13.05.2010

Yasadışı bahis

AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü Bilişim Suçlar Büro Amirliği ekipleri, yurt dışı bağlantılı internet adresleri üzerinden yasa dışı olarak oynatılan futbol bahisleri ile ilgili, dondurmacı, berber, su tesisatçısı, kebapçı, kıraathane, iletişim merkezleri, nakliyatçı, emlakçi ve çiçekçinin de aralarında bulunduğu 44 iş yeri ile 2 eve eş zamanlı operasyon düzenledi.

Operasyonlarda, yasa dışı bahis oynattıkları belirlenen 49 kişi yakalandı. Yakalanan zanlıların ev ve iş yerlerinde yapılan aramada, çeşitli bankalarda bulunan çok miktarda paraya, banka dekontları ve 43 bilgisayara el konuldu.

Emniyet Müdürlüğü'nde gözaltına alınan 49 zanlı, ''Yasa dışı bahis oynamak ve oynatmak'' suçlarından 143'er TL idari para cezası verildi. Zanlılar emniyetteki işlemlerin ardından adliyeye sevk edilecek.

Yetkililer, olayla ilgili çok yönlü soruşturma ve bilgisayarlardaki teknik inceleme işlemlerin sürdüğünü bildirdi.

7.04.2010

Kurtlar Vadisi Pusu 86. Bölüm fragmanı

Atl. Madrid - Valencia maçını canlı izle

Atl. Madrid - Valencia maçını canlı izlemek için perşembe akşamı sitemizde bulunarak izleyebilirsiniz.

1.04.2010

Babası Umut’u TOPRAĞA VERMEYECEK

9 gün sonra foseptik çukurunda bulunan 10 yaşındaki Umut'u babası topraa vermeyecek
9 gündür kayıp olan ve dün foseptik çukurunda ceseti bulunan Umut Balık'ın cenezasi getirildi. Ancak baba, otopsi raporuna inanmadığını söyleyerek, 'İkinci otopsi yapılmadan oğlumu toprağa vermem' dedi.

2. OTOPSİ YAPILMADAN ASLA
Uşak'ın Eşme ilçesinde Yatılı Bölge İlköğretim Okulunda öğrenim görürken 23 Martta kaybolan ve cesedi dün gece okulun foseptik çukurunda bulunan Umut Balık'ın babası Ercan Balık, İzmir Adli Tıp Kurumundaki otopsinin raporuna inanmadığını, yeni bir otopsi yapılıncaya kadar cenazenin defnine izin vermeyeceğini söyledi.

Umut Balık'ın İzmir Adli Tıp Kurumunda yapılan otopsinin ardından cenazesi, özel bir şirkete ait cenaze aracıyla Eşme Devlet Hastanesine morguna getirildi. Baba Ercan balık AA muhabirine yaptığı açıklamada, İzmir Adli Tıp kurumundaki otopsinin raporuna inanmadığını belirterek, şunları kaydetti:

OĞLUM ÖLDÜRÜLDÜ
''Oğlumun öldürüldüğü şüphesi üzerinde durulması gerekiyor ve yeni bir otopsi yapılmasını istiyoruz. Benim oğlum fosseptik çukurunda 10 gün kaldı, vücudunda herhangi bir darp izi ve bozulma olmadığını söyleniyor, bu mümkün değil. Olayla ilgili çok şaibe var. Ben devlet büyüklerimizden, Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Meclis Başkanı'ndan, kafamdaki soru işaretlerinin giderilmesi adına yeni bir otopsi yapılması yönünde karar verilmesini istiyorum. Konuyu Eşme Kaymakamı Selami Kaya'ya ilettim. Yeni bir otopsi yapılıncaya kadar oğlumun defnedilmesine izin vermeyeceğimi söyledim.''

Kaymakam Kaya ise acılı babanın, cenazeyi defnetmeyeceği yönündeki görüşünü kendisine bildirdiğini, olayın adli vaka olduğunu, kararı Cumhuriyet Savcılığının vereceğini belirterek, aileyi definle ilgili ikna etmeye çalıştıklarını söyledi. Umut Balık'ın kesin otopsi raporunun, yaklaşık 1 ay sonra çıkacağını ifade eden Kaya, soruşturmanın çok yönlü devam ettiğini sözlerine ekledi.

Bu arada Eşme Belediye Başkanı Ahmet Yıldırım, okul bahçesindeki kanalizasyon çukurunun kapağının, kendi ekiplerince kapatıldığı iddialarını yalanlarken, belediyeye bağlı temizlik işleri ekiplerinin vidanjör yardımıyla çukurda belirli periyotlarda temizlik yaptığını, ekiplerin herhangi bir kapak kapatma ya da açma olayına müdahil olmadığını ifade etti. Yıldırım, bölgede kanalizasyon bağlantısının yapılmasıyla ilgili çalışmalar olduğunu, bir müddet sonra YİBO foseptik çukurunun, belediye kanalizasyon sistemine bağlanacağını kaydetti.

Bu arada soruşturmayı yürüten Eşme Cumhuriyet Savcısı, ilk otopsi raporunun açıklanmasının ardından, küçük çocuğun bulunduğu olay yerinde ikinci inceleme yaptı.

Umut Balık'ın evinde yakınlarının, okul önünde de basın mensuplarının bekleyişi devam ediyor.

OLAYIN GEÇMİŞİ
Uşak'ın Eşme ilçesinde Yatılı Bölge İlköğretim Okulunda (YİBO) öğrenim gören 10 yaşındaki Umut Balık, 23 Martta kaybolmuş, bütün aramalara rağmen bulunamamıştı. Okulun güvenlik kameralarının, çocuğun kaybolduğu saatler arasında arızalı olduğu belirtilmiş, o gün nöbetçi olan öğretmenler görevden uzaklaştırılmıştı. Ailesi, kaçırıldığı iddiaları üzerinde dururken, küçük Umut'un cesedi, okulun pansiyon binasına 100 metre uzaklıktaki daha önce arama yapılan foseptik çukurunda, çamura saplanmış halde bulunmuştu.

Tacize uğrayan öğrenci kendini vurdu

Bursa'nın İnegöl ilçesinde yaşayan 15 yaşındaki ilköğretim okulu öğrencisi R.T. (Rojda Toprak), daha önce okulda hademelik de yapan 60 yaşındaki komşusunun tacizinden sonra girdiği bunalım sonucu tabancayla kendini vurdu.

İNTİHAR GİRİŞİMİNDE BULUNDU
Taciz mağduru kız öğrenci intihar girişiminde bulundu. Karnından yaralanan genç kız hastaneye kaldırıldı. Tacizci komşunun daha önce de aynı okuldan bir başka kız çocuğunu taciz ettiği ve hakkında yasal işlem yapıldığı öne sürüldü. Yaşlı komşu şu anda yurt dışında olduğu sanılıyor.

GURUR MESELESİ YAPTI
İddialara göre, Akhisar Mahallesi'ndeki Mehmet Akif Ersoy İlköğretim Okulu 8. sınıfta öğrenim gören 15 yaşındaki R.T. (15) yaklaşık 6 ay önce, daha önce okulda hademelik yapan ve komşuları olan 60 yaşındaki Hüseyin V.'nin tacizine uğradı. Kızlarının taciz olayını anlatması üzerine aile, durumu Jandarma ve Savcılığa bildirdi. Savcılığın taciz olayı ile ilgili soruşturması sürerken, yaşadığı olayın psikolojisinden kurtulamayarak iki aydan beri okula da gitmeyen, sürekli tacizcinin ne zaman tutuklanacağını soran R. T., bu olayı gurur meselesi yapıp, intihar etmek istedi.

Annesi ve kardeşinin de evde bulunduğu sırada banyo yapıp tırnaklarını kesen genç kız, giyinme bahanesi ile yan odaya geçti. Bu sırada evde bulunan eski tabancayı karnına dayayıp, tetiğe bastı.

KANLAR İÇİNDE BULUNDU
Silah sesleri üzerine odaya giren anne ve kardeşi, R. T.'yi yerde kanlar içinde yatarken buldu. 112 Acil Servis Ambulansı ile İnegöl Devlet Hastanesi Acil Servisine getirilen genç kız, buradaki ilk müdahalenin hemen ardından ameliyata alındı. Yaklaşık 3 saat süren ameliyatın ardından Bursa Yüksek İhtisas Hastanesi'ne sevk edildi. İnşaat işçisi baba Nuri T. (45), kızının 6 ay önce Hüseyin V'nin tacizine uğradığını, bu nedenle jandarma ve savcılığa şikayet ederek davacı olduklarını anlattı.

Hakkında yasal işlem başlatılan komşularının tutuklanmadığını anlatan Nuri T., "Bu olaydan sonra kızımın psikolojisi bozuldu. Sürekli olarak taciz eden kişinin ne zaman tutuklanıp cezaevine gireceğini soruyordu. İki aydan beride okula gitmiyordu. Olayın etkisinden kurtulamayan kızım, bunu gurur meselesi yapıp hayatına son vermek istedi. Allah'ın kızımızı bize bağışlaması için dua ediyoruz. Olayın tek sorumlusu, tacizci kişidir. Hakkında gerekenin biran önce yapılmasını istiyoruz. Adaletin yerini bulmasını istiyoruz" diyerek acılarını dile getirdi. Olayla ilgili soruşma başlatıldığı bildirildi. Öte yandan tacizci komşunun okulda hademelik yaptığı dönemde de bir başka kız çocuğunu taciz ettiği, bu nedenle hakkında işlem yapıldığı iddia edildi.

28.03.2010

Ben sadece golümü attım

Derbideki tek golün sahibi olan Selçuk, Fenerbahçe'nin şampiyon olacağına inandıklarını söyledi.
Fenerbahçe'nin 1-0 kazandığı derbideki tek golün sahibi olan Selçuk, maçtan sonra basın mensuplarına bir açıklamada bulundu.

"BÜYÜK BİR TAKIMA KARŞI OYNADIK"
Selçuk Ali Sami Yen Stadı’na inanarak geldiklerini belirterek, "Bir haftadır da yönetimimizle birlikteyiz. Yapılan bütün toplantılar hep galibiyet üzerineydi. Kalan maçlarımızı da kazanmak istiyoruz. Bugün büyük bir takıma karşı iyi bir mücadele verdik. Çok güzel bir galibiyet oldu" dedi.
blog
iyinet frmtr trkygnclr webmaster seo yarışması
"BEN SADECE GOLÜMÜ ATTIM"
Karşılaşmada takım olarak iyi mücadele ettiklerini ifade eden Selçuk, şunları kaydetti: "Topu müsait bulduğumda tüm gücümle vurdum, şansımın da yardımıyla gol oldu. O sırada önümde de biri vardı, sadece topun filelere gittiğini gördüm. Golü ben attığım için ayrı bir mutluluk duyuyorum. Ancak takım olarak çok iyi mücadele ettik, ben sadece golü attım. Böyle bir galibiyete ihtiyacımız vardı, bütün taraftarlarımıza armağan olsun. Bursaspor’un puan kaybettiği haftada bu avantaj oldu. Kritik bir haftaydı. Kaybetseydik bizim için çok zor olacaktı. Büyük bir avantajı elimize aldık. Kalan maçları alırsak, şampiyon olacağımıza inanıyoruz. Bunun için şansımız var, inşallah sezon sonunda hedefimize ulaşırız."

6.03.2010

Taciz şikayetinde bulundu

polise başvurarak yolda kendisine motosikleti ile tacizde bulunan kimliği belirsiz bir kişiden şikayetçi oldu. Polis yaptığı çalışmada pizzacıda çalıştığı belirlenen motosikletli E.Ö.'yü (19) yakaladı. E.Ö., "Trafikte aracını aniden önüme kırdı. Dikiz aynasına çarptım. Bunun üzerine tartıştık. Asıl o beni taciz etti" dedi.

Asayiş Şube Müdürlüğüne gelen Hande Subaşı, kendisinin taciz edilip tehdit edildiğini belirterek şikayetçi oldu. Polise gece yarı ifade veren Hande Subaşı, "Taksim’den Talimhane yolundan aracımla gidiyordum. Birden önüme çıkan bir motosikletli bana el kol hareketi yaptı. Daha sonra sözle tacizde bulundu. Aracımın dikiz aynasına bilinçli olarak çarptıktan sonra kaçtı” dedi.
Gasp Büro Amirliği tarafından olayla ilgili başlatılan soruşturmada Hande Subaşı’nın verdiği plakadan motosikletin bir pizza dükkanına ait olduğu tespit edildi. Polis olayın meydana geldiği saate motosikleti kullanan E.Ö.’ü gözaltına aldı. Olay sırasında Hande Subaşı ile tartıştığını kabul eden E.Ö., “Pizza siparişi götürürken önüme çıkan bir araca çarpmamaya çalışırken yanında giden Hande Subaşı’nın otomobilinin yan aynasına çarptım. Otomobili kullanan Hande Subaşı bana bağırıp hakaret etmeye başladı. Karşılıklı birbirimize bağırdık. Asıl o beni taciz etti” diye ifade verdi.
Poliste ifadesi alınan E.Ö. savcılık talimatıyla serbest bırakıldı.

5.03.2010

Petek beni evden attı

Televizyoncu Can Tanrıyar ile şarkıcı Petek Dinçöz boşanıyor. 8 yıl aşk yaşadıktan sonra 2 yıl önce Beyaz’ın Kanal D’deki şovunda evlenen çiftin boşanma nedeni; Can Tanrıyar’ın gece hayatı. Can Tanrıyar “Petek ile en son 2 gün önce konuşabildim. Bana ‘Senin yüzünden hasta oldum, ölmek üzereyim. Hayatımı mahvettin’ deyip kapattı.

Sezen Aksu ve Hakan Ural’ın eşi Ezgi bizi barıştırmak için devrede. Petek’i seviyor ve kaybetmek istemiyorum. Ama beni evden attı, görüşmek istemiyor” dedi.

NAFAKA DEĞİL KÖPEKLERİ İSTEDİ
Petek Dinçöz boşanma sözleşmesinde nafaka istemediğini, Can Tanrıyar ile birlikte aldıkları köpekleri Bıcır, Çıtır, Lucy ve Loly’nin kendisinde kalacağını belirtti. Sözleşmeye “Can Tanrıyar köpekleri hafta sonu görebilir” maddesini de koydurttu. Can Tanrıyar “Bu maddeyi görünce gözlerime inanamadım. Millet yüksek nafaka davalarıyla uğraşır, Petek köpeklerin peşine düştü” dedi.

4.03.2010

Çırıl çıplak kamera karşısına geçti

Hathaway'in başrolünü oynadığı Love and Other Drugs filmindeki üstsüz sahneleri filmden daha çok konuşulmaya bailadı. Film vizyona girmeden üstsüz görüntüler internet sitelerinde yayınlanmaya başladı.

3.03.2010

Şahan canlı yayında burnuyla fülüt çaldı


ENSONHABER.com/ÖZELKanaltürk'te Yüksel Aytuğ'un sunduğu Medyatik programına konuk olan Şahan Gökbakar'a programın sonunda bir sürprizbekliyordu.
BİZ SIRADAN BURUNLA ÇALALIM EN SONUNDA BİROL ABİ NORMALDEN...
Yüksel Aytuğ'un merakı üzerine getirdiği fülütü, Şahan'dan burnuyla çalmasını isteyince olanlar oldu. Öncelikle şakaya vuran Şahan, Yüksel Aytuğ'un sözünün üstüne ''O zaman biz sıradan burundan çalalım en sonunda Birol Abi normalden...(Kahkahalar ve Birol Güven'in suratı düşer)'' dedi ve aldı eline fülütü çalmaya başladı.Hızını alamamış olacak ki bitirince de ''Ama şimdi sen de normal çal... (Birol Güven'i işaret ederek)'' diye israr etmeye başladı. Ancak araya Yüksel Aytuğ'un girmesiyle konunun şaka olarak kalmasına yardımcı oldu.

1.03.2010

4.cü olduk.

revizyon ile organize matbaacılık brnckvvtmllttrhaberi

Erdoğan hem hakim hem sanık Hemde revizyona başarılar diledi!

Baykal, Türkiye'nin bugün anayasa değişikliği konusunu konuşmanın şartlarına sahip olmadığını savunarak, "Birbirine düşmüş bir Parlamentonun yapacağı iş anayasa değişikliği değildir" dedi.

Baykal, partisinin Ankara İl Kongresi'nde yaptığı konuşmada, TEKEL işçilerinin eylemine değinerek, olayın çarpık bir özelleştirme uygulamasının getirdiği sonuç olduğunu söyledi.

Türkiye'nin yüz akı, kar eden bir kuruluş olan TEKEL'in elindeki tesislerin yok pahasına satıldığını öne süren Baykal, ''Yabancı sigara tekellerinin, monopollerinin talepleri doğrultusunda kendi TEKEL'inizi boğacak, yabancı tekellerin önünü açacaksınız ve bunu yaparken de oralarda çalışan insanları adam yerine bile koymayacaksınız, onların işini elinden alacaksınız. Kendi hatandan dolayı onun başarılı çalıştığı, karlı bir kuruluşu kapatacaksın, kapatırken orada yaşayan insanlara karşı en küçük bir sorumluluk duymayacaksın, Türkiye de sana hak verecek, olur mu öyle bir şey?'' diye konuştu.

Baykal, TEKEL işçilerinin, ''bu kadar haksızlık karşısında, büyük bir olgunlukla, zarafetle, vicdanlara hitap ederek, vitrinleri kırmadan, kimseye zarar vermeden, kendilerine yapılan haksızlığı milletin anlaması için, fedakarlıklarla acıları taşıyarak, kışın ortasında havuzlara atılmayı içlerine sindirerek, gaz, cop yiyerek, ama hiçbir zaman Ankaralılarla ilişkisini bozmadan bugünlere kadar direnişini getirdiğini'' ifade etti.

TEKEL İŞÇİLERİNİN HAKLI DAVALARI
İşçilerin en büyük destekçisinin de çevredeki esnaf olduğunu belirten Baykal, böyle sürdürülen bir eylemin tüm Türkiye'de heyecan yarattığını belirterek, ''Şimdi günün birinde TEKEL işçisi alçak gönüllü şekilde haklı davalarını ortaya koyuyor. Bütün Türkiye sahip çıktı. Bugün ayın son günü. 'Ayın sonuna kadar izin verdik, yakacağız, yıkacağız, dağıtacağız'... Dağıtacaksın da ne olacak?'' dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, ''TEKEL işçileri yan gelip yatıyor, onlara yetim hakkı yedirmem'' dediğini ileri süren Baykal, ''Tekel işçisi yan gelip yatmak istemiyor. İş istiyor, çalışmak istiyor. Hele TEKEL işçilerinin yetim hakkı yedikleri ifadesi, kimsenin ağzına yakışmaz da, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ağzına hiç yakışmıyor. Hangi yetimin hakkını ne yaparak yemişler, nerede yemişler yetimin hakkını? Yani bir insan bu kadar içinde bulunduğu durumun herkesin aklına gelebileceğini unutarak, kendisiyle ilgili hiçbir konu yokmuş gibi ortaya çıkar'' diye konuştu.

SİYASETÇİLERİN YARGILANMASI
Deniz Baykal, Başbakan Erdoğan'ın, ''Nasıl bir yargı mensubunun yargılanması Başkanlar Kuruluna bağlı ise bırakınız siyasetçinin yargılanmasına da Parlamento müsaade etsin'' dediğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Parlamentodaki bir siyasetçinin yargılanması ihtiyacı ortaya çıktığında ki bugün Meclis'teki 550 milletvekilimizin 608 kez yargılanmasına ihtiyaç çıkmıştır. Yani 608 fezleke, dosya hazır bekliyor. Bu yargılamanın yapılıp yapılmayacağına Meclis karar veriyor. TBMM o kararı almadığı için 608 dosya yargılanamıyor zaten. Başbakanın bundan haberi yok mu? Parlamento hiç karar almadığı için özellikle kendi iktidar döneminde, Başbakan galiba zannediyor ki Parlamento'ya böyle bir yetki verilmedi. Halbuki Parlamento'nun böyle bir yetkisi var. Parlamento istese o 608 dosyanın, 608'ini de yargılamanın önünü açabilir. Niye açılmıyor, çünkü parlamento kapatıyor, kapattı. Onun için evrakta sahtekarlık, kalpazanlık, ihaleye fesat karıştırma soruşturulamayor. Parlamento o yetkiye zaten sahip. Başbakan o yetkiyi talep ediyor. Yani bu kadar bu işlerle ciddi iddia ortaya koyup da işin temeline yönelik ilgisizlik ve bilgisizlik bu düzeyde ortaya çıkabilir.''

ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ
Baykal, Başbakan Erdoğan'ın, ''Bir siyasi partinin kapatılıp kapatılmamasına TBMM'nin karar vermesi'' yönündeki sözlerini anımsatarak, şunları kaydetti:

''Yani 'bir partiyle ilgili davaya izin verip vermeme yetkisi Meclis'in elinde olsun' diyor Başbakan, diyor ki, 'siz ciğeri kediye emanet edin, Parlamento'da bize bırakın biz gereğini yapalım'. Peki, onlar suçlu ise parlamentodakilerin yargılanması söz konusu ise hem sanık olacaksınız, hem de hakim olacaksınız. Bu, Başbakanın son günlerde özellikle nasıl bir zihni dağınıklık içine girebileceğini gösteren bir örnek. Başbakanın şu sırada derdi, Anayasa'yı değiştirmektir. Şu anda Başbakan, Türkiye'nin en önemli konusu olarak Anayasa değişikliğini tespit etmiştir, şu andaki derdi o.

Bir süre önce Kürt açılımı diyordu, Türkiye'yi ayağa kaldırdı. Günlerce, haftalarca, aylarca Türkiye Kürt açılımı tartışmasıyla meşgul edildi. Nereye geldiğini gördük, Kürt açılımı diye başladılar iş Yeşilçam açılışıyla noktalandı. Şimdi Ermeni açılımı dediler, tam bir fiyaskoya dönüştü. O açılımın içinde yer alan, yer aldığına, imza atan imza attığına pişman... Şimdi Başbakanın yeni açılımı Anayasa değişikliği açılımıdır.''

''TEMEL YANLIŞ''
Baykal, bugün gelinen noktada bu Parlamento ile bugünkü siyasi koşullarda herhangi bir Anayasa değişikliğinin veya yeniden Anayasa yapmanın söz konusu olmasının temel bir yanlış olduğunu savundu.

''8 yıldır iktidardalar, 8 yıldır yıpranıldı. Şimdi oylar yüzde 30'un altına düştü, kamuoyu araştırmaları açıkça gösteriyor. Yıpranmış bir parlamento, süresini, iddiasını tüketmiş, inişe geçmiş, köklü bir biçimde değişmesi kaçınılmaz bir parlamento, siyasi dayanakları ortadan kalkmış bir parlamento, Anayasa değişikliğini gündemine alacak. Bunun bir anlamı yok. Türkiye Anayasa değişikliğini gündemine alacaktır, yeni taze bir iktidar, arkasında milli iradenin saygın bir ağırlığı ve yıpranmamış bir parlamento dönemi içinde hep birlikte gerçekleştireceğiz. Temelini kaybetmiş bir parlamento çoğunluğu, 'fırsat benim elimde' deyip Anayasayı değiştiriverecek. Böyle bir şey kesinlikle söz konusu olamaz.

Türkiye bugün Anayasa değişikliği konusunu konuşmanın şartlarına sahip değildir. Giderayak bir Parlamentonun, gitmesi gereken, birbirine düşmüş bir Parlamentonun yapacağı iş Anayasa değişikliği değildir.''

Parlamento'daki iki partinin Anayasa Mahkemesi tarafından mahkum edildiğini belirten Baykal, ''Yani hukukun mahkum ettiği iki siyasi partinin yer aldığı bir Parlamento hukuku tanzim edecek. Bunu teklif ediyor Başbakan'' diye konuştu.

Başbakan Erdoğan'ın, ''Meclis'te Anayasa değişikliği gereken oyu alamazsa referanduma gidileceğini ve halkın oyuyla Anayasa'nın değiştirileceğini'' söylediğini ifade eden Baykal, sözlerine şöyle devam etti:

KAL GİT REFERANDUMU
''Bu Başbakanın düşüncesidir. Milletin önüne referandum gelebilir. Siz milletin önüne istediğiniz soruyu sorarak sandık koyabilirsiniz, ama o sandıktan millet istediği cevabı vererek çıkar. Siz millete istediğiniz soruyu sormakta serbestsiniz. Ama millet de istediği cevabı verir. Bu konu milletin önüne geldiği zaman biliniz Türkiye çok büyük bir şansı elde etmiş olacaktır ve o zaman hepimizin görevi Anadolu'yu karış karış tarayarak millete işin asıl yüzünü anlatmak, hepimizin işi olacaktır. Bu referandum Anayasa referandumu olmaktan çıkacaktır, bu iktidar hakkında 'kal', 'git' referandumu haline gelecektir ve inşallah o kaçtığı seçimi, bir referandum yapacak olur ise, hep beraber yakalayacağız ve referandumu o korktuğu seçim haline dönüştüreceğiz. Millete tuzak kuruyor, ama millet o tuzağı bozup o tuzağı kuranları onun içine hapsetmesini bilecektir.''

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ''Türkiye'de hukuka ve adalete olan güven hızla sarsılıyor. Bunu çok büyük bir üzüntü içinde söylüyorum, ama benim görevim gerçekleri söylemektir. Birbirimize nezaket sergilemenin ötesinde muhalefet partisinin görevi var'' dedi.

Baykal, partisinin Ankara İl Kongresi'nde yaptığı konuşmada, milletin meselesinin, ''AK Parti'nin keyfine göre mahkemeleri ayarlamasına fırsat verecek şekilde anayasa değişikliği yapmak olmadığını'' belirtti.

Milletin meselesinin işsizlik, yoksulluk, yolsuzluk ve ekonomik sıkıntılar olduğunu ifade eden Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bu referandumla Hükümet şu iki noktada kendine göre mahkeme kurmak isteyecektir. Mahkemelerden şikayetçidir, yargıdan şikayetçidir, adaletten, hukuktan şikayetçidir. Bunu değiştirmek istemektedir. Bunu değiştirmek için kendine göre mahkeme kurmak üzere, kendine göre adalet yaptırtmak üzere yetki isteyecektir, orada sıkışmıştır.

Hukuk karşısında aciz düşmüştür. Hukuku büyük ölçüde tahrip etmiştir, ama yine de hukuk onun karşısında engel olmaya devam etmektedir. Şimdi hukuku tamamen teslim alma anlayışı içinde bir anayasa değişikliği talep etmektedir. Bir mahkemeyi kendine göre şekillendirmek için, iki askeri dövmek için anayasa değişikliği istemektedir. İkinci hesabı da budur.''

Türkiye'de bir süredir hukukta, adalette yaşananların herkesi derinden ''rencide'' ettiğini vurgulayan Baykal, ''Türkiye'de hukuka ve adalete olan güven hızla sarsılıyor. Bunu çok büyük bir üzüntü içinde söylüyorum ama benim görevim gerçekleri söylemektir. Birbirimize nezaket sergilemenin ötesinde muhalefet partisinin görevi var. Nezaket perdesi altında kamufle edilmek istenen gerçekleri ortaya koymak, eğer herkes susuyorsa, susmamak CHP ve Deniz Baykal'ın görevidir. O görevi yapıyorum'' diye konuştu.

ERZİNCAN CUMHURİYET BAŞSAVCISI...
Deniz Baykal, Erzincan'daki Cumhuriyet Savcısı'nın Cumhuriyet kanunlarını uygulamak üzere bir soruşturma başlattığını dile getirerek, şunları kaydetti:

''Derhal Ankara'dan Başbakan Yardımcısı telefon açtı, 'vazgeç bu işten bırak o soruşturmayı' dedi. O ısrar edince her türlü baskı yapıldı, elinden dosya alındı Erzurum'a gönderildi. Kendisi hakkında uydurma suçlarla yeni davalar açıldı. Arkadaşlar uydurma suçlar derken bunun ne anlama geldiğini bilerek söylüyorum. Elbette uydurma suçlar ama ne kadar acı, suç uydurmak bizim hukukumuza, bizim savcılarımıza yakışır mı? Arkadaşlar.

Sizlere soruyorum, eğer o Erzincan'daki Cumhuriyet Savcısı Cumhuriyet kanunlarını uygulayacağım diye o soruşturmayı açmamış olsaydı, şimdi gözaltında olur muydu? Şimdi tutuklanmış olur muydu? Şimdi Ergenekon'cusun diye hakkında o takibat yapılır mıydı? Yapılmazdı dimi... Ne oluyor bu bir hukuk krizidir, çok acı bir manzara bunu yaşıyoruz. Cesaret ve sorumlulukla Cumhuriyet kanunlarını uygulamak üzere harekete geçmiş, peşine takmışlar suçlamaları, 'yok lojmanların olduğu yere kameriye yaptın, imar kanununu ihmal ettin.' Yok bilmem ne uydur, kaydır suçlar ve şimdi adam Ergenekon sanığı olarak gözaltında. Böyle hukuk olur mu? Böyle dava olur mu? Mehmet Haberal'ın aylardır orada tutuklu kalmasının altında hangi hukuk anlayışı yatıyor?''

''İKTİDAR MANEVİ İFLASIN İÇİNDEDİR''
Baykal, Türkiye'nin güç günler yaşadığını ifade ederek, ''Hukukun bu kadar ters düz edildiği, bu kadar aleni, açık haksızlıkların vurdumduymazlıkla uygulanabildiği ve kimsenin sesinin çıkmadığı ortamlar kolay kolay yaşanmaz'' diye konuştu.

Türkiye'nin ekonomik bakımdan büyük sıkıntıların içine sürüklendiğini savunan Baykal, şu görüşleri dile getirdi:

''İş başında bulunan iktidar bir büyük manevi iflasın içindedir. Bu iflasın bir yönü de ahlaki ve manevi iflastır. Bugün AKP iş başına gelirken bir yeni değerler sistemini, bir yeni ahlakı, bir gerçek adalet düşüncesini, bir manevi yeni dünya görüşünü temsil ettiği iddiasıyla iş başına gelmiştir. Maneviyat, ahlak, dürüstlük, İslami değerler, hak, hukuk, haram yememek, helali haramı bileceksin, diyordu, yetim hakkı diyordu öyle değil mi? Şimdi geldiğimiz noktada bunlardan ne kaldı? Allah aşkına ne kaldı? Bunların hepsi geride kaldı.''

İktidarın bir yıl sonra, önümüzdeki seçim döneminde bir muhasebeye gideceğini belirten Baykal, ''Bugün geldiğimiz noktada hepimiz çok iyi görüyoruz ki bu iktidar gidicidir, bu iktidar mutlaka değişecektir. Bütün işaretler, belirtiler bunu açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Abbas yolcudur yolcu....'' dedi.

İktidarın ''yolcu'' olduğunun son zamanlarda birbiri ardına ortaya çıkan bir takım belirtilerden de açık bir şekilde görüldüğünü savunan Baykal, şöyle devam etti:

''Ancak yolcu olan iktidarların sergileyebileceği tutumlar son zamanlarda oldukça sık bir şekilde ortaya çıkmaya başlamıştır. AKP'liler geçenlerde çıktılar dediler ki 'Şimdi biz iktidardayız sıra bizde, biz fişleyeceğiz milleti.' Bu bir umutsuzluk ifadesidir. Bu geleceğe yönelik bir çaresizliğin, dermansızlığın yansıması sözlerdir. Yani hem fişlediğini itiraf ediyor, hem de fişleme noktasına geldiğini artık gizleyemez hale geliyor ve onu ifade ediyor.

Bir başkası çıktı dedi ki hatırlayacaksınız 'Bize karşı çıkanlar kanı bozuk olanlardır''. Değerli arkadaşlar, 'kanı bozuk olanlar bize karşı çıkıyor' dedi. Bu da yine aynı çaresizliğin, aynı umarsızlığın ifadesi bir değerlendirmedir. Bütün bunların gösterdiği bir şey var, artık umutlarını kaybetmişlerdir. Bunlar çöküş belirtileridir. Dağıtan bir iktidarın önlemez, kontrol edilemez ifadeleridir. Zaten bir süreden beri bunun işaretlerine tanık oluyoruz. Şimdi bu çöküş belirtileri de gösteriyor ki, Abbas yolcudur yolcu.''

''BU DÖNEM BİTTİKTEN SONRA KAFALARDA NE KALACAK?''
''Bu dönem inşallah bitecek, bittikten sonra bu dönemden kafalarda ne kalacak diye bazen düşünüyorum'' diyen Baykal, ''Önce, bir defa Deniz Feneri olayı kalacak. Yani bu iktidar döneminden, yarın akıllara, vicdanlara, hafızalara kalacak nedir? dediğimiz zaman bir Deniz Feneri olayı kalacak'' şeklinde konuştu.

Deniz Feneri olayının iktidarla gelip gidecek bir olay olmadığını ifade eden Baykal, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Bu net bir şekilde ortaya çıkacak. Deniz Feneri olayının boyutlarını hep biliyoruz, ama bir kez daha hatırlatalım. Bir yılı geçti hala iddianame hazırlanmadı. Olayın ortaya çıkışından değil, geciktirilerek dosyanın Ankara'ya gelişinden itibaren bir yıl geçti. Tutuklananlar tahliye olacak çıkacaklar hala biz dava açmadık. Bunun arkasında ne olduğunu biliyoruz. İktidarla ilişkilerini biliyoruz, yakınlıklarını biliyoruz, hısım akrabalıklarını biliyoruz, ne oldu adalet kardeşim.

Sen hısım akrabam diye Deniz Feneri'nin yolsuzluğuna bulaşmış olanları yıllarca koruyacaksın, bu memleketin namuslu dürüst evlatlarını uydurma suçlarla cezaevlerinde çürüteceksin. Deniz Feneri kalacak, bir de Habur kalacak. Habur da unutulmaz. Habur'un tabii çok değişik anlamları var. Habur'da hukuk perişan edildi. Özür diliyorum hukukun ırzına geçildi Habur'da. Ceza kanunu ortada hakimler, PKK'lıların ayağına taşındı.

Başbakan diyor ki 'Silivri'de de mahkeme kuruldu'. Silivri'de sanıkların ayağına mahkeme götürülmedi. Bir mahkeme kuruldu. O mahkemeye sanıklar da getirildi, hakimler orada yaşıyor, mahkeme orada. Yetkili organların kararıyla kuruldu o mahkeme, bir benzerliği var mı? Şimdi Habur'da mahkeme var mı arkadaşlar. Ne oldu Habur'daki mahkeme yani bir olaylık mahkeme, seyyar mahkeme taşınan mahkeme. Hukukta var mı böyle bir şey? Hukuka mahkeme taşımak diye bir olay var mı? Sanığın ayağına mahkeme taşımak diye bir olay var mı? 'Oldu oldu...' Peki taşındı da ne oldu, hukuk mu uygulandı? O hakimler gitti de o hakimler hukukun gereğini mi yaptılar.''

''BU DÖNEMİ İYİ TAŞIYALIM''
''Gazetecilere, parayı kim veriyorsa düdüğü o çalsın. Parayı sen veriyorsun hesabı sana sorarım yazdırma kardeşim anlayışı. Demokrasi anlayışı, fikir özgürlüğü anlayışı, yeri göğü inletiyorlar demokrasi anlayışı diye... Bunun demokrasiyle bir ilgisi var mı, fikir özgürlüğüyle bir ilgisi var mı? Basın özgürlüğüyle bir ilgisi var mı?'' diye konuşan Baykal, sözlerine şöyle devam etti:

''Sen tuttun devletin 750 milyon dolar bankadan parasını alıp kendi damadının başında bulunduğu şirkete verdin ve Türkiye'nin ikinci medya grubunu onlara satın aldırttın o yetmedi. Türkiye'nin en büyük medya grubuna 4 milyar dolar ceza yazdırdın, korkuttun, ürküttün, yıldırttın yetmedi. Bütün bunları hesabını inşallah hep beraber günü geldiği zaman göreceğiz. Çok açık bir şekilde görüyorum. Bu dönemi iyi taşıyalım. Sarsmak, bozmak için oyun içinde her türlü oyun tezgahlanıyor. Daha da tezgahlanacaktır. Yani kavgalar çıkarılacaktır, çatışmalar tahrik edilecektir. Gündem değiştirilmek istenecektir, milletin vicdanı bozulmak istenecektir. Bütün bunlara karşı bütün gücümüzle gerekli mücadeleyi vermeliyiz. Türkiye'de bu mücadelenin öncüsü olarak görevimizin farkındayız. Bu görevimizi bugüne kadar en iyi şekilde getirdik bundan sonra da en iyi şekilde götüreceğiz.''

''KAÇMALARINA İZİN VERMEYİN''
Deniz Baykal, ''yaşanan olayların, gerginlik, çatışma ve sürtüşmelerin kendisine lokantada yediği yemeğin parasını ödemeden kaçmaya çalışanların halini'' hatırlattığını belirterek, şunları kaydetti:

''Lokantada bir masa ayırtılır, insanlar çağrılır, yerler içerler her şeyi ısmarlarlar gece geçer. Hesabı ödeme zamanı gelince bir huzursuzluk masaya egemen olur, bazıları 'ben bir el yıkayayım da geleyim' diye gider, gidiş o gidiş bir daha gelmez. Bazıları da başka sıkıntılar içine girerler. Masadan kalkamayacak olanlar da 'bu ağır hesap, bunu ödeyemeyeceğiz. Bir hır çıkarsak, kavga çıkarsak da o kavgadan sonra çekip gitsek' hesabına girerler. Bir gerginlik, tartışma. Şimdi o noktadayız. Bir hır çıkarmak istiyorlar, bir kavga yaratacaklar. Kavgadan sonra camı çerçeveyi indirecekler, tabakları, masayı birbirine katacaklar o arada kaybolup gidecekler. Ve hatta belki de baskın çıkacaklar 'bizi dövdüler bunlar, hakkımızı vermediler' diye suçlama yapmaya kalkacaklardır. Aman dikkatli olun. Bu ortamda böyle bir manzaraya sakın fırsat vermeyin, sükunetle durun. Bırakın onlar kendi aralarında çekişsinler, iftira da yapılsa, yanlış söz de söylense aldırmayın. Ağır başlı durun sükunetinizi koruyun. Sakın o masadaki kavgaya karışmayın. Masadakiler birbirleriyle didişsinler dursunlar. Siz de orada hesap pusulasını elinize alın sırtınızı da kapıya dayayın ve hesap üzerinde gerekli çalışmanızı sükunetle yapın. Bilin ki o hesabı tahsil edeceksiniz. O hesap onların yanına kalmayacak. Onlar kavgalarını yapsalar da siz kavgaya karışmayın, ama kapıyı da tutun. Kaçmalarına izin vermeyin. Bunun hesabı mutlaka sorulacaktır. CHP olarak kimsenin yanına bu hesabı bırakmayın. Bu hesabı Türkiye'nin geleceğini tehlikeli olaylardan koruyabilmek için sormalıyız.''


CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ''Türkiye'yi bekleyen önümüzdeki seçimler, Türkiye'nin kaderinin, toplumumuzun bu gidişe son verip veremeyeceğinin ortaya çıkacağı, tarihi önemde bir seçim olacaktır'' dedi.

Baykal, partisinin Anadolu Gösteri Merkezi'nde düzenlenen Ankara Olağan İl Kongresi'ne partililerin ''umudum sende'' sloganları atmaları üzerine, ''Siz de biliyorsunuz, ben de biliyorum, hepimizin umudu milletimizdedir. Biz CHP olarak milletimizin umudunu temsil ediyoruz'' diye konuştu.

Gücün, yetkinin ve söz hakkının millette olduğunu belirten Baykal, ''İnanıyorum ki, önümüzdeki seçimde milletimiz bunu, Türkiye'de yeni bir seçim için kullanacaktır'' dedi.

Baykal, Başkent'te yapılan il kongresinin sıradan bir kongre olmadığını, CHP'nin ve Türkiye'nin tarihi bir değişimin eşiğinde bulunduğunu ifade ederek, bir dönemin öncesinde Ankara'da CHP'liler olarak bir araya geldiklerini, partilerine ve Türkiye'ye yeni bir rota çizeceklerini, yeni bir ufuk açacaklarını söyledi.

Baykal, ''Bu kongre, Türkiye'de seçimi yapacak olan Ankara il yönetimini belirleyecek olan kongredir. CHP'yi, seçime taşıyacak olan partidir. Umut ediyorum, Türkiye'yi de yeni bir iktidara taşıyacak olan kongredir'' diye konuştu.

Tüm partililerin bu sorumluluk duygusu, bu bilinç ve bu görev anlayışı içinde olduğunu anlatan Baykal, kongreden çıkacak olan kadroların Türkiye'nin her yerinde Türkiye'yi yeni bir seçime taşıyacağını bildirdi.

Baykal, önümüzdeki genel seçimlerin Türkiye açısından da sıradan olmadığını vurgulayarak, şunları kaydetti:

''Türkiye'de çok seçim yapıldı, hepsinin önemi vardır. Ancak Türkiye'yi bekleyen önümüzdeki seçimler, Türkiye'nin tarihi, Türkiye'nin geleceği açısından geçmiş seçimlerin belki de tümünden daha önemli sonuç doğuracaktır. Türkiye'nin kaderini, demokrasisini bilinen anlamda, çağdaş dünyanın paylaştığı anlamda bir demokrasinin Türkiye'de işleyip işlemeyeceğini, Türkiye'nin Cumhuriyet çizgisinin devam edip etmeyeceğini, Türkiye'nin dünyadaki yerinin ne olacağını, anayasamızın temel organlarının, başta yargı organları olmak üzere, anayasal düzenimizi oluşturan kurumların konumunun anlamının ne olacağının karara bağlanacağı, Türkiye'de yıllardan beri izlenmiş olan yanlış ekonomik politikalar sonucunda borca batmış Türkiye ekonomisinin, işsizliğin belini kırdığı toplumumuzun bu gidişe son verip veremeyeceğinin ortaya çıkacağı tarihi önemde bir seçim olacaktır.''

''TÜRKİYE, BU DÖNEMİ DEĞERLENDİREMEMİŞTİR''
İktidarın 8 yıldır Türkiye'yi yönettiğini ve ''dünyanın en uygun şartlarının yaşanmakta olduğu bir dönemde iş başına geçtiğini'' ancak bunu doğru değerlendiremediğini savunan Baykal, ''Maalesef Türkiye, bu dönemi değerlendirememiştir. Bu dönemin şartları içinde başlangıçta bir kalkınma ortaya çıkmıştır. 2001 yılında yaşanan kriz sonrasında iş başına gelen iktidarın, aldığı tedbirlerin olumlu sonuçlarının meyvelerini bu hükümet değerlendirmiştir. Hiçbir yeni program koymamıştır, hiçbir yeni ekonomik anlayış ortaya koymamıştır. Daha önceki 2001 yılındaki iktidarın hakkını teslim etmeliyiz. Ecevit Hükümeti'nin teslim ettiği programı, aynen uygulamanın ötesinde hiç bir şey yapmamıştır'' diye konuştu.

Baykal, Bülent Ecevit iktidarının o programın bedelini ödediğini belirterek, ''Siyasi bir fatura oluşmuştur ve o fatura, ödenmiştir, ama bu hükümet, o şartlar içinde dünya şartlarını değerlendirerek bir kalkınma gerçekleştirmiş gibi bir görüntüyü vermeyi başarmıştır. 2007 seçimlerine getiren süreç de bu rüzgarın sonucu ile elde edilmiştir'' dedi.

Türkiye'de ekilen arazi miktarının da AK Parti döneminde azaltıldığını ileri süren Baykal, ''Tarım, işsizliği emen bir sünger gibidir. Eğer, siz tarımı çökertir, sahip çıkmazsanız, tarım işsiz üretir'' dedi. Baykal, AK Parti iktidarı döneminde 2.5 milyon insanın tarımdan dışarıya çıkmak zorunda bırakıldığını söyledi.

Özellikle Güneydoğu'da fabrikaların zarar ettiği gerekçesiyle kapatılmasını iddia eden Baykal, bunun işsizliği ve ardından sosyal sorunları körüklediğini ileri sürdü.

CHP lideri Baykal, AK Parti hükümetinin özelleştirme yoluyla elde ettiği kaynağı da doğru değerlendirmediğini öne sürerek, başta Telekom'un özelleştirilmesi olmak üzere pek çok uygulamada karanlık noktalar bulunduğunu savundu. Telekom'un satışını ''karışık bir satış'' olarak nitelendiren ve aydınlatılması gerektiğini ileri süren Baykal, ''İnşallah CHP'nin iktidarında Telekom'un satışının iç yüzü ortaya konulacaktır'' dedi.

Baykal'ın, konuşmasının ardından mevcut il başkanı Ali Yıldızlı'nın tek aday olduğu seçimlere geçildi.

Bu bir AKP-BDP oyunudur

CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, BDP'li Sırrı Sakık'ın iddialarıyla ilgili olarak ''Bunlar, CHP'yi yıpratmak için yandaş medyanın, AKP-BDP işbirliğiyle parlamentoda tezgahladıkları bir oyundur'' dedi.

Kılıçdaroğlu, Konya'nın Ereğli ilçesinde partisinin İlçe Başkanlığını ziyaret etti. Yaptığı konuşmada, yoksul aileler için panzehir olan aile sigortasını Türkiye'ye getireceklerini belirten Kılıçdaroğlu, ''Biz, yoksullara kömür, ekmek, makarna dağıtmayacağız. Biz ailede her kadının hesabına para yatıracağız. Kadın, bu parayla ister kömür alsın, ister ekmek alsın'' dedi.

CHP olarak getirecekleri aile sigortasıyla ''yoksulluğun teşhirini ortadan kaldıracaklarını'' kaydeden Kılıçdaroğlu, yoksulluğu ortadan kaldırmanın partilerinin boynunun borcu olduğunu söyledi.

Kılıçdaroğlu, bir gazetecinin, ''BDP'li Sırrı Sakık 1999 yılında CHP'nin kendilerinden 20 militan istediği iddiasında bulundu'' sözleri üzerine şu yanıtı verdi:

UZUN UZUN BİRŞEY SÖYLEDİ
''Öncelikle şunu söylemek istiyorum. Gündeme bomba gibi düşen bir şey yok. Bunlar, CHP'yi yıpratmak için yandaş medyanın, AKP-BDP işbirliğiyle parlamentoda tezgahladıkları bir oyundur. Orada da divanda görevli bir milletvekili, Başbakan'ın kulağına eğilip uzun uzun bir şeyler söyledi. Sırrı Sakık, konuşmak için söz istedi.

Başkan söz vermedi. Sonra Parlamentoda oturuma ara verildi. Daha sonra parlamentoda oturum tekrar açıldığında Sırrı Sakık'a söz verildi. Niçin? Oysa içtüzüğe göre söz verilmemesi gerekiyordu. Orada o tezgah kuruldu. Sanıyorlar ki bizim bu tezgahtan haberimiz yok. Bu konuyla ilgili olarak da BDP'nin o zamanki yetkililerinin yaptığı açıklama var. O zamanın yetkilileri diyor ki, 'her partiden teklif geldi, CHP'den de teklif gelmedi' diyorlar.

KÜRSÜYE ÇIKIP BUNLARI SÖYLEDİ
Bizim CHP olarak ulusal bağımsızlık ve terörle mücadele konusunda tutumumuz bellidir. CHP'nin genlerinde Kuvayımilliye dokuları vardır. Ayrıştırmayı sevmeyiz. 'Birisi kürsüye çıkıp bunları söyledi' diye bunları kabul edemeyiz. Onu yalanlayan birinci ağız Ahmet Türk'tür. Eşref Erdem de aynı konuda açıklama yaptı. Şimdi bize, 'bütün bunlara inanmayın, Sırrı Sakık'a inanın' diyorlar.''

''Başbakan, köşe yazarlarını gazete patronlarının uşağı gibi görüyor'' diyen Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Nasıl ki kendisi milletvekillerine kurşun asker gibi, 'oturun' deyince oturuyorlar, 'kalkın' deyince kalkıyorlar, gazete patronlarını da öyle zannediyor. Oysa köşe yazarları düşüncelerini özgürce ifade edebilmelidir. Bu Anayasa'da da bir kuraldır, ama bu kuraldan da büyük ölçüde sapılmıştır. Başbakan'ın önce bunu bilmesi lazım, demokrasiyi, eleştiriye tahammülü öğrenmesi lazım Başbakan'ın.''

28 Şubat değil bin yıl 10 yıl sürmedi

Başbakan Yardımcısı Arınç: O zaman yetkili olduğunu söylediğiniz kişi ‘bin yıl sürecek’ demişti. Görüyorsunuz, 10 yıl bile sürmedi

10YIL BİLE SÜRMEDİ
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın basınla ilgili sözlerini değerlendirerek, “Çok kritik olan ekonomik dengelerin, bu tür felaket tellallığı sayılabilecek yazılar, çiziler, yorumlar sebebiyle ekonominin zarar görmesi ihtimali Başbakan’ı da beni de üzüyor ve endişeye sevk ediyor. Yani bu basın özgürlüğüne bir darbe veya ona karşı bir müdahale olarak yorumlanmamalı” dedi. Arınç, soru üzerine de “28 Şubat değil bin yıl, 10 yıl bile sürmedi” diye konuştu.

Suriye’ye hareketinden önce Atatürk Havalimanı’nda soruları yanıtlayan Arınç, bir gazetecinin “Başbakan’ın Ak Parti il başkanları toplantısında medya patronları ve köşe yazarlarına ilişkin sözleri basın meslek örgütleri tarafından ‘basın özgürlüğüne aykırı ve sansür’ niteliğinde bulunarak eleştirildi. Bu konuda sizin düşünceniz nedir?” sorusu üzerine, Erdoğan ile kendisinin de görüştüğünü ifade ederek, şunları söyledi:

FELAKET TELLALLARI EKONOMİYİ ETKİLİYOR
“ Bir kısım gazetelerimiz, bir kısım köşe yazarlarımız gerginlik üzerine yazınca ekonomi bundan olumsuz etkileniyor. Borsadaki inişler yüzde 6.5 seviyesine vardı. Dolarda yükseliş var. Çok kritik olan ekonomik dengelerin, bu tür felaket tellallığı sayılabilecek yazılar, çiziler, yorumlar sebebiyle ekonominin zarar görmesi ihtimali Başbakan’ı da beni de üzüyor ve endişeye sevk ediyor. Yani bu basın özgürlüğüne bir darbe veya ona karşı bir müdahale olarak yorumlanmamalı.”
Arınç, bir gazetecinin “Yarın 28 Şubat’ın yıldönümü. Dönemin Genelkurmay Başkanı ‘28 Şubat süreci ne kadar sürecek’ sorusuna ‘28 Şubat bin yıl sürecek’ cevabını vermişti. O bin yıl bitti mi?” sorusu üzerine, “28 Şubat’ın üzerinden 10 yıldan fazla zaman geçti. O zaman yetkili olduğunu söylediğiniz kişi ‘Bin yıl sürecek’ demişti, görüyorsunuz, 10 yıl bile sürmedi” diye konuştu.

ÇİÇEK: 28 ŞUBAT BİTTİ
Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek de 28 Şubat sürecinin bittiğini belirterek “İyi ki bitti. Artık geriye dönemez Türkiye” dedi. Ak Parti’yle Türkiye’ye istikrar geldiğini belirten Çiçek, “Demokraside epey alanda Türkiye pek çok mesafe kat etmiştir. Türkiye’de halen demokrasi açığı var. Bu Anayasa olduğu sürece Türkiye’nin AB’ ye uyum süreci epey uzaklardadır” diye konuştu

MHP'den değişikliğe şartlı destek

MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın anayasa değişkliğine ilişkin sözlerini değerlendirirken, "Biz MHP olarak Başbakan'ın bu işbirliği teklifi içinde olmayacağız." dedi.

UZLAŞMA KOMİSYONU ŞARTI
Şandır, 'Muhtemel bir anayasa değişikliğine destek verir misiniz?' yönündeki bir soru üzerine, ancak Meclis'te kurulacak bir uzlaşma komisyonunun hazırlayacağı metin olması halinde kabul edebileceklerini söyledi.

Formamı çok özlemişim

Sakatlığı nedeniyle uzun süredir forma giyemeyen Barcelona'nın sağ bek oyuncusu Dani Alves, hafta sonu oynadıkları Malaga maçında takımdaki yerini aldı.

Karşılaşmadan sonra Sport gazetesine konuşan Alves, "Sanki formamdan hiç uzak kalmamışım gibi hissettim. Bu kadar süre futbol oynayamamak beni çok üzdü. Hayatta en sevdiğim şey futbol oynamak ve bunu yapamadığım zamanlarda hiçbir şeyden tat alamıyorum" dedi.

Yokluğunda Barcelona'nın ilk mağlubiyetini almasını tesadüf olarak nitelendiren Brezilyalı futbolcu, "Takımdaki form düşüklüğünü benim olmayışıma bağlamak saçma. Sonuçta bu tamamıyla bir tesadüf. Zaten Malaga maçında yaptığım ortalardan hiçbiri golle sonuçlanmadı. Neyse ki galip gelmeyi başardık" şeklinde konuştu.

Cihaner'in evindeki CD'ler korsan

Ergenekon soruşturması kapsamında eski Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Osman Şanal'ın talimatları doğrultusunda Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner'in evinde yapılan aramalarda el konulan CD'lerden büyük bir kısmının korsan olduğu belirtildi.

Bazı basın yayın organlarında aramalarda Cihaner'in kızının çizgi filmlerine bile el konulduğu iddia edilmişti.

Yeşilçam Ödülünü Turkcell’liler belirleyecek

Türkiye’nin lider iletişim ve teknoloji şirketi Turkcell, ana sponsoru olduğu 3. Yeşilçam Ödülleri’nin en iyi filmini, abonelerinin katılımıyla belirliyor.

EN İYİ FİLMİ TURKCELL'LİLER BELİRLEYECEK
“Yesilcam” yazıp 8086’ya SMS atan Turkcell’liler, aday filmlerin fragmanlarını ceplerinden izleyerek “En İyi Film” ve “Turkcell İlk Film” kategorilerindeki adaylara oy verebilecek, böylece ödüllerin belirlenmesinde söz sahibi olacak.

Yeşilçam Ödülleri Haber Paketi’ne ücretsiz abone olan Turkcell’liler ayrıca, aday filmleri ve Yeşilçam Ödülleri ile ilgili tüm haberleri cep telefonlarından takip edebilecek.

Telefonlarına gönderilen soruları doğru cevaplayan aboneler; 5-12 Mart tarihleri arasında Beyoğlu Sineması’nda gerçekleştirilecek jüri özel gösterimlerine de katılarak, aday filmleri izleme şansına sahip olacak ve 23 Mart’ta Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi sarayında gerçekleşecek Yeşilçam Ödülleri gecesine davetiye kazanabilecek.

Aday filmler ile ilgili tüm bilgiler, www.turkcellyesilcamodulleri.com sitesinden de takip edilebiliyor.

İlk beşe giren aday filmler, Yeşilçam Ödülleri Jürisi için tekrar gösterimde

Sinema yazarı, yönetmen ve oyunculardan oluşan ön jürinin belirlediği aday filmler, yaklaşık 2500 kişiden oluşan ödül jürisi için tekrar gösterilecek.

3. Yeşilçam Ödülleri Jüri Üyeleri, aday filmleri TÜRSAK Vakfı'nca kendilerine iletilecek giriş kartlarıyla 5-12 Mart tarihleri arasında Beyoğlu Sineması’nda ücretsiz izleyebilecek.


ÖDÜL TÖRENİ 23MART'TA
Turkcell’in ana sponsorluğunda, TÜRSAK Vakfı ve Beyoğlu Belediyesi işbirliğinde gerçekleştirilen Yeşilçam Ödülleri’nin her kategorisindeki birinciler, 23 Mart 2010’da Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda, görkemli bir törenle açıklanacak.

3. Yeşilçam Ödülleri’nde “En İyi Film”, “En İyi Yönetmen”, “En İyi Senaryo”, “En İyi Görüntü Yönetmeni”, “En İyi Müzik”, “En İyi Kadın Oyuncu”, “En İyi Erkek Oyuncu”, “En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu”, “En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu”, “Genç Yetenek” ve “Turkcell İlk Film” kategorilerinde verilecek Yeşilçam ödül heykelciklerinin yanı sıra, “En İyi Film” ödülünün sahibi 150 bin TL, “Turkcell İlk Film” ödülünün sahibi ise 30 bin TL’lik para ödülüyle desteklenecek.

17 yaşındaki kıza... revizyon

ADANA'da 17 yaşındaki D.Z.'yi, porno film izletip, “Sen de böyle yapacaksın” diyerek fuhuşa teşvik ettikleri, cinsel tacizde bulundukları ve ters ilişkiye zorladıkları öne sürülen 31 yaşındaki Murat E. ve 32 yaşındaki Mustafa K.'nın 32'şer yıl, yer temin ederek suça karıştıkları iddia edilen 3 arkadaşı hakkında da 15 yıla kadar hapis cezası istendi.

SANA VE AİLENE ZARAR VERİRİM
Murat E., eşinin teyzesinin kızı D.Z.'yi, akrabalık ilişkilerini kullanarak motosikletiyle alışverişe götürüp, dönüşte kendi evine getirdi. Murat E., iddiaya göre kimsenin olmamasından yararlanarak soyduğu genç kızla ilişkiye girmek istedi. D.Z.'nin tepkisi üzerine amacına ulaşamayan Murat E., “Bundan kimseye bahsetme. Sana ve ailene zarar veririm. Evinizi bombalarım” diye tehdit etti.

Yaşadığı bu olay nedeniyle bunalıma giren D.Z.'nin ilaç içerek intihara kalkmasına karşılık, peşini bırakmayan Murat E., farklı tarihlerde ve yerlerde kıza cinsel tacizde bulunmayı sürdürdü. D.Z.'ye kendi eşinin de fuhuş yaptığını söyleyen Murat E., “O.....luk yapacaksın. Bak benim eşim de aynı işi yapıyor. Ne kadar güzel yaşantısı var. Bak sözümüzü dinle iyi para kazanırsın. Ailenin hayatını da kurtarırsın” diyerek fuhuşa teşvik etti.

Murat E.'nin tanıştırıp, teslim ettiği arkadaşı Mustafa K. da D.Z.'yi bir eve götürdü, ellerini, ayaklarını ve ağzını bağlayıp bir gece rehin tuttu. Mustafa K., evde D.Z.'ye porno film izletip, “Bu filmleri izle. Sen de zamanı gelince böyle yapacaksın” diye tehdit etti.

3 KEZ ÖLMEK İSTEDİ
İlk intihar teşebbüsünün ardından, ilaç içip, sulama kanalına atlayarak 2 kez daha intihara kalkışan D.Z., kaçırılmak istenirken, şüphelenip, kendisine sahip çıkan bir akrabasına yaşadıklarını anlatmasıyla kurtuldu. Akrabasının kendisine anlatılanları iletmesi üzerine harekete geçen polis, Murat E. ve Mustafa K. ile birlikte onlara yardımcı oldukları, ev buldukları öne sürülen 32 yaşındaki Ferhat Ş., 37 yaşındaki Hüseyin Ö. ve 35 yaşındaki Ayhan İ.'yi yakaladı. 5 şüpheliden Murat E. ve Mustafa K. çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı, diğer 3 kişi ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.

STRES BOZUKLUĞU
D.Z.'nin yapılan muayene ve tetkiklerinde. kızlık zarının sağlam olduğu, ancak olayların etkisiyle, ‘travma sonrası stres bozukluğu’ yaşadığı saptandı. Olayla ilgili soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı, ‘çocukların cinsel istismarı, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, çocuğu fuhuşa teşvik etmek’ suçlarından dava açtı.

Önümüzdeki günlerde Adana 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanacak olan şüphelilerden, Murat E. ile Mustafa K. hakkında 32'şer yıl, Ayhan İ. ve Hüseyin Ö. hakkında 15'şer yıl, Ferhat Ş. hakkında ise 10 yıl hapis cezası istendi.

Seçim olsa aynı partiye mi oy verirsiniz?

Türkiye'nin siyasal son fotoğrafını çeken ve geleceğe ışık tutan geniş kapsamlı araştırmayı MetroPOLL yaptı.

MetroPOLL Stratejik ve Sosyal Araştırmalar A.Ş. tarafından İstanbul’da yer alan 39 ilçede 2450 kişi üzerinde, 5-9 Şubat 2010 tarihleri arasında yapılan anketin sonuçları açıklandı.

Prof. Dr. Özer SENCAR yönetiminde gerçekleştirilen araştırma (İstanbul’da Siyasal Gündem ve Seçmen Eğilimleri) başlığını taşıyor.

Cinsiyet, yaş, mahalle büyüklüğü kotaları uygulanarak; telefonla görüşme tekniği uygulanan ankete katılanların yüzde 51,2’si kadın, yüzde 48,8’i ise erkeklerden oluştu.

* Bugün seçim olsa seçmenin ancak yüzde 60’ı önceki seçimde oy kullandığı partiyi seçiyor

* Lideri veya adayı nedeniyle partisine oy vermeyenlerin yüzde 35,6’sı CHP, yüzde 20,7’si AK Parti, yüzde 8,5’i ise MHP’li.

* CHP’li seçmenlerin yüzde 64,8’ine göre solda yeni bir partiye ihtiyaç var.

* Sağda yeni bir partiye en fazla ihtiyaç duyanlar ise MHP’li seçmenler.

* AK Partililerin %71,5’i liderine güvenirken, CHP’lilerin sadece %29,9’u liderine güveniyor.

* Halkın en beğendiği siyaset ve devlet adamı Başbakan Erdoğan.

KAGİDER kadın liderler arıyor

''İşine, toplumuna, çevresine farklılık getirecek 50 genç kadını arıyoruz'' sloganıyla KAGİDER tarafından başlatılan Geleceğin Kadın Liderleri Projesi, 18 - 25 yaş arası üniversite son sınıf öğrencilerinin ve yeni mezunların iş arama sürecini ve işgücü piyasasına katılımını kolaylaştırmayı hedefliyor.

Dünya Bankası destekli proje ile genç kadınların toplum ve iş hayatındaki yerini kuvvetlendirmek amacıyla başlatılacak eğitim programı; katılımcıların bu doğrultuda beceri ve duyarlılığını geliştirmeyi, donanımlarını ve erişimlerini arttırmayı hedefliyor.

Bu projeye başvuran genç kadınlara proje kapsamında üçer saatten 4 bölüm olarak çeşitli eğitimler verilmesi planlanıyor.

Verilecek eğitimler arasında görüşme becerilerini geliştirme, işyerine adaptasyon, profesyonel ahlak, finansal okuryazarlık, hedef belirleme, iş arama stratejileri var.

Katılımcılara eğitimlerin sonunda sertifika verilecek.

Başvuruların 15 nisana kadar www.kagider.org adresindeki başvuru formu doldurularak cv'lerle beraber cv@kagider.org adresine gönderilmesi gerekiyor.

Manga'nın Eurovision şarkısı hazır

TRT jürisi, Manga’nın ‘Aynı Olabilirdik’ (We Could Be The Same) adlı şarkısını seçti. Şarkıyı İngilizce hazırlayan grup tanıtım için martta Türkiye turnesine çıkacak.

Yargı reformu bu ortamda gerçekleştirilemez

Yargı reformuyla ilgili tartışmalara Barolar Birliği de katıldı: "Öngörülen değişiklik dengeleri onarılamayacak şekilde bozar. Reform bugünkü kavga ortamında gerçekleştirilemez."


Barolar Birliği'nden yapılan açıklamada öne çıkan diğer başlıklar şöyle:

- Aceleyle getirilecek reform demokratik sisteme tahribat verir.

- Yargının dışlandığı bir düzenin hukuk devleti ilkesiyle ilgili olamaz.

ANDERSON, ATALAY'I ZİYARET ETTİ revizyondakilere başarılar diledi!

ANKARA (A.A) - İçişleri Bakanı Beşir Atalay, ABD'nin Irak Gücü Kurmay Başkanı Josef Anderson'u kabul etti.
Anderson ve beraberindeki heyet, saat 10.30 sıralarında İçişleri Bakanlığı'na geldi.
Atalay ve Anderson'un görüşmesinin başlangıcından görüntü alınmasına izin verildi; daha sonra heyetler arası toplantı basına kapalı olarak gerçekleşti.
Toplantıda, ABD'nin Ankara Büyükelçisi James Jeffrey de bulundu.

revizyon ile organize matbaacılık brnckvvtmllttrhaberi yarışmasında son 9 saat

revizyon ile organize matbaacılık brnckvvtmllttrhaberi son 9 saate girildi ve bu yarışmada kimileri sevinip kimileri üzülecek. Biz ise şuanda 4.cü sıradayız ve kalan 9 saatte 3.cü sıraya çıkmak için uğraşacağız. Allah nasip ederse bu yarışmada bir basamak daha yükselebilirsek ne mutlu bize diyerek sizlere başarılarımı sunarım.

Sahnede kendinden geçti

Dün gece Etiler'de sahne alan isimlerden biri de Yıldız Tilbe'ydi. Her hafta olduğu gibi sevenleri ünlü şarkıcıyı yine yalnız bırakmadı.

Ayakligazete.com'un haberine göre, her zaman ilginç danslarıyla dikkat çeken Yıldız Tilbe, dün gece sahnede kendinden geçti. Hem izleyenleri coşturan Yıldız Tilbe hem de sahnede kendisini çosturdu. İlginç figürleriyle oynayan ünlü şarkıcı saatlerce göbek attı. Bir ara eline tef alan Tilbe, hem çaldı hem oynadı. Ünlü şarkıcı kendisii izleyenlere unutulmaz bir gece yaşatarak sabahın ilk ışıklarına kadar sahnedeydi.

28.02.2010

Balyoz'da 2. dalga

''Balyoz Planı'' iddiası soruşturması kapsamında tutuklanmaları talebiyle mahkemeye sevk edilen 10 kişiden 2'si tutuklandı.

Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'nde tutuklanmaları istemiyle nöbetçi 10. Ağır Ceza Mahkemesine sevk edilen Konya İl Jandarma Komutanı Kurmay Albay Hüseyin Özçoban ile Yarbay Yusuf Kelleli tutuklanırken, emekli başçavuş Ertan Karagözlü ve 7 muvazzaf asker ise serbest kaldı. (AA)

GSM tarifesinde zam

Bir GSM firmasının özel hazırladığı bir tarifesinde aylık ücreti, 45 liradan 59 liraya çıkararak, sözleşme hükümlerini tek taraflı olarak tüketici aleyhine değiştirildiği bildirildi.

Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Nazım Kaya, bir GSM firmasının özel hazırladığı bir tarifesinde aylık ücreti, 45 liradan 59 liraya çıkararak, sözleşme hükümlerini tek taraflı olarak tüketici aleyhine değiştirdiğini bildirdi.

GSM firmasının kamuoyuna açıkladığı "Bizbize Kamu Her Yöne 1500" tarifesinde ücret değişikliğine gidildiğini belirtti.

Tüketicilerin, bu değişiklikten sonradan bilgisi olduğunu dile getiren Kaya, şunları kaydetti: "GSM firması, bir tarifesinde ücreti 45 liradan 59 liraya çıkararak, sözleşme hükümlerini tek taraflı olarak tüketici aleyhine değiştirmiştir.

Taahhütte bulunduğu ücret karşılığında toplanan aboneler, bu durumdan olumsuz etkilenmiştir. Temmuz ayında uygulamaya koyduğu ve paket olarak açıkladığı tarifenin fiyatını ocak ayında değiştirmekle, tarife oyunlarına devam etmiştir.

Tüketiciyi cazip fiyatla abone yapan firma, hemen akabinde ücret artışı yapmaktadır. Tüketiciler, kampanya ücretini adreslerine gönderilen faturadan öğreniyorlar." Kaya, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun, daha önce, firmanın "Bizbize Kamu Her Yöne 1200" tarifesinde yaptığı ücret değişikliğini "ahde vefa ve sözleşmeye bağlılık ilkelerine aykırı bularak" eski ücrete dönülmesine karar verdiğine dikkati çekerek, böylece firmanın yaptığı ücret artışını geri almak zorunda kaldığını anımsattı.

Tüketiciler Birliğinin, son tarife değişikliğini de yargıya taşıdığını belirten Kaya, fiyat artışına maruz kalan tüketicilere, kaymakamlıklar bünyesinde bulunan tüketici sorunları hakem heyetlerine müracaat ederek, yasal haklarını aramalarını önerdi.

3 kişiyi rehin alan asker tutuklandı

Kütahya'nın Dumlupınar ilçesinde, birliğinden firar ederek silah zoruyla 3 kişiyi rehin alan asker, hastanedeki tedavisinin ardından çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.

Kısa dönem olarak askerliğini yaptığı Dumlupınar Jandarma Komutanlığı'ndan firar ederek minibüsteki 3 kişiyi rehin alan, daha sonra piyade tüfeğiyle kendisini yaralayan 23 yaşındaki Mustafa Taşyürek, çıkarıldığı mahkemece 'rehin alma ve 'kişiyi hürriyetinden mahrum bırakma' suçlarından tutuklandı. Taşyürek, Askeri Cezaevi'ne nakledilmek üzere Merkez Komutanlığı ekiplerine teslim edildi.

Mustafa Taşyürek, birliğinden 2 piyade tüfeğiyle firar etmiş, Uşak'tan İstanbul'a giden Orhan Çavuşoğlu'nun kullandığı 64 HE 468 plakalı minibüsü silah zoruyla durdurmuştu. Çavuşoğlu ile minibüste bulunan Fahrettin Erdoğan ve Himmet Akgün'ü rehin alan Taşyürek, kendini yaralamasının ardından etkisiz hale getirilmişti.

9 muvazzaf askere tutuklama talebi

Balyoz darbe planı soruşturması kapsamında İstanbul Adliyesi'ne sevk edilen 14 muvazzaf ve bir emekli başçavuşun savcılık sorgusu tamamlandı. 5 muvazzaf asker serbest bırakılırken 9 muvazzaf için tutuklama talebi çıktı.

''Balyoz Planı'' iddiası soruşturması kapsamında adliyeye getirilen 15 kişiden 5'i savcılık sorgularının ardından serbest bırakılırken, 10'u tutuklanmaları talebiyle mahkemeye gönderildi.

Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'ne getirilen 15 kişinin soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcıları Mehmet Berk, Ali Haydar ve Bilal Bayraktar tarafından ifadesi alındı. Söz konusu kişilerden 5 muvazzaf asker, savcılık sorgusunun ardından serbest bırakıldı. Emekli başçavuş Ertan Karagözlü ve 9 muvazzaf asker ise tutuklanmaları talebiyle nöbetçi 10. Ağır Ceza Mahkemesi'ne sevk edildi.

Bu arada, Merkez Komutanlığı'ndan adliyeye gelen sivil memur ise bir süre burada kaldıktan sonra aynı araçla adliyeden ayrıldı.

Öte yandan serbest kalan 5 kişi, jandarmaya ait sivil plakalı bir minibüsle adliyeden ayrıldı.

Anne ve kızına infaz

Kocaeli'nin Gebze ilçesinde anne E.O. (38) ve kızı Y.O. (8) başlarına sıkılan tek kurşunla infaz edilmiş halde bulundu.

Eskihisar köyü çamlık alanda sabah saatlerinde cesetleri gören vatandaşlar olayı Gebze İlçe Jandarma'ya haber verdi.

Olay yerine gelen jandarma ekipleri başlarına sıkılan tek kurşunla infaz edilen anne ve küçük kızın cesetleriyle karşılaştı. Yapılan araştırma sonunda cesetlerin Darıca ilçesine bağlı Fevzi Çakmak Mahallesi'nde oturan E.O. ve kızı Y.O.'ya ait olduğu tespit edildi.

Kocaeli Alay Komutanı ve Gebze Jandarma Komutanı Eskihisar'daki çamlığa gelerek cesetler ve olay yerini inceledi. Jandarma olayla ilgili basın mensuplarına bilgi vermezken, başlatılan soruşturma sürüyor.

Hükümet kan davasını bırakmalı

Dünyanın en saygın gazetelerinden ABD’de yayınlanan Los Angeles Times, dün yayınladığı bir baş yazıda, darbe planı nedeniyle tutuklanan generalleri konu aldı. Vatan'ın haberine göre; “Türkiye’de ordu yargılanıyor” başlıklı başyazıda şu ifadelere yer verildi: “Türk Ordusu uzun yıllardır Türkiye’deki laikliğin koruyucusu olarak görev yaptı, bu bazen darbe yapmak anlamına gelse de. Askeri ve sivil liderler arasındaki gerginlik neredeyse ordunun bir subayı olan Atatürk’ün 1923’te çağdaş demokrasi, milli birlik ve din ile devletin ayrılması ilkeleri üzerinde kurduğu Cumhuriyetin kendisi kadar eskiye dayanıyor.

ERDOĞAN DOĞU VE BATI ARASINDA ARACI OLABİLİR
Ordu, son 50 yılda dört darbe yaptı ve laik yasaları militan bir şekilde uyguladı. 1997’de ilk kez İslamcıların yönetiminde bulunduğu hükümeti ekarte etti. Ancak İslami hareket güçlü bir şekilde varlığını sürdürdü ve AKP 2002 seçimlerini kazandı. Bir kesim, Erdoğan’ın Arap ve Müslüman komşularına Türkiye’nin AB’ye girişine katkı yapacak ekonomik destek ve yeni piyasalar için yöneldiğini savundu. Kimileri de Erdoğan’ın Doğu ve Batı arasında sadece iki tarafla da iyi ilişkiler kurması durumunda aracı olabileceğini kaydetti.

ASKER DARBELER DÖNEMİNİN GERİDE KALDIĞINI KABULLENMELİ
Türkiye’nin, AB’ye girmek kadar, bölgesel bir güç rolü oynama isteği kesin ve bu yaşanan anı kritik kılıyor. ABD ve AB Türk hükümetine halkı olarak darbe iddialarıyla ilgili araştırmaları açık bir şekilde ve hukuka uygun olarak yönetmesi çağrısında bulunuyor. Askerlerin darbeler döneminin geride kaldığını kabul etmesi gerektiği gibi hükümet de kan davasını ve siyasi fırsatçılığı reddetmeli ve hukukun üstünlüğünü kabul etmeli.

Bu, Türk hükümetinin asker sanıkların sivil yargıda adil bir şekilde yargılanmalarının sağlanmasında rol model olması için bir fırsat.

revizyon ile organize matbaacılık brnckvvtmllttrhaberi yarışmasında son 26 saat!

revizyon ile organize matbaacılık brnckvvtmllttrhaberi yarışmasında son 26 saate girildi ve sıralamadaki yerimizi 4.cü olarak koruyoruz. Eğerki yarın akşama kadar bir aksilik olmazsa büyük ihtimalle son bir hamle ile yarışmayı 3.cü olarak bitireceğimize inanıyoruz. Biz revizyon ile organize matbaacılık brnckvvtmllttrhaberi yarışmasında hep 1.ciliği hedefledik ama malum hastalıklar, sorunlar bizleri geriye kadar itikledi. Son 20 günlük performansa bakarsak eğer biz diğer sitelerden daha başarılıyız diyebiliriz. Çünkü biz revizyon ile organize matbaacılık brnckvvtmllttrhaberi kelimesini ana kitleo larak belirlemiş ve google'ın bizi iyi tanımasını blogger aracılığı ile sunmaktayız.

Son olarak revizyon ile organize matbaacılık brnckvvtmllttrhaberi kelimesinde yarışan diğer arkadaşlarımızı başarılar dileriz.

28 Şubat ve e-muhtıra'da neredeydiniz

Osmaniye AKP Genişletilmiş İl Divan Toplantısı'nda konuşan Genel Başkan Yardımcısı Bülent Gedikli muhalefetin son günlerde hukuktan şikayetçi olduklarını belirterek, “Yargıçlarımızı işgal kuvvetlerine benzetiyorlar. Ne kadar enteresan ya. Hukuk sizin şimdi mi aklınıza geldi?” dedi.

KOALİSYON HÜKÜMELERİ KAYIPLARA UĞRATTI
Arpacı Sosyal Tesisleri'nde gerçekleştirilen toplantıya, partinin il, ilçe teşkilatı ile kadın ve gençlik kolları üyeleri katıldı. Toplantıda konuşan AKP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Gedikli, AKP iktidarı döneminde Türkiye'de siyasi iktidarın sağlandığını belirterek, ülkenin koalisyon hükümetleri döneminde çok büyük kayıplara uğratıldığını söyledi.

28 ŞUBAT'TA E- MUHTIRA'DA NEREDEYDİNİZ
Gedikli, muhalefetin son günlerde hukuktan şikayetçi olduklarını kaydederek “Yargıçlarımızı işgal kuvvetlerine benzetiyorlar. Ne kadar enteresan ya. Hukuk sizin şimdi mi aklınıza geldi. Daha önce hukuk katledildiğinde neredeydiniz. 28 Şubat sürecinde hukuk katledilmedi mi? O zaman neredeydiniz. E-Muhtıralar verildi, o zaman hukuk katledilmemiş miydi? O zaman neredeydiniz. Bugün niye şikayet ediyorsunuz? Çetelere müdahale edildiği için şikayet ediyorlar.

Ne kadar enteresan. Soruyorum, o zaman siz neden yanasınız ya. Milletten yana mısınız çetelerden yana mısınız? Kimden yanasınız bir açıklayın bilelim öğrenelim. Bu nasıl bir anlayış bu nasıl bir yaklaşım. Biz bu söylediklerime rağmen işimize bakacağız. Bizim önümüzde yapmamız gereken çok işimiz var. Türkiye'mizin çok önemli temel meseleleri var. Kronik kangren haline gelmiş sorunlar. Onları çözmek için çok kararlı adımlar atmalıyız” diye konuştu.

OY İÇİN BOL KESEDEN VAAT VERMİYORUZ
Son yedi yıldan bu yana AKP olarak icraatlarla milletin gönlünü kazanmayı başardıklarını kaydeden Bülent Erikli, şöyle konuştu: “Bakın hiçbir seçimde ne başbakanımız ne de bizler oy alabilmek için bir takım bol keseden vaatler, işte şunu da yaparız bunu da ederiz, bunu da hallederiz bu tarz yaklaşım içerisinde asla olmadık ve olmayacağız da. Çünkü bizde taahhüt var taahhüt. O ne demek biliyor musunuz? Biz deriz ki; AKP olarak şunları yapacağız. Altında imza Recep Tayyip Erdoğan Başbakan, Genel Başkan. Bu imza varsa o mutlaka yapılır. Çünkü biz yapacaklarımızı vaat ederiz. Bugüne kadarda öyle yaptık, öyle yapmaya da devam edeceğiz. Uzun yıllar ekonomide maalesef büyük sıkıntılar yaşandı. Yahu bir enflasyonu bile halledemediler.

Havai her an tsunami bekliyor

Güney Amerika'nın turizm gözdesi Şili'de 8.8 büyüklüğünde deprem meydana gelmiş ve ilk belirlemelere göre147 kişi hayatını kaybetbişti. Ülkede afet durumu ilan edilirken, tüm Pasifik Havzası'nda tsunami alarmı verilmişti. Türkiye saatiyle 23.00'dan itibaren tsunaminin bölgede etkili olacağı bildirilmişti..

27.02.2010

Sayısal Loto çekildi: İşte numaralar

Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğünce düzenlenen Sayısal Loto'nun bu haftaki çekilişi yapıldı.

Çekilişte numaralar 1, 8, 10, 19, 36 ve 37 olarak belirlendi

Google'dan Şilili depremzedelere yardım

Arama motoru Google, Şili'de meydana gelen 8,8 büyüklüğündeki depremden sonra yakınlarından haber almak isteyenlere yardım etmek için geliştirdiği programı internet kullanıcılarının hizmetine sundu.

Depremde yakınlarını kaybedenlere yardım için geliştirilen "Person Finder: Chile Earthquake" (Kişi bulucu: Şili'deki deprem) isimli program İngilizce ve İspanyolca hizmet veriyor. Program sayesinde kayıp kişinin adı yazıldığında, bu kişi hakkında, varsa, bilgi alınabiliyor veya siteye girip kayıp kişilerle ilgili bilgiler eklenebiliyor.

Google, aynı programı 12 Ocak'ta Haiti'de meydana gelen depremin ardından da hizmete sunmuştu.

Misliyle mukavemet edeceğiz

'Türkiye Buluşmaları' konulu konferansa katılarak demokratik açılım süreciyle ilgili konuşan Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, hükümet olarak her ortamda terörle hiçbir şekilde pazarlık yapılamayacağını söylediklerini vurguladı.

YAŞIN YANINDA KURUDA YANMASIN
Terörle mücadeleye devam edeceklerinin altını çizen Yıldırım, "Silah doğrultana misliyle mukavemet edeceğiz. Ama yaşın yanında kurunun yanmasına da izin vermeyeceğiz. Toptan imha gibi bir çılgınca düşünceye de asla ve asla prim vermeyeceğiz." dedi.

İzmir Ekonomii Üniversitesi'nin konuğu olan Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, 'Lojistik, Ulaşım, Teknoloji ve Demokratik Açılım' konulu konferansa konuşmacı olarak katıldı. Açılım, birlik, beraberlik meselesinin yeni olmadığını, 72 milyonun bunu istediğini belirten Yıldırım, kafalarda ''Acaba teröre prim mi veriliyor, dış güçler Türkiye'yi bölmek mi istiyor, hükümet buna çanak mı tutuyor, Doğu'da bağımsız bir devletin altyapısı mı hazırlanıyor?'' diye sorular bulunabildiğini, konunun istismar edilmesi nedeniyle bu soruları soranların haksız olmadığını söyledi.

HİÇ BİR ŞEKİLDE TARTIŞMA OLAMAZ
Türkiye'nin laik, demokratik, sosyal hukuk devleti olduğunu ve bu ilkelerden asla vazgeçilmeyeceğinin altını çizen Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, "Türkiye'nin resmi dili Türkçe'dir. Bizi bağlayan ay yıldızlı bayrağımızdır. Bizim sözleşmemiz İstiklal Marşımızdır. Bunlarda hiçbir şekilde tartışma olamaz. İster dış güçler, iç güler ister bunların destekçileri, kim olursa olsun bizim bu umdelerimizden asla ve asla bir parça, kırıntı koparamaz. Bunun böyle bilinmesi lazım. Bu konuyuda kimse istismar etmeye gayret etmesin. Bunu söyleyen hiçkimse yok bu ülkede. Bunu söyleyenler dağdadır. Askerimizi, polisimize, korucumuza silah doğrultanlar bunu söylüyorsa biz de onlara misliyle muvakele ederiz. Başka türlü de bir muamale yapmayız, bu böyle biline. Bunu yaparken masum insanlarımızı bu işin içinden ayrı tutmamız lazım. Toptancı bir bakış açısıda, bölgesel bakış açısı da yapamayız. Bu bizim hasletlerimize uymaz. Anadolu toprakları birçok mezhep, meşrep, medeniyetleri asırlarca bağrından çıkarmış, yaşatmış vatandır. Müsamahanın hoşgörünün, Mevlana'nın 'Gel kim olursan ol yine gel' çağrısının hakim olduğu bir medeniyetten geliyoruz. Bize bağnazlık yakışmaz. Sorunlarımızı çözeceğiz. Silah doğrultuna misliyle mukabele edeceğiz ama yaşın yanında kurunun yanmasına da izin vermeyeceğiz. Toptan imha gibi bir çılgınca bir düşünceye de asla ve asla prim vermeyeceğiz." şeklinde konuştu.

TERÖRİST BAŞI
Bakan Yıldırım, bütün herkese onurlu, birinci sınıf vatandaşı olarak işlerini, ihtiyaçlarını görmek için hizmet vermeye devam edeceklerini kaydetti. Hükümet olarak terörle hiçbir şekilde pazarlık yapılamacağını söylediklerini, bağımsız, onurlu devletlerin kendisine silah doğrultan, onu yıkmaya çalışan güçlerle asla ve asla pazarlık yapmayacağına dikkat çeken Yıldırım sözlerini şöyle tamamladı; "Biz kabile devleti değiliz. Türkiye Cumhuriyeti'nin bin yıllık devlet geleneği var. Şimdi bizi bununla suçlayanlar, terörist başını serbest bırakacaklar diye suçlayanlara, 'proje ithal etti' diyenlere biraz insaf, merhamet diyorum. Ölçü izan lazım. İki karşılaştırma yapalım. Terörist başının bu ülkeye yakalanıp getirilme sürecini biliyorsunuz. Yargılama sürecini biliyorsunuz, verilen kararı da. O kararın nasıl iki sene bekletilip Ceza Kanunu'nu değiştirilerek infazının nasıl ertelendiğini, engellendiğini de biliyorsunuz. Bunu yapanlar bizi ihanetle suçluyorlar. 40 bin insanımızın kanına giren teröristi affetmek mi ihanet, yoksa birliği beraberliği kardeşliği tesis etmek mi ihanet? Bu sorunun cevabını herkesin vermesi lazım."

Kadınlar boyunlarından öpülmeye bayılıyor

Kadınların %96'sı partnerlerinin boyunlarını öpmesinden çok zevk alıyor.

ERKEKLER BÖYLE DÜŞÜNMÜYOR
The Art of Kissing (Öpüşme Sanatı) adlı kitabın yazarı William Cane, bütün dünyada 100,000 insandan fazla insanı değişik öpüşme teknikleri ve tercihleri hakkında sorguladı. Çoğu kadın öpüşme sırasında partnerlerinin boyunlarını öpmesini istediklerini belirtirken, erkeklerin sadece %10'u boynu öpmeyi düşünüyor.

"Çoğu erkek kadınların boynundan öpülmesinden hoşlandığına inanmıyor çünkü onlar için bu hiçbir şey hissettirmiyor." diye açıklıyor Crane. Daha çok önsevişme isteniyorsa kulakların da hedef alınmasını tavsiye ediyor Crane.

Eğer kız arkadaşınıza ısmarladığınız yemeğin karşılığını eksiksiz istiyorsanız French Kiss ise en doğru seçim.

Kafasını köpek parçaladı

Rhys Webb ve iki kardeşi parkta oyun oynarken rotweiler cinsi bir köpeğin saldırısına uğradı. Rhys'in kafasına dişlerini geçiren köpek, zavallı çocuğu feci şekilde yaraladı.

"KÖPEĞİ YUMRUKLADIM"
Saldırı sırasında çocuklarının yanında bulunan 28 yaşındaki baba Andrew Webb: "Köpek oğlumu ağzına almıştı ve onun kafa derisini söküyordu. Neredeyse kafa derisi yüzülmüştü. Onu bırakana kadar köpeği yumrukladım" dedi.

Saldıraya uğrayarak ağır yaralanan çocuk 4.5 saatlik bir operasyona girdi ve 87 dikiş atıldı. Çocuğa müdahale eden doktorlar, Rhys'in yaşadığı için çok şanslı olduğunu söyledi

KÖPEK UYUTULACAK
Köpeğin sahibi 45 yaşındaki Graham adlı adam olaydan sonra gözaltına alınmasına rağmen çıkarıldığı mahkme tarafından şartlı olarak tahliye edildi.

Mahkeme ayrıca, saldırıyı gerçekleştiren köpeğin ise uyutulması kararı verdi.

Şili'de ölü sayısı artıyor...

Şili'de meydana gelen 8,8 büyüklüğündeki depremde ölenlerin sayısı 147'ye çıktı.

Ulusal Acil Yardım Dairesi'nden yapılan açıklamada, depremde en az 147 kişinin öldüğü belirtildi.

Depremden 400 bin kadar kişinin etkilendiğinin sanıldığı ifade edilirken, en fazla hasarın başkent Santiago'nun yaklaşık 400 km güneyindeki Concepcion kenti çevresinde olduğu açıklandı.

Daha önce, depremde ölenlerin sayısı 122 olarak açıklanmıştı.

ABD Başkanı Barack Obama, 8,8 büyüklüğünde deprem geçiren Şili'ye yardıma hazır olduklarını açıkladı. ABD Başkanı, Büyük Okyanus'un Hawaii adaları ve en batıdaki Guam adasının da, olası "tsunami" için hazırlıklı olmasını istedi. Hawaii'deki tarihi Pearl Harbour Limanı'nda 6 Amerikan savaş gemisi, bağlı oldukları rıhtımdan daha korunaklı yere çekildi. Bu arada, 2,5 metreye yakın küçük deprem dalgaları Fransız Polinezyası adalarına geldi

Yüzyılın başından beri meydana gelen şiddetli depremler, büyüklüklerine göre şöyle: 1960: ŞİLİ - Şili’de 9,5 büyüklüğündeki depremde 5 bin 700 kişi hayatını kaybetti. Depremin ardından oluşan tsunami, Pasifik kıyısındaki ülkeleri de tehdit etti ve Hawaii’de 61, Japonya’da 130 kişinin ölümüne yol açtı. 1964: ALASKA - Prens William Boğazı yakınlarındaki 9,2 büyüklüğündeki deprem ve ardından gelen tsunami yüzden fazla kişinin ölümüne yol açtı. 2004: ASYA - Endonezya’ya bağlı Sumatra adası açıklarında 9,1 büyüklüğündeki deprem ve ardından gelen tsunami 10 kadar komşu ülkeyi etkiledi, 270 bin kadar insan öldü ya da kayboldu. 1952: SSCB- Kamçatka Yarımadasında 9 büyüklüğünde meydana gelen deprem ve sonrasındaki tsunami Şili ve Peru’yu da etkiledi. Deprem 2 bin 300 kişinin ölümüne yol açtı. 1906: EKVADOR - Kolombiya ve Ekvador kıyıları açıklarında 8,8 büyüklüğündeki depremin ardından oluşan tsunami bin kadar kişinin ölümüne yol açtı. 1965: ALASKA - 8,7 büyüklüğündeki depremin neden olduğu tsunami Aleoutiennes Adalarını etkiledi. 2005: ENDONEZYA - Sumatra açıklarındaki Nias adası yakınlarında 8,6 büyüklüğündeki depremde 900 kişi öldü, 6 bin kişi yaralandı. 1957: ALASKA - Andreanof Adalarını vuran 8,6 büyüklüğündeki deprem önemli bir tsunami faciasına yol açtı.

Helalleşip ayrıldık

Ünlü şarkıcı Seda Sayan geçtiğimiz Çarşamba günü Umre'ye gitmişti. Ve ayrıldığı eşi Onur Şan'ın da Sayan'ın havaalanında olduğu saatlerde yanında olduğu öğrenildi. Ve ünlü şarkıcının kutsal topraklara seyahatinden önce ayrıldığı eşi Onur Şan ile havalanında helalleştikleri öğrenildi. Onur Şan "Biz havaalanında helalleştik, bir problem yok." açıklamasını yaptı.

Kredi kartı borcu intihar ettirdi

Olay Çukurova İlçesi Toros Mahallesi Barış Manço Bulvarı 78 bin 159 sokaktaki Bahar Apartmanında meydana geldi. İddialara göre, İhsan Çılgın (63), ikinci evliliğini yaptıktan sonra kızının evinde yaşamaya başladı. Kızı Zeynep Çılgın'ın kredi borcu yüzünden icra kanalıyla ev satışa çıkarıldı. Yaşanan sıkıntılar nedeniyle ikinci eşi Çilem Çılgın ile sorunlar yaşayan İhsan Çılgın bunalıma girdi. Eşinin bir gün önce evi terk etmesi nedeniyle bunalıma giren İhsan Çılgın, apartmanın çatısına çıkarak 9 kattan atladı. Olay yerinde hayatını kaybeden Çılgın'ın cesedi otopsi yapılmak üzere Adana Adli Tıp Kurumu Morguna kaldırıldı.

İhsan Çılgın'ın "Yaşanan bu olayların sebebi kızımdır. Ölümümden kızım sorumludur" yazılı not bıraktığı öğrenildi. Çılgın'a ait ev eşyalarının apartmanın önünde olduğu, evi boşalttığı öğrenildi.

Olayla ilgili soruşturma sürüyor.

Şili Başbakanı'ndan tsunami uyarısı

Şili Başbakanı'ndan tsunami uyarısı

Bu kalçalar sarhoş ediyor

ABD'de PLoS dergisinde yayınlanan araştırmada, uzmanlar yaş ortalaması 25 olan 14 erkeğe çıplak kadın fotoğrafı gösterdiler.

Kıvrımlı ve çıkık kalçalara bakan erkeklerin beyinlerinde, alkol ve uyuşturucu kullandıklarında oluşan etkinin aynısı görüldü.

26.02.2010

İş kazalarında Avrupa lideriyiz

Maden İş Sendikası Yatağan Şube Başkanı Süleyman Girgin, özel sektörün daha fazla para kazanma hırsı nedeniyle maden ocaklarının toplu mezara dönüştüğünü ileri sürdü.

NASIL DENETİM YAPILMIŞ
Maden İş Sendikası Yatağan Şube Başkanı Girgin, Balıkesir Dursunbey'deki maden ocağında meydana gelen faciaya değinerek "İlerledik, refaha kavuştuk, insan haklarını geliştirdik" diyenlerin en temel insan hakkı olan "yaşama hakkını" bile sağlayamamış olmaları bir arpa boyu gidilemediğinin göstergesidir. Çalışma Bakanımız "Bu Ocakta daha 20 gün önce denetim yapıldı' demektedir. 20 gün önce denetim yapılan ocakta böylesine bir facianın meydana gelmesi haklı olarak akla iki olasılığı getirmektedir. Ya denetimler sözde yapılmaktadır ya da denetim sonucu saptanan eksiklikler yok sayılmaktadır, etkili yaptırım uygulanmamaktadır."

SENDİKASIZ ÇALIŞMA YASAKLANDI
İş sağlığı ve güvenliği açısından işyerlerini denetlemekle görevli müfettiş sayısının 700'ü bulmadığını anlatan Girgin, sözlerine şöyle devam etti: "Müfettiş denetimi olmalı ancak, yeraltı maden ocakları her an gözetim ve denetim altında olmalıdır. Bunun için işyeri, iş sağlığı ve güvenliği kurulları etkin çalıştırılmalı. İşyerinde mutlaka sendikal örgütlülüğün olması gerekmektedir. Maden iş kolunda sendikasız çalışma
yasaklanmalı. Ayrıca, İLO'nun 176 sayılı madenlerde iş sağlığı ve güvenliği sözleşmesi onaylanmalıdır.

ÇÖZÜMÜN İLK ADIMI SENDİKAL ÖRGÜT
Fenni nezaretçilerin işverene bağımlı olması uygulamasına son verilmelidir. Aşırı kâr hırsı, emeğe değer verilmemesi, sendikal örgütlülüğün olmaması, mevzuatın yetersizliği, denetim ve yaptırım eksikliği, özel sektör yer altı kömür ocaklarını toplu mezarlar haline dönüştürmektedir. Çözümün ilk adımı sendikal örgütlülüktür diyor ve kadere değil, iş cinayetine kurban giden madencilere Allah'tan rahmet, yakınlarına baş sağlığı diliyorum."

Somut bir suçlama yok

''Balyoz Planı'' iddialarına ilişkin soruşturma kapsamında tutuklanan eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan ile emekli Korgeneral Engin Alan, cezaevine gönderildi.

Emekli Orgeneral Doğan ile emekli Korgeneral Alan, haklarındaki tutuklama kararının ardından Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince sivil plakalı bir midibüsle Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesinden Metris Cezaevine götürüldü.

Doğan ile Alan'ın araca bindirilmesi sırasında, adliye kapısı önünde bekleyen yakınlarının alkışladığı görüldü.

Emekli Orgeneral Doğan'ın avukatı Celal Ülgen, gazetecilere yaptığı açıklamada, ''yoğun bir hukuk uğraşısından sonra Çetin Doğan ve Engin Alan'ın tutuklanmasına karar verildiğini'' söyledi.

YARGI BAĞIMSIZLIĞI YOK

Türkiye'de ciddi hukuki sorunlar olduğunu ve hukukun ciddi bir biçimde tehlike altında bulunduğunu iddia eden Ülgen, şöyle konuştu:

''Ülkemizin başta gelen sorunu, yargının bağımsızlığıdır. Bu konuda ciddi sorunlar var. Yargılamanın içeriğini etkilememek için bu aşamada herhangi bir şey söylemiyoruz, ama kamuoyunun bilmesi gereken bir şey var; ortada iki tane plandan bahsediliyor. Birisi sahte, kurmaca ve belli bir merkez, belli bir oligarşik güç tarafından hazırlanmış plan. Diğeri resmi, Genelkurmayın bilgilerinde olan plan. Bu iki plan arasında birtakım benzerliklerden yararlanılarak birtakım sorularla karşılaştık, ancak içten, samimi, ayrıntılı açıklamalarımıza karşın bir sonuç alamadık.''

Tutuklanan müvekkili emekli Orgeneral Doğan ile emekli Korgeneral Alan'ın 1. Ordu bünyesinde görevli olduklarına dikkati çeken Ülgen, 1. Ordu'nun görev alanının Trakya'dan Adapazarı'na kadar olduğunu, isnat edilen ''hükümeti cebir ve şiddet yoluyla devirmek'' suçunun, Tekirdağ'dan İstanbul'a kadar olan bölgeden Ankara'yı devirmek anlamına geldiğini belirtti. Ülgen, ''Böyle bir şey olabilir mi?'' diye sordu.

Ülgen, ''Demokratik çabamızla mücadelemizle tüm halkın demokrasiye olan sevdasıyla Türkiye mutlaka aydınlık günlere ulaşacaktır. Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın'' dedi.

SOMUT BİR SUÇLAMA YOK
''Doğan'ın sorguda ne dediği'' yönündeki soruyu da Ülgen, ''Ne savcılıkta, ne de sorgu sırasında kendisine karşı somut bir suçlama, yalnız Çetin Doğan'a değil, Engin Alan arkadaşımıza, komutanımıza karşı da somut bir suçlama yok. 'Siz şunu dediniz, siz şunu yaptınız' yok. Sadece ve sadece 'falan şunu, filan bunu demişti' gibi laflar var'' diye yanıtladı.

Bir gazetecinin, ''Genelkurmayda onaylanan bir belgeden söz ettiniz. Hangi belge bu?'' sorusuna karşılık da Ülgen, ''Onaylanan değil, Genelkurmay kayıtlarında olan resmi jenerik plandan bahsediyoruz. Seminer... 'Balyoz' diye bir plan yok. 'Balyoz' diye plan kurmaca, sahte. 11 sayfalık belge, işte 'Balyoz' dedikleri kurmaca belge. Onun altında şöyle bir imza var; 'Balyoz Sıkı Yönetim Komutanı' ve bizim müvekkilin ismi var. İmza değil, isim'' diye konuştu.

''ISLAK İMZA VE SES KAYDI ÖRNEĞİ ALINMADI''
Emekli Orgeneral Doğan'ın tutuklanma gerekçesi olarak ''kuvvetli suç şüphesinin'' gösterildiğini aktaran Avukat Celal Ülgen, sorgulamada ıslak imza ve ses kaydı örneği de alınmadığını belirtti.

Avukat Ülgen, ''askeri savcıdan sorgulama savcılığına gönderilen bilirkişi raporuna'' ilişkin soru üzerine de ''Askeri savcıdaki bilirkişi raporunun sadece sahte olan 'Balyoz' planıyla ilgili olduğunu söyleyeyim. Bugün de televizyonlarda aynı konuda açıklama yaptılar'' dedi.

Türkiye'de ciddi hukuk sorunu olduğu görüşünü yineleyen Ülgen, ''Savunmaya ne kadar az şey gösterirsek, o kadar yararlıdır düşüncesi var. Bize hiçbir belge, hiçbir şey gösterilmedi'' diye konuştu.

Ülgen, tutuklama kararıyla ilgili itirazda bulunacaklarını ve hukuku sonuna kadar zorlayacaklarını ifade ederek, sorguya İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Turan Çolakkadı'nın girmediğini de söyledi.

Sorguda 100'den fazla sorudan yaklaşık 60'ının sorulduğunu bildiren Ülgen, Çetin Doğan'ın tutuklandığını öğrendiğinde, ''Mücadele şimdi başladı'' dediğini ifade etti.

Somut bir suçlama yok

Japonya'da deprem

13 TEKEL işçisine gözaltı

Bir süredir Ankara'da bulunan Tekel işçilerinden bazıları bugün Doktor Mediha Eldem sokağa geldi. Burada koruma görevi yapan Ankara Emniyet Müdürlüğü Çevik Kuvvet'e bağlı ekipler, grubu uyararak dağılmasını istediler.

Ancak parti binasına girmek isteyen gruba polis müdahale ederek, 13 kişiyi gözaltına aldı.

Biber gazı şakası hastanelik etti

Edinilen bilgiye göre, Üçtutlar Mahallesi'ndeki Fatih Sultan Mehmet İlköğretim Okulunun 7'nci sınıfında okuyan 2 erkek öğrenci, okula biber gazı getirdi.

İlk dersin teneffüsünde, arkadaşlarına şaka yapmak isteyen erkek öğrenciler, biber gazını okulun koridorunda sıktı. Gazdan etkilenen kız öğrenciler T.S. (14), B.D. (14), C.Y. (13), R.K. (13), S.T. (13), E.E. (14) ve E.A. (13) fenalaştı. Gözlerinde yanma hisseden öğrencilerin çığlık atmaları üzerine okulda kısa süreli panik yaşandı.

Öğrencilerin doğal gazdan zehirlendiğini sanan öğretmen ve okul idarecileri, koridorun bulunduğu katı boşaltmak istedi. Ancak öğrencilerin biber gazından etkilendiğini öğrenen öğretmenler, 7 kız öğrenciyi Çorum Devlet Hastanesine götürdü.

Acil Serviste tedavileri yapılan öğrencilerden birisinin düşme sonucu kafasından yaralandığı öğrenildi. Durumları iyi olduğu bildirilen öğrenciler, tedavilerinin ardından taburcu edildi.

Bu arada, olayı duyan veliler hastaneye ve okula gelerek bilgi aldı.

Okul idarecileri, gazetecilere yaptığı açıklamada, öğrencilerin durumlarının iyi olduğunu ve kısa süren tedavilerinin ardından yeniden okula döndüklerini ifade etti.

Şanlıurfa'da cephanelik gibi ev

Silahların sahibi olduğu ileri sürülen İsa, Mehmet ve Şeyh Sinan Çiçekli adlı üç kardeş gözaltına alındı.

Jandarmayı arayan bir kişi, Siverek’in Bahçe Köyü’nde çiftçilik yapan ve aynı evde oturan İsa, Mehmet ve Şeyh Sinan Çiçekli adlı kişilerde çeşitli silahlar bulunduğunu ihbar etti. Jandarma ekipleri yaptığı incelemede ihbarın doğru olduğunu belirleyince, Çiçekli kardeşlerin Bahçe Köyü’ndeki evine operasyon düzenledi. Yapılan aramada, evin duvarlarına yapılan gizli bölmelere saklanan 1 Kalaşnikof tüfek, 2 Kalaşnikof şarjörü, 15 Kalaşnikof fişeği, 1 ruhsatsız tabanca, 2 tabanca şarjörü, 16 tabanca mermisi, 2 av tüfeği ile bir komando bıçağı ele geçirildi.

Silah ve mühimmatlara el koyan jandarma, İsa, Mehmet ve Şeyh Sinan Çiçekli'yi gözaltına aldı. Siverek İlçe Jandarma Komutanlığı’nda sorgulanmalarına başlanan Çiçekli kardeşlerin, işlemlerinin tamamlanmasının ardından ‘6136 Sayılı Kanuna Muhalefet’ suçundan Adliye’ye sevk edileceği bildirildi.

25.02.2010

Nintendo DSİ Geliyor

Oyun tutkunları için geliştirilen nintendo ds oyunlarının dördüncü versiyonu olan nintendo dsi tüm dünya ile birlikte ülkemizde de satışa sunulmaya başladı. Nintendo dsi xl diğer versiyonlara göre en büyük özelliği iki farklı büyük ekrandan oluşuyor olmasıdır.


Nintendo DSİ
Özellikle dünya üzerinde yüz milyondan fazla kullanıcısının olmasından dolayı bu ürüne oyun tutkunları tarafından büyük ilgi gösterileceği bekleniyor.

Nintendo dsi xl ürünün ekranın büyük olmasından dolayı strateji, macera ve araba yarışı oyunlarını gayet zevkli bir biçim de oynayabileceksiniz. Ayrıca siz oyunun zevkini yaşarken arkadaşlarınız yada aileniz sizin oynadığınız oyunu diğer ekrandan takip ederek zevkinize ortak olabilecektir.

Renkleriyle sizi büyüleyeck olan nintendo dsi oyunlarını konsollar yardımıyla oldukça rahat bir şekil de oynayabilmeniz mümkündür. Nintendo ds oyunları ülkemizde yaklaşık olarak 10-30 $ arası bir fiyata alıcı buluyor.

Ürünün tüm dünya genelinde satılacak olması kullanıcı sayısını her geçen gün arttırıcağını açıkça belli ediyor. Hem oyun oynayabildiğiniz hem de internete girebileceğiniz bu ürünü stoklar da tükenmeden önce alabilirsiniz.

Hollanda'da PKK'ya darbe

Hollanda Adalet Bakanlığının bir sözcüsü, terör örgütü PKK'nın sorumlularından Hasan Adır'ın tutuklandığına ilişkin basın yayın organlarında çıkan haberleri doğruladı.

İDADE TALEBİ DEĞERLENDİRİLECEK
Sözcü, Adır'ın 19 Ocak'ta Almanya'dan yanında iki kişiyle Hollanda'ya giriş yaparken, ülkenin güneydoğusundaki bir sınır kontrolü sırasında tutuklandığını bildirdi.

Türkiye'nin iade talebiyle tutuklanan Adır'ın iadesiyle ilgili duruşmanın 18 Mart'ta Roermond kentinde yapılacağını belirten Bakanlık sözcüsü, nihai kararı Hollanda Adalet Bakanlığının vereceğini kaydetti.

Terör örgütü sorumlularından Adır'ın Hollanda'da tutuklandığı ilk olarak, Hollanda basın yayın organları tarafından duyurulmuştu.

Ali kalkancı hakim karşısına çıktı

Beşiktaş 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen 2. duruşmaya Ali Kalkancı'nın da aralarında bulunduğu 9'u tutuklu 16 sanık katıldı. Duruşmada, Kalkancı'ya ait fabrikaya uyuşturucu operasyonu gerçekleştiren polislerin ifadelerine başvuruldu. Duruşmada söz alan Ali Kalkancı, tanık polislere hitaben, "Beni, ismimi kullanarak medyaya manşet ettiler. Ben bu olayda mağdurum" dedi.

CEZAEVİNE GÖNDERİLDİ
Ali Kalkancı ve bazı sanıkların avukatları tahliye talebinde bulundu. Yazılı olarak sunulan tahliye taleplerini reddeden mahkeme heyeti, duruşmayı 17 Haziran 2010 tarihine erteledi. Kalkancı ve diğer tutuklu sanıklar, duruşma sonrası ring aracına bindirilerek Silivri Cezaevi'ne götürüldü.

Google Rekabet.

Süreç, 3 şirketin “Google rekabeti ihlal ediyor” şikayeti üzerine başladı ve şikayet sonrasında komisyon, Google firmasından konu ile ilgili bilgi isteyerek, henüz resmi bir araştırmanın söz konusu olmadığını belirtti.


Google

Google ise yaptığı açıklamada, şikayetçi kuruluşların Microsoft’un Alman ortağı Ciao.de, İngiliz fiyat karşılaştırma sitesi Foundem.com ve Fransız avukat arama motoru olan Ejustice.fr olduğu belirtildi.

Şikayet içeriği, Google arama motorunun, aramalar esnasında diğer arama motorlarını alt sıralara iterek rekabeti engellediği ve ayrıca sanal reklam piyasasına da zarar verdiği yönünde.

Eğer AB Komisyonu, cevap beklediği sorular için Google tarafından tatmin edilmezse, resmi araştırma başlatacak ve soruşturma sonucuna göre Google, para cezası da dahil olmak üzere çeşitli şekillerde cezalandırılacak.

revizyon ile organize matbaacılık brnckvvtmllttrhaberi

revizyon ile organize matbaacılık brnckvvtmllttrhaberi yarışmasında bugün itibari ile 3 güne girilmiştir. Yarışma pazar günü son bulacaktır ve büyük ihtimalle şuanki sonuçlar pazar gününe kadar aynı olucak gibi gözüküyor. Çünkü siteler baya bir sağlamlaşmış ve indirmek bir hayli zor gözüküyor. Bize göre şuanda 2.ci sırada bulunan sitenin durumu kritik gibi çevirisi düzelmezse düşme ihtimali var ama inşallah düşmez. Çünkü oda baya bir uğraştı. revizyon ile organize matbaacılık brnckvvtmllttrhaberi yarışmasında şuanki sıralamada bulunan siteler ;

1)brnckvvtmllttrhaberirevizyon.blogspot.com
2)revizyonorganizebrnckvvtmllttrhaberi.co.cc
3)revizyonmatbaacibrnckvvtmllttrhaberi.blogspot.com
4)revizyonileorganizematbaacilikbrnckvvtmllttrhaberi.bloggum.com
5)www.brnckvvtmllttrhaberi.com
6)http://www.revizyonileorganizematbaacilik-brnckvvtmllttrhaberi.co.tv/
7)http://revizyonilematbaabrnckvvtmllttrhaberi.blogspot.com/
8)revizyon-ile-organize-matbaacilik-brnckvvtmllttrhaberi09.bloggum.com
9)revizyonileorganizematbaacilikbrnckvvtmllttrhaberi.barisdemir.net
10)revizyonileorganizematbaabrnckvvtmllttrhaberi.wordpress.com

80'lik kaçak gelin evlendi

KONYA’nın Seydişehir İlçesi’nde çocuklarının evlenmesine izin vermemesi üzerine, yaklaşık 2.5 ay önce 80 yaşındaki Kazım Yıldız'a kaçan 80 yaşındaki Gülsüm Arslan muradına erdi. Çift dün nikah kıydırarak birlikteliklerini resmileştirdi.

EMEKLİ MAAŞI KUYRUĞUNDA TANIŞTILAR
Kavak Köyü'nde oturan Gülsüm Arslan, ölen eşine ait maaşı almak için ekim ayında bankaya gitti. Bankada sıra beklerken Akçalar Beldesi'nde yaşayan ve emekli maaşını almak için kendisi gibi sıra bekleyen Kazım Yıldız ile tanıştı. İddiaya göre Yıldız, bir süre sonra Arslan ile evlenmek istedi. Fakat Gülsüm Arslan'ın 3 çocuğu bu evliliğe onay vermedi.

HASTANEYE GİDİORUM DEDİ, KOCAYA KAÇTI
Bunun üzerine Arslan, 10 Aralık'ta ‘Hastaneye gidiyorum’ diyerek evden ayrıldı. Gülsüm Arslan'ın eve geri dönmemesi üzerine yakınları durumu jandarmaya bildirdi. Arama başlatan jandarma Gülsüm Arslan’ı, Kazım Yıldız’ın evinde buldu. Arslan, Yıldız’a gönüllü olarak kaçtığını ve evlenmek istediklerini söyledi.

Gülsüm Arslan ve Kazım Yıldız, dün Akçalar Belediyesi Evlendirme Dairesi’nde nikah kıydırarak evlendi. Çift, mutlu olduklarını ve ömür boyu birbirlerini yalnız bırakmayacaklarını söyledi.

23.02.2010

Hüsnü Deniz için dua ediyor

Serdar İlhan tarafından düzenlenen ve Yöre Dans Grubu organizatörlüğünde gerçekleşen konsere, Türklerin yanı sıra, Amerikalı, Ermeni, Arap, Azeri, Sırp, Boşnak ve Perulular da katıldı. Hem coşkulu hem de duygulu anların yaşandığı konseri yaklaşık 700 kişi izledi.

İzleyicilerin isteği üzerine Hüsnü Şenlendirici, “Duydumki Unutmuşsun” şarkısını da söyledi. Konser öncesi San Francisco’yu gezen Hüsnü Şenlendirici, şehri çok sevdiğini belirterek, konser sırasında da buraya tekrar gelmek istediğini söyledi. Şenlendirici, fanatik bir Fenerbahçe taraftarının plakasını özel olarak “FB6 GS0” yaptırdığı otomobilinin yanında fotoğraf da çektirdi.

Konser bitimi sonrasında Hüsnü Şenlendirici ile fotoğraf çektirmek isteyen hayranları kalabalık oluşturdu. Konseri izlemeye gelen Ermeni Nvard Gulasaid ve kız kardeşi, “Sizin için 4 saatlik yoldan geldik, sizi çok seviyoruz, her zaman takip ediyoruz” dediler. İranlı müzisyen Muhammed Nejad (54), İngilizce olarak, “Hüsnü’yü seviyorum, ve fantastik ve dünyanın en iyi müzisyenlerinden” şeklinde konuştu.

İHA’ya konuşan Hüsnü Şenlendirici, “99-2000 yılları arasında İlhan Erşen’le birlikte ilk Amerika turuna grup halinde çıkmıştık. Yaklaşık bir buçuk ay sürmüştü. O zamanlar Hüsnü Şenlendirici ön planda değil de, grup arkadaşlarımızla yaptığımız bir organizasyondu. Sonra 2001’de Serdar İlhan’la tanıştık, aynı zamanda iki konser düzenledik, o zamandan beri hemen hemen her sene geliyorum. Özellikle “Turkey Now” festivalinden sonra bu gelişimizde çok net ve başarılı bir şeyler yaptığımızı düşünüyorum. Buradaki işlerimi Serdar organize ediyor ve Türkiye adına da güzel bir şey yaptığımızı düşünüyorum. Çünkü Türk müzisyeni ve orkestrası olarak sahneye çıkıyoruz” dedi.

Deniz Seki’nin Ayşe Arman’la özel röportajında Hüsnü Şenlendirici’ye karşı olan sitem dolu sözlerine karşılık olarak ise Şenlendirici, “Klarnetim üzerine o kadar yoğunlaştım ki ben, aylardır aynı şeyi söylüyorum, bu son dönemlerdeki yaptığım şeyler onun göstergesi zaten, yani klarnetimle bir şeyler yapmak ve ona yoğunlaşmaya çalışıyorum. Şu ara klarnetimle meşgulüm ve böyle şeyler olur yani ben yorum yapmak istemiyorum böyle konuşmalara, ne söylesem yanlış olur yani, şimdi klarnetimle o kadar haşır neşirim ki, müziğimle ve işimle, önce bunu toparlamam lazım, kaybettiğim zamanı biran evvel kazanmam gerekiyor” dedi.

Şenlendirici, Deniz Seki için istenilen 8 yıl hapis iddialarına ise şöyle cevap verdi: “Duydum ama öyle bir şey olacağını zannetmiyorum, birçok şey olabilir, ceza istemi ile yargılanıyor diye duyarız ama, zannetmiyorum çünkü öyle bir şey hakkettiğini düşünmüyorum, hayırlısı neyse o olsun inşallah, olmayacak inşallah, ben de kendimce dua ediyorum”

MEB SBS'yi incelemeye aldı

Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, iki yıldır uygulanan Seviye Belirleme Sınavları ile ilgili velilerden bazı şikayetler aldıklarını belirterek, bu nedenle SBS konusunda bağımsız akademisyenlere araştırma yaptırıldığını bildirdi.

Bu araştırmanın sonucunu beklediklerini belirten Çubukçu, aksayan yönler tespit edilirse bunların üzerinde duracaklarını söyledi.

Çubukçu, Anadolu Ajansı'na, SBS ile ilgili yürütülen çalışmaya ilişkin açıklama yaptı.

SBS'nin 2 yıl önce Ortaöğretim Kurumları Sınavı'nın (OKS) yerine getirildiğini anımsatan Çubukçu, bir sınav sistemi değişikliğine gidildiğinde veya ölçme-değerlendirme ile alanlarla müfredatla ilgili değişiklikler yapıldığında, bu değişikliklerin sonuçlarını kısa vadede görmenin mümkün olmadığına işaret etti. Çubukçu, ''Bazen bir sonucu test edebilmek için doğru mu yanlış mı diye, çok uzun yıllar geçmesi gerekiyor. Oysa ki eğitim sistemi artık daha hızlı ve rekabete açık, değişimin de artık daha hızlı gerçekleştirilmesi gereken dönemlerdeyiz'' diye konuştu.

''BEKLENTİ OLUŞTU''
SBS sistemi getirildiğinde birtakım beklentiler oluştuğunu belirten Çubukçu, çocukların dershaneye yönelmelerinin önleneceğinin söylendiğini kaydetti.

Yeni sisteme geçilmeden önce yaşanan tartışmalara değinen Çubukçu, OKS'ye yönelik itirazları ve eleştirileri anımsattı. Öğrencinin tek bir sınavla değerlendirildiği, sınavın tam ergenlik dönemine denk geldiği, ölçme-değerlendirmenin sağlıksız olduğu, sadece sınav sonuçlarının değil okul başarılarının da etkili olması gerektiği yönünde birtakım tartışmalar yapıldığını anlatan Çubukçu, şöyle devam etti:

''Bakanlık da bu manada çok kapsamlı bir çalışma yürüterek, tüm tarafları biraraya getirdi. Büyük bir yenilik olarak sunuldu ve beklenti oluştu. Bu itirazlar ve bu beklentilerle birlikte oluşturulan yeni sistem yürümeye başladı ve henüz iki yıllık bir süreçte bu kez itirazlar başladı.

İki yıllık uygulama sonucunda velilerden şu tür şikayetler alıyoruz; 'çocuğum neredeyse sürekli ders çalışıyor, sosyal aktivitelerini ve hobilerini tamamen kaybetti. Daha doğrusu bir hobiye ayıracak zamanı yok. Zamanının büyük bölümünü dershanelerde veya ders alarak geçiriyor. Bu sınav sistemi öyle bir hale getirdi ki bizi, çocuğum çok daha erken yaşlarda ve daha yoğun bir çalışmayla karşı karşıya kaldı ve bu sorumluluk çok ağır.'

Biz bakanlık olarak bütün bu itirazları dinlemek durumundayız. Kulağımızı açmak durumundayız. Yaptığımız her şeyi 'hiç tartışılmaz, en doğrusu bu' diye ilerleyemeyiz. Aslında Türkiye'de her uygulama çalışmasını veya bu tür çalışmaları, her yeni sistemi, beklenen amaca hizmet edip etmediğini, bütün bu ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığını ve uygulamadaki aksaklıkları görmek için mutlaka araştırmalara konu etmek lazım.''

Çubukçu, bu nedenle SBS'nin incelenmesi için çalışma başlatıldığını bildirdi. Çubukçu, ''Biz de SBS sisteminin her yönüyle incelenmesi için, öğrenci üzerindeki etkisi, okul başarısı ve öğrenme yöntemleri üzerindeki etkisiyle ilgili kapsamlı bir araştırma yapalım, dedik. Sonuçlarına göre aksayan yönler varsa bunların üzerinde duralım'' diye konuştu.

SBS'nin kaldırılacağı yönündeki söylentilerle ilgili de Çubukçu, ''İki yıl önce belirlenmiş, bu kadar geniş mutabakatla. 'Tekrar OKS'ye dönelim...' Demek ki onun da sayısız sakıncaları ve sıkıntıları vardı. Böyle bir şey yok'' dedi.

''RAPOR BEKLEYECEĞİZ''
SBS ile ilgili araştırmanın bakanlık dışından uzmanlara yaptırılacağını ifade eden Çubukçu, bunun için ihaleye çıkıldığını anlattı.

Çubukçu, ''Konu başlıklarına göre bir grup akademisyen ihaleyi aldı. Bağımsız bir akademisyen grubu araştırma yapıyor. Yani Bakanlık içinde yaptırmıyoruz. Onların raporlarını bekleyeceğiz'' diye konuştu.

22.02.2010

Yargı depremine Köşk'ten müdahale

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül yarın Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker ve Danıştay Başkanı Mustafa Birden ile ayrı ayrı görüşecek.

YARGI KRİZİNİN GÖRÜŞÜLMESİ BEKLENİYOR
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker ve Danıştay Başkanı Mustafa Birden'i yarın Çankaya Köşkü'nde kabul edecek. Cumhurbaşkanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre, Cumhurbaşkanı Gül, yarın saat 11.00'de Yargıtay Başkanı Gerçeker ile saat 16.15'te de Danıştay Başkanı Birden ile Çankaya Köşkü'nde bir araya gelecek. Görüşmelerde son günlerde yaşanan "yargı krizine' ilişkin görüş alış verişinde bulunulması bekleniyor.

Balyozcu Komutan sağlık kontrolünden geçti

SAREM Başkanı emekli Tuğ. Süha Tanyeli ile TSK Güçlendirme Vakfı Genel Müdürü emekli Korg. Engin Alan da gözaltına alındı.

''Balyoz Planı'' iddialarına ilişkin operasyonlarda gözaltına alınan eski Birinci Ordu Komutanı Emekli Orgeneral Çetin Doğan, sağlık kontrolünden geçirilmesinin ardından İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne getirildi.

Alınan bilgiye göre, emniyete ait sivil plakalı bir araçla 4. Levent'teki lojmanından alınan Doğan, daha sonra Yenibosna'daki Adli Tıp Kurumu'nda sağlık kontrolünden geçirildi.

Emekli Orgeneral Doğan, kontrolün ardından İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün Vatan Caddesi'ndeki yerleşkesine getirildi.

SAREM BAŞKANI E. TUG. SÜHA TANYELİ DE GÖZALTINDA
''Balyoz Güvenlik Harekatı Planı'' iddialarına ilişkin evinde arama yapılan eski Genelkurmay Başkanlığı Stratejik Araştırmalar ve Etüt Merkezi (SAREM) Başkanı emekli Tuğgeneral Süha Tanyeli de gözaltına alındı.

Göztepe Cemil Topuzlu Caddesi üzerindeki evinde arama yapılan emekli Tuğgeneral Süha Tanyeli, gözaltına alınarak emniyete götürülmek üzere yola çıkarıldı.

Tanyeli'nin evinden alınanlar, çuvallar ve çantalarla araçlara yüklenirken, Tanyeli'nin arabasında da arama yapıldığı görüldü.

TSK GÜÇLENDİRME VAKFI GENEL MUDÜRÜ ENGİN ALAN GÖZALTINDA
''Balyoz Planı'' iddialarına ilişkin soruşturma kapmasında Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı Genel Müdürü, emekli Korgeneral Engin Alan, Bursa'da polis tarafından gözaltına alındı.

AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, emekli Korgeneral Engin Alan, İstanbul'da yürütülen soruşturma çerçevesinde Bursa Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince gözaltına alındı.

Alan'ın, Bursa Emniyet Müdürlüğünde yapılacak işlemlerinin ardından ekiplerce İstanbul'a gönderileceği bildirildi.

Murat'ta askerlikten kaçtı

Son dönemlerde bir çok ünlü isim askerliğini yapmadığı için konu oldu magazin basınına. Kimi okulunu bahane etti askere gitmemek için kimi ise başka ülkenin vatandaşı olmakta buldu çareyi. Ayakligazete.com'un haberine göre, son olarak Murat Boz'un da askere gitmemek için Alman Vatandaşı olduğu ortaya çıktı.

'İşlere gidiyor ama vergi ödemiyor'
Ünlü popçu Murat Boz'un Alman Vatandaşı olmasının nedenini ilk kez ayakligazete.com açıklıyor. Meğer ünlü şarkıcı askere gitmemek için Alman Vatandaşı olmuş. Türkiye'de işlerine devam eden ünlü popçu Murat Boz, bütün ekstralara ve işlere gidiyor fakat vergi ödemiyormuş. Söylentilere göre, şu anda mesleği adına iyi bir yerde olduğunu, herkes tarafında sevildiğini düşünen ünlü popçu, böyle bir zamanda askere gitmenin kariyerine zarar vereceği düşüncesiyle böyle bir yol seçmiş kendine.

Doğumdan sonra Julie Ordon

Geçtiğimiz ağustos ayında ilk çocuğunu dünyaya getiren Ordon'un, doğumdan 6 ay sonra böylesine düzgün vücut hatlarıyla kameralar karşısına geçebilmesi herkesi şaşırttı.

1.73 boyundaki Ordon ve yapımcı eşi David Mimran, çocuklarına Mathilda ismini koymuştu.

21.02.2010

revizyon ile organize matbaacılık brnckvvtmllttrhaberi

revizyon ile organize matbaacılık brnckvvtmllttrhaberi yarışmasında son 8 güne girildi ve sıralama devamlı değişiyor. Bu değişmeler sonucunda belli siteler belli ödüller kazanacaktır. Şuan benim gördüğüm kadarıyla ilk 2 sıradaki siteler hariç diğer 8 sitenin sıralaması devamlı değişmekte ve buda arkadaşlarımızın ne kadar çok çalıştıgını göstermektedir. revizyon ile organize matbaacılık brnckvvtmllttrhaberi yarışmasında herkese başarılar dilerim.

Giresun'da trafik kazası: 1 ölü

İlçenin Tamzara Mahallesi'nde, İbrahim Yılmaz (69) yönetimindeki 28 AK 260 plakalı otomobil Tamzara Deresi'ne yuvarlandı.

Sürücü İbrahim Yılmaz kaza yerinde öldü, yaralanan eşi Havva Yılmaz (62) Şebinkarahisar Devlet Hastanesinde tedavi altına alındı.

Havva Yılmaz'ın sağlık durumunun iyi olduğu bildirildi.

20.02.2010

Namaz kılarken öldü

Milas'ta bir kişi camide sabah namazı kılarken kalp krizi geçirmesinin ardından yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.

MÜDAHALAE EDİLDİ ANCAK
AK Parti Milas Eski İlçe Başkanı Hürol Ünlü'nün kayınbabası Hüseyin Sağlık (73) sabah namazını kılmak için evinden ayrılarak Belen Camisine gitti. Sabah namazını kıldığı esnada fenalaşan Sağlık'a cemaat tarafından müdahale edildi, ancak yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.

Kalp krizi geçirerek öldüğü belirtilen Sağlık'ın cenazesi Pazar Cami'nde İkindi Namazına müteakip kılınan cenaze namazının ardından Milas Şehir Mezarlığı'nda toprağa verildi.

Hacı Hüseyin Sağlık'ın ölümü yakınlarını ve sevenlerini derinden üzdü.
 
Türkiye'nin En Büyük Servis Portalı