.

Köpekleri her gördüğünde yüreğinin burkulduğunu belirten Seyithan Kaya adlı vatandaş, hayatında ilk defa böyle bir manzara gördüğünü söyledi. Küçük köpek ve annesinin ölen köpeğin başından ayrılmadığını vurgulayan Kaya "Bu manzarayı gördüğümde hayvanların nasıl canlılar olduğunu bir kez daha anladım. Bu manzara benle birlikte bütün mahalleliyi üzdü. Bu yüzden ölen köpeğin cesedini bile kaldıramadık" dedi.

ANNE VE YAVRU BARINAĞA
Durumun Ağrı Belediyesi'ne bildirilmesi üzerine mahalleye gelen Ağrı Belediye Başkan Yardımcıları İbrahim Kösedağ ve Ömer çelik, ölen köpeğin cesedinin kaldırılmasını sağlayarak anne ve yavrusunu Ağrı Hayvan Barınağı'na götürdüler. Geçtiğimiz ay itibari ile kurulan hayvan barınağına köpeklerin toplanmasına başlandığını belirten Başkan Yardımcıları Kösedağ ve Çelik "Tüm sokak köpeklerimizi bu barınakta toplayacağız. Bu durumdan yeni haberimiz oldu. Anne ve yavrusu bundan böyle barınağımızda iyi şekilde bakılarak yaşamlarını sürdürecektir" dediler.

Eskişehir'de deprem

Deprem sırasında bazı vatandaşların evlerini terk ettiği gözlendi.

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsünden alınan bilgiye göre, saat 19.21'de, merkez üssü Eskişehir olan, 3.7 büyüklüğünde deprem meydana geldi.

İzmir'de deprem

İzmir'in Seferihisar ilçesinde 3.5 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi.

Boğaziçi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü'nden alınan bilgiye göre, saat 16.33'te, merkez üssü İzmir'in Seferihisar ilçesi açıkları olan 3.5 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Sarsıntının 9.7 kilometre derinlikte oluştuğu kaydedildi.

Kimse kapımı çalmıyor

YAPIMCILAR KAPIMI ÇALMIYOR
Oylum Talu'ya Burası Haftasonu" programının bugünkü konuğu Harun ve Eşref Kolçak'tı. Yeşilçam''ın ünlü aktörü Eşref Kolçak, "Seyircilerin bana en çok sorduğu soru 'Niye eskisi gibi film yapmıyorsunuz?' Bunu yapımcılara sormak lazım. Yapımcılar benim kapımı çalmıyorlar" dedi.

İŞİMDE ÇOK TİTİZİM BUNDAN DIŞLANIYORUM
Oylum Talu'nun "Recep İvedik 3"te oynar mısınız sorusu üzerine; "Yok oynamam. Bu filmler sinemanın fantezileri. Benim seyircimin beni kabul ettiği şekilde doğdum, o şekilde de ölmek isterim. Bizim sinemamızda her zaman insanlara birşeyler vermek, birşeyler göstermek var. Benim dışlanmamın nedeni şu; işimde çok titiz bir insanım. Örneğin, haftasonu ve Ramazan'da çalışmayalım derdim. Bu kapris olarak algılanırdı" yorumunu yaptı.

BENİM YAŞADIĞIM İSTANBUL ÇOK DEĞİŞTİ
Ünlü aktör İstanbul'u neden terk ettiğini ise şu sözlerle açıkladı: Ben İstanbul'da yaşayamam. Benim yaşadığım İstanbul çok değişti. Gemlik'te huzurlu bir hayatım var. Harun ısrar edince ve işlerim nedeniyle İstanbul'a gelsem de hemen dönüyorum.

6.02.2010

Erdoğan: Durmak Yok Yola Devam

Erdoğan, birçok tesisin açılışını yapmak üzere Osmaniye'ye geçeceğini belirterek, ''Bu açılış törenine geçerken siz Adanalı kardeşlerimizin burada bizleri karşılama nezaketi gerçekten heyecan vericiydi. Bundan dolayı sizlere ayrıca teşekkür ediyorum. İnşallah çok kısa bir zaman içerisinde Adana'mızda yine çok büyük bir açılış törenini sizlerle birlikte gerçekleştireceğiz'' dedi.

Başbakan Erdoğan, yaptığı kısa konuşmada demokratik açılım sürecine değinerek, şunları söyledi:

''İnşallah Adana'mızda milli birlik ve kardeşlik projemizi, demokratik açılım sürecimizi sizlerle ayrıca taçlandıracağız ve ülkemizde milli birliğimize, kardeşliğimize, beraberliğimize ayrı bir güç katacağız. Demokratik açılım sürecinde 'durmak yok yola devam' diyeceğiz.''

Erdoğan, kendisini dinleyenlerin, ''dünya ona bakıyor, söz verdiğini yapıyor'' şeklindeki sloganları üzerine konuşmasını şöyle tamamladı:

''Yola çıkarken hatırlarsınız ne dedik; 'ne aldatan olacağız, ne aldanan olacağız'. Onun için ilkeli bir siyaseti, ilkeli bir iktidar anlayışını ülkemizde yaşatmanın mücadelesini sonuna kadar sürdüreceğiz ve Türkiye'mizi inşallah muasır medeniyetler seviyesinin üstüne büyük bir mücadele ile çıkarıyoruz, çıkarmaya devam edeceğiz. Bundan kimsenin endişesi olmasın.''

Başbakan Erdoğan, daha sonra beraberindeki Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu ile Başbakanlık otobüsüyle Osmaniye'ye hareket etti.

Basbakan Erdoğan havalimanı çıkışında otobüsü bir süre durdurarak, otobüsün kapısından, çevredeki çocuklara oyuncak dağıttı. Bazı çocuklarla da yakından ilgilenen Başbakan Erdoğan, yol boyunca kendisine sevgi gösterisinde bulunan vatandaşları selamladı

4.02.2010

Türkiye'de hayat duracak

Tekel işçilerinin, 4-C’ye karşı çıkarak özlük hakları ile başka kamu kurumlarına geçirilme talebiyle başlattıkları eylemin 52’nci gününde, Türkiye bir genel greve sahne olacak. İşçi ve memur sendikalarının ilk kez birlikte aldığı eylem kararıyla yaklaşık 1.5 milyon kamu çalışanı bugün ‘üretimden gelen gücünü’ kullanıacak.

6 konfederasyon birlikte

Toplam 2 milyonu kadrolu olmak üzere 2 milyon 900 bin civarında çalışanın bulunduğu, sendikalı yaklaşık 1.5 milyon çalışanı temsil eden 6 büyük işçi ve memur konfederasyonları (Türk-İş, Hak-İş, DİSK, Memur-Sen, Türkiye Kamu-Sen ve KESK) bu eyleme öncülük ediyor. Bu eylemle birlikte ilk kez işçi ve memur sendikaları birlikte “genel grev” yapmış oluyor.

Sendika yöneticileri bu eylemin adına ‘genel grev’ demeseler de, bir gün boyunca tüm yurtta kamu hizmetleri aksayacak. Tekel işçilerine destek olmak için Türk-İş’in öncülüğünde alınan karar doğrultusunda, DİSK, Hak-İş, Memur-Sen, Türkiye Kamu Sen ve KESK’e bağlı işçi ve memurlar bugün saat 08.00-17.00 arasında iş bırakacak.

3.02.2010

Benim gibisi yok

DÜNYAYA MİRAS BIRAKILACAK BİR ARŞİV ÇALIŞMASI ÇIKARDIK
Caz müziğin Türkiye'deki temsilcilerinden olan ve pop şarkılarıyla da gönüllerde taht kuran Fatih Erkoç, şimdi de bir türkü albümü çıkardı. 'Seher Yeli' adlı albümde binlerce yıllık türkülerin yanı sıra dört de kendi bestesini dinleyiciye sunan ünlü sanatçı, "Fatih Erkoç ne yapsa iyi yapar, bu da iyi bir albüm oldu. Onun garantisini veriyorum" diyor.

Sizden daha çok caz ve pop şarkılar dinlemeye alışığız. Bu albümle, "Ben güzel türkü de söylerim, bir de böyle dinleyin" mi demek istediniz?
Hayır, tabii ki öyle değil. Ben uzun yıllar yabancı kültürlerin müzikleriyle içli dışlı oldum, o müzikleri dinleme, tanıma ve icra etme şansı buldum. Hatta yabancı ülkelerin halk müziklerini bile seslendirdiğim oldu. Bütün bu müzikler bana zenginliklerini sundular. Bunları icra ederken hep bir şeylerin eksikliğini hissettim. İşte bu albümde o eksikliği paylaşmak istiyorum dinleyiciyle.

BİNLERCE YILLIK TÜRKÜLER VAR
Neydi o eksiklik?
Yalınlıklarıyla, samimiyetleriyle kendilerini benzersiz kılan türkülerimiz. Bu türkülerimizi özünü hiç bozmadan kendi penceremden paylaşmak istiyorum insanlarla. Ben bunları seslendirirken müthiş haz duyuyorum. Bence bir müzisyen, her zaman söylemediği bir tarzı söylemek istediğinde, kendine yakıştırabiliyorsa söylesin. Mesela eskiden, bazılarını tenzih ediyorum ama, opera eğitimi almış bazı sanatçılar, opera ya da şan tekniğiyle söyledi türküleri. Hakan Aysev bile haklı olarak o teknikle söylüyor.

Haklı olaraktan kastınız?
Niye değiştirsin? O öyle bir eğitim almış.

Ama türkü gibi de söylenebilir...
Ben öyle söylüyorum, onlar öyle söylüyorlar. Hakan Aysev çok güzel söylüyor ama daha eskiden bazı arkadaşlarımı hatırlıyorum, onlar söylerken bana çok fazla opera gibi geliyordu. Ben karşıma çıkan her türlü müziği seslendirdiğim için, hepsi benim içimde bir yer kaptı. Teyp gibi, papağan gibi algıladım hepsini. Dinlediğim her müzikten de etkilendiğim için, belki de onları iyi yorumlama şansına sahip oluyorum. Bunu başka sanatçılarda göremiyorum ama... Mesela Türk Halk Müziği söyleyen bir insan, Türk Sanat Müziği söylediği zaman belli oluyor. Ama sanki bende çok belli olmuyor. Sonuçta ben her tarzı kendime yakıştırarak söylediğime inanıyorum.

Türkü albümü niye şimdi geldi?
Keşke daha önce yapabilseydim ama her şeyin bir zamanı var, ancak şimdi hazırlanabildik. 2007'de 'Kör Randevu' adlı albümü çıkardım, o zamandan beri aklımda bir caz albümü yapmak vardı. O yüzden öncelikli onu yaptım. Sonra da sıra türkü albümüne geldi. Bunların birçoğu binlerce yıllık türkülerdir. Onun için, ilk iki-üç dinleyişte bir şey alamasalar bile, muhakkak dördüncü dinleyişten sonra beğenecekleri şeyler çıkacaktır. Ayrıca, bazı arkadaşlarımın söylediği gibi; Fatih Erkoç ne yaparsa iyi yapar. Burada da iyi şeyler var, onun garantisini veriyorum.

Albümde 26 parça var. Neredeyse iki albümlük bir çalışma olmuş. Niye bu kadar çok türkü söylediniz?
Sevdiğim ve keşfettiğim türküleri albüme koymak istedim. Albümde dört tane de kendi bestem var; onlar da olsun, şu da olsun, bu da olsun deyince 24 tane türkü oldu. İki tane remiksle 26 parça oldu. Büyük ihtimalle ikinci türkü albümü yapmam diye düşünüyorum. Bu bir arşiv çalışması gibi oldu, miras tadında... Fatih Erkoç'tan dünyaya miras.

Siz erken yaşlanma moduna mı girdiniz? Miras falan diyorsunuz...
Yo, öyle bir moda girmedim. Zaten yaşlı da göstermiyorum değil mi? Miras derken, yaşlanmışlıkla alakası yok onun. Fatih Erkoç bugün dünyada hiçbir sanatçının yapmadığı şeyleri yapıyor, bu biraz çılgınlık olsa da... Dünyada benim kadar farklı müziklerle uğraşan, benim kadar farklı müzikleri icra eden, benim kadar farklı enstrümanları çalan bir sanatçı yok. Caz albümü yaptım, pop albümü zaten yapıyorum, türkü albümü de yaptım. İleride Türk Sanat Müziği albümü yapmak da istiyorum. Çünkü ben bunları yapabilecek kapasitedeyim, niye halkla paylaşmayayım? Ben öldükten sonra niye bunlar arşiv amaçlı bir yerlerde kalmasın.

Caz, pop, şimdi türkü, sonra Türk Sanat Müziği diyorsunuz. Bunların hepsini yapabilmek, hem de 'iyi' yapabilmek üstün yeteneğin göstergesi mi?
Üstün yeteneğim olabilir (gülüyor). Ama birçok başka arkadaşta da bu üstün yetenek olabilir, şayet üstün yetenekse bu tabii... Aslında ben bunu üstün yetenek olarak görmüyorum. Çünkü ufak bir yetenekle de olabilecek şeyler bunlar. Birçok müzisyen arkadaşımın da bunları yapabilecek kapasiteleri vardır eminim. Mesela Fazıl Say ya da dünyadaki pek çok üstün yetenekli kişi, hâlâ her gün altıyedi saat çalışıyor. Yoksa isimlerini devam ettiremezler. Bu adamlar hem bu kadar yetenekli, hem çok çalışıyor, hem de bu kadar eğitimli ama başka tarz müzik yapmak istemiyorlar. Doğrusu da istememek zaten.

KENDİMİ FEDA ETMİŞ HALDEYİM
Siz yanlış mı yapıyorsunuz yani?
Evet, ben yanlışını yapıyorum, gençlere bunu önermiyorum.

Niye?
Çünkü zevk alıyorum. Ben baştan da öyle başladım... Babam müzisyendi, üç yaşında elime keman verdi. Ondan sonra konservatuara başladım; trombon verdiler, kontrbas verdiler, piyano verdiler. Ondan sonra bir orkestraya girdim, orada "Flüt çal" dediler. Evimde kayıt yapmak istedim; trompet, saksafon da olsun, daha zengin görünür dedim. Ama hepsini çalarken de büyük zevk aldım. Dünyada bir isim yapmak istiyorsanız, böyle olmaması gerekiyor. Amatör olarak müzikle uğraşanlar, isterlerse sekiz enstrüman çalsınlar, 10 müzik tarzıyla uğraşsınlar; sorun değil. Ama dünya çapında olmak niyetiniz varsa, ki öyle olması lazım, bunu ancak tek bir tarz veya enstrümanla yapabilirsiniz. Onun için gençlere bu kadar çok dağılmayı önermiyorum. Kendimi feda etmiş durumdayım. Ben başka hiçbir enstrümana yönelmeden, sadece caz ve trombona zaman ayırsaydım, dünyanın en iyi üç tromboncusundan biri olurdum ama değilim.

Pişmanlık var mı?
Pişman değilim, çünkü insanlar beni çok güzel bir yere koydu, para da kazandım. Öbür türlüsünde para kazanmama riski de var ama dünya çapında olma şansı da var. Tabii para kazanmak her şey değil. Zaten diğer müzikleri de para kazanayım diye yapmadım. Sonuçta pişman değilim ama bu gözle bakacak olursak, hata gibi algılanabilir.

Albümdeki kendi besteleriniz hangileri?
Bir tanesi sözü ve müziği bana ait olan 'Of Deme Bana'. Diğeri, çıkış şarkımız olan 'Seher Yeli'. Karacaoğlan'ın sözlerini besteledim. 1975 yılında Norveç'e gittiğimde ilk bestelediğim şarkılardan biri 'Bir Yiğit Bir Güzeli Severse'ydi. Onun da sözleri Karacaoğlan'a ait. Onu da albümü koydum. Bir tane de yine sözleri Karacaoğlan'a ait olan 'Deli Gönül Geze Geze' adlı bestem var.
 
Türkiye'nin En Büyük Servis Portalı